Gemicilerimiz
tedirgin
Merkezi yönetimin elindeki kimi kentsel
hizmetlerin ''yerel yönetimlere devri'' aslında geç bile kalınmış bir uygulama.
Örneğin İstanbul'un Anadolu yakasındaki ulaşımı rahatlatacak olan ''E-5
koridorunda metro'' projesi, Karayolları'nı yönetenlerin ''raylı sistem
düşmanlığı'' yüzünden yıllardır erteleniyor...
Benzer şekilde, ''Şirket-i Hayriye'' den miras Şehir Hatları Vapurları'nın
işletilmesinde de belediye devre dışında olduğundan, kara ve deniz ulaşımında
bağlantı kurulamıyor.
İşte bu durumu artık ortadan kaldırmak amacıyla Türkiye Denizcilik
İşletmeleri'nin (TDİ), İstanbul'daki gemilerini, iskelelerini ve tesislerini
Büyükşehir Belediyesi'ne devretmesine hemen herkes destek veriyor.
Ne var ki TDİ ile belediye arasındaki görüşmeleri ve ''devir protokolü''
koşullarını merak edenler, konunun olumlu yönlerini ''gölgeleyen'' ayrıntıları
da hemen görebiliyorlar...
Personel 'yenilenecek'(!)
Bu ''meraklılar'' arasında elbette ki Şehir Hatları'nın ''emektar
gemicileri'' başta geliyor.
Yıllardır, en zor koşullarda ve en dar olanaklarla, büyük bölümü artık
''tarihsel'' değer taşımaya başlayan gemileri bile İstanbul iskeleleri arasında
dolaştırmak için özverili ustalıklarını esirgemeyen Şehir Hatları çalışanları,
belediye dönemiyle birlikte ''işsiz'' kalmanın tedirginliğini yaşıyorlar.
Çünkü belediyenin öne sürdüğü koşullar arasında, ''kaptanlar'' dışındaki
hemen tüm mevcut personelin çıkarılması da var. Böylece binlerce kişilik yeni
bir ''siyasi kadrolaşma'' olanağı da yerel siyasetçilere armağan edilecek...
Başarı 'takım'a ait
Geçenlerde, Topçular'daki (Yalova) araba vapuru iskelesinde sıra beklerken
TDİ görevlileriyle işte bunu dertleştik. Ardından vapurla Eskihisar'a geçerken
kaptan köşkünün konuğu olunca da bakın neler öğrendik...
Aynı vapurda 25 yıldır görev yapan kaptan diyor ki: ''En az 15-20 yıldır aynı
dümenci, aynı çarkçıbaşı, aynı makine reisiyle birlikteyiz. Bu bir takım işi.
Koca gemiyi iskeleye birkaç dakikada yanaştırabilmemizin sırrı da bu... Şimdi
ben bu takımdan yoksun olarak nasıl çalışırım? Galiba gemiyi kamyon gibi
görüyorlar, tek bir şoförle sürebileceklerini sanıyorlar...''
Nitekim, Boğaziçi'nin en akıntılı ve ters akan sularındaki en zorlu
iskelelere de gemileri ustalıkla ve kısa zamanda yanaştırabilmek işte bu ''ortak
emektarlığın'' birikimi. Eğer belediye yeni kadrolaşmada böylesi bir gerçeği
inkâr ederse örneğin daha Kandilli İskelesi'nde bile ilk sınavını kaybedecek...
Belediye yerine 'şirket'...
Topçular'daki gemici dostlarla dertleşirken başka soru işaretleri de gündeme
geldi.
Her bir geminin en az 8 milyon dolar değeri olduğu 60 gemilik bir filoyu, tüm
iskeleler ve yapılarıyla birlikte sadece ''22 milyon dolara'' elden çıkarmak
acaba ne anlama geliyor?
''Alıcı'' belediye olunca belki bu çok da önemli değil.
Ancak Şehir Hatları, belediye adına ''BİMTAŞ'' adlı bir şirkete verilecekse
ve yeni personeli de aynı şirket ''dilediği gibi'' belirleyecekse böylesi bir
devir uygulaması ''talan'' değil midir?
Körfezde 'hazırlık'...
Ya yine Topçular İskelesi'nin hemen yanındaki kıyı arazisinde ''Gök
Denizcilik'' adlı bir firmanın şimdiden ''özel feribot iskelesi'' inşa etmesine,
aynısını İzmit Körfezi'nde karşı kıyıdaki Eskihisar'da da yapmasına ve bunların
SİT alanlarında yasalara aykırı gerçekleşmesine ne demeli?
Günde ortalama 10 bin aracın 400 milyar lira bıraktığı Topçular ve Eskihisar,
İstanbul il sınırları içinde değil.
Yani, Şehir Hatları'yla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne
geçtiklerinde belediyenin ''yetki alanı dışında'' kalacaklar.
Acaba bu nedenle kapatılmaları ve yerlerine işte o inşaatları bile çoktan
tamamlanan özel feribot iskelelerinin devreye girmesi mi planlanıyor?
Sözün kısası, aslında belediyede olması gereken bir merkezi yönetim hizmeti
nihayet ''yerelleşiyor'' .
Ama uygulamaya bakıldığında, bu konuda da gözlenen güven sarsıcı ''siyasi
niyetler'' , gemicilerimizle birlikte hepimizi tedirgin ediyor...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|