Belediye'ye maşallah!
Osmanlı'nın en eski yapısı Balabancık Kalesi ve çevresi inatla imara açılmak
isteniyor. Belediye'yle Bursalıların mücadelesinin ikinci raundu başladı.
Bizler kentlerimizdeki belediye meclis toplantılarını ne kadar takip ederiz?
Meclis toplantılarının tarihi ve gündem maddeleri gazetelerin bir köşesinde ilan
olarak duyurulur. Yaşadığımız yerin tüm sorunları, geleceği, gündeme ve karara
bu toplantılarda bağlanır. Tesadüfen bu duyurulara bakarsanız gündemin
çoğunluğunu plan tadilatları oluşturur. Plan yapımı, çıkar grupları ve aktörler
arasındaki farklılıkların mutabakatı üzerinden yükselmediğinden, süreç içinde
tadilatlar karşımıza çıkar. Bursa kentinin belediye meclis kararlarında bulunan
bir plan tadilatının serüvenine hep beraber bakalım.
Sene 1996. Bursa Yıldırım Belediye Meclis toplantısının 165 sayılı kararı;
"Balabancık Kalesi ile Çobanbey Türbesi arasındaki kentsel alanın imara açılması
için 1/1000 ölçekli plan tadilatının onanmasıdır." Bahsedilen alan Osman Bey'in
Bursa'yı fethinde inşa ettirdiği ve tam 24 yıl Prusa Tekfuru'nu kuşatarak kentin
savaşsız teslim alınmasını sağlayan Balabancık Kalesi ve çevresidir. Raif
Kaplanoğlu Bursa Hakimiyet'teki yazısında "Balabancık Kalesi, Osmanlı döneminde,
Türklerin ilk yaptığı ve günümüze ulaşan en eski yapısıdır. Kale üzerinde ve
çevresinde 2-3 metrelik bir arkeolojik tabaka vardır. Osman Gazi dönemini
aydınlatabilecek birçok eser bu kalede bulunabilir". "Bugün kalenin büyük bölümü
ayakta ama, 700 yıldır görmediği muameleyi son 20 yıldır görüyor" der.
Prusa'yı kuşatan kale kuşatma altında
Böylesine tarihi öneme sahip bu alanın, Raif beyin de söylediği gibi, başına
gelmedik kalmaz. Kale üstüne 1963'te okul yapılır. Okulun yanına da lojmanlar.
Arkasından da Belediye'nin Meclis kararı alınır ve yapılaşmaya ruhsat verilir.
Dönemin Belediye Başkanı'nın da üyesi olduğu Çobanbey Yapı Kooperatifi, yüksek
katlı apartman inşaatına başlar. İnşaat çalışmaları sonucu, arkeolojik alan,
savaş alanına çevrilir. Osmanlı'nın kuruluşunda en önemli fetih alanı,
dozerlerle talan edilir. Bir yandan da çevre sakinleri ve kent gönüllülerinin
elleri, dozerlerin karşısında Osmanlı'nın en eski yapısından düşen tuğlaları
toplayıp yerine koyma çabasındadır. Koruma Kurulu ise verdiği yapılaşma izninin
sonucunda çıkan bu tablo karşısında ancak "ortaya çıkan arkeolojik malzemelerin
korunmasına" yönelik uyarılar yazabilmiştir.
Bursa'daki kente sahip çıkmak üzere harekete geçen gönüllüler meclis
kararının iptali için Bursa Birinci İdare Mahkemesi'ne dava açarlar. 1/5000
ölçekli Nazım Plan'da spor alanı olarak görülen bu alanın, alt ölçekteki
değişiklik isteminin üst ölçekle uyuşmadığından Meclis kararının iptali
yönündeki talep onanır.
Bursa Birinci İdare Mahkemesi'nde kazanılan dava sonucunda Meclis'in plan
tadilatı kararı ve yapı ruhsatları iptal olur ve yürütme durdurulur. Bursa
Büyükşehir ve Yıldırım Belediyeleri dava sonucunda Danıştay'a temyiz isteminde
bulunurlar. Danıştay ise İdare Mahkemesi'nin kararını yeniden onar. Artık Bursa
Kent Gönüllüleri rahat bir nefes almıştır. Sadece kentlerinin değil, 700 yıllık
Osmanlı tarihinin en önemli mekânını yapılaşmaya karşı kurtarmışlardır. Dava
kazanılmıştır ama yine de gönüllüler işin ucunu bırakmazlar. Bursa fetih
törenlerinin Balabancık Kalesi'nde düzenlenmesi için harekete geçerler. Kale
artık resmi tören alanı olur. Kentin önde gelenlerinin de katıldığı törenler,
etkinlikler yapılır. Her yıl Ekim ayında 'Yerel Gündem 21' olarak "Çobanbey Anma
Etkinlikleri" düzenlenir. Kentliler tarafından korunmaya çalışılan bu mekânda,
Bursa'nın gezekleri, imamları, mevlithanlarının gümbür gümbür sesleriyle
Süleyman Çelebi'nin Bursa'da yazdığı mevlitler okunuyordur artık.
Yine, yeniden...
Sene 2004. 8 Kasım'daki Bursa Büyükşehir Belediye Meclis toplantısının
gündem maddelerinde yine aynı konu var. Bu sefer 1/5000 ölçekte plan tadilatı.
Bir önceki mahkeme kararının gerekçesi ortadan kaldırılmak istenir. Karar
oylanır ve çoğunluk oyuyla Koruma Kurulu'na gönderilmek üzere onanır. Ve üstelik
Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun Bursa ziyaretinde, herkesi tarihi ve kültürel
mirasa sahip çıkmaya çağırmasının hemen arkasından.
İnsanın aklı almıyor. Aklı alan varsa anlatsın. Son 10 yıldır üzerine
tartışılan, takip edilen, davalar açılan ve kazanılan bu dosya nasıl oluyor da
gündeme tekrar gelebiliyor? Hizmet almak için görevlendirdiğimiz kent
yöneticileri, yönetimde tarafsız olması gerekirken, kapalı kapılar arkasında
yürütülen projeci anlayışla kentin karşısında taraf haline geliyorlar. Bununla
birlikte kapalı kapılar arkasında kent yöneticileriyle birlikte bulunan uzmanlar
da bu sürecin bir parçası oluyorlar. Aynı zamanda imar planı gibi kamusal
hizmetlerin taraf olması ve siyasallaşmasının da önü açılıyor. Tüm bu nedenlerle
sormak lazım:
Bu plan tadilatını kim yapmıştır? Planın arkasında imzası bulunan şehir plancısı
ortaya çıkıp biz kentlilere hangi saiklerle bu tadilatları yaptığını açıklamalı
ve ikna etmeli. Bu plancılar, şehrimize ilişkin sözde kamu yararını gözeterek
yaptıkları tadilatlarla, bizlere sormadan bizlerin yaşadığı yerler hakkında
karar alma gücünü nereden buluyorlar?
Şimdi Koruma Kurulu'nun kararına bırakılan bu alan karşısında kent
gönüllüleri tekrar takipte. Tarihi kentsel bir alanı koruyabilmek için verilen
savaş, Osmanlı'nın Prusya karşısındaki fethi gibi stratejilerle örülüyor. Bizans
entrikaları, Osmanlı oyunları bu topraklarda hâlâ devam ediyor. Temsilin
demokratikleştiği ve kamusal alanın şeffaflaştığı bir yönetim modeli ise hâlâ
özlemimiz.
Radikal - İkbal Polat |