reklam

15 Aralık 2004 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

Los Angeles Kent Planı İçin Yol Gösterici Olarak Bir Bina

Thom Mayne hiçbir zaman çekingen ve ürkek bir mimar olmadı. Mayne’nin tasarımları teknolojik bravura ile genişleyen şehrin karayolları ve devasa billboardları ile sizin de eklemlenebileceğiniz bir çeşit kentli azmini ve kararlılığını bağdaştırıyor. Aynı zamanda bu katı maskenin altında çok güçlü bir sosyal iyimserlik yatıyor.

Bu yüzden belediyenin yakınında, kavşaklar arası bir şehir arazisini kapsayan yeni Caltrans Bölgesi Genel Merkezi, Mayne için bulunmaz bir görev olmuştu. Eylül ayında törenle açılan bina, şehrin olağanüstü mühendislik yapıtlarından sayılan karayollarını denetleyen hükümet birimine ev sahipliği yapacak. Bahsedilen karayolları gibi binanın kendisi de bir anıt özelliği taşımaktadır ki parıldayan metal yüzeyi ve “sosyal mobilite, kişisel özgürlük, ebedi gençlik” gibi gelecekteki amansız inancı anımsatan iri formu ile Los Angeles’ı Amerikan tarihindeki en radikal kentsel oluşumlardan biri haline getirmektedir.

Caltrans tasarımında ayrıca; Los Angeles şehir merkezini ruhsuz şirket kuşatmasına çeviren ve bu alanı çevreleyen etnik komşulardan tamamen ayıran steril kuleleri ve korkutucu plazaları açık bir reddediş yatmaktadır. Thom Mayne şehir merkezlerini koruma adına bunları yaya çevresi temalı, sıradan küçük Amerikan kasabalarının yapay versiyonlarına çevirmemiz gerektiği nosyonunu da kabul etmez. Aksine, onun tasarımı şehirlere anlamını veren içgüdüsel bir anlayıştan filizlenmektedir: Çatışan ölçekler ve canlı etnik karışım.

Böyle bir mesaj daha iyi bir zamanda gelemezdi. Los Angeles, en düzeysiz gelişim niyetlerine karşı hala mimarlığın halka birşeyler katabileceğine inanan kişilerle şehir merkezini nihayetiyle değişticek bir yeniden geliştirme projesini başlatmak üzereydi. Gehry’nin yakın zamanda tamamlamış olduğu “Walt Disney Concert Hall” projesi ve Jose Rafael Moneo’nun “Cathedral of Our Lady of the Angels”ı gibi Caltrans Genel Merkezi, Los Angeles şehir merkezinin Amerika’daki en orjinal ve en canlı şehir merkezlerinden biri olarak edinmiş olduğu önemi geri kazandırmak sözüne dayanıyordu.

Bina, Grand Avenue ve Little Tokyo’nun kültürel sınır noktaları arasındaki Belediye’nin karşısında belirgin ve göze çarpan bir alanda konumlanıyor. Hollanda’dan Rem Koolhaas ve Barcelona’dan Benedetta Tagliabue’nın da katıldığı yarışmanın sonucunda tipik mükemmel tasarımlar yapan bir komisyon oluşmamıştı. 46.200 m² lik inşaat alanına 396.000 m²’lik ofis alanı sıkıştırılmasını gerektiren yapının olağanüstü büyük ölçeği şehrin konvansiyonel bir ofis bloğuna sahip olacağına dair bir göstergeydi. Projenin sade ve alçakgönüllü ilk bütçesiyse yaklaşık olarak 165 milyon Dolardı ve görünüşe göre bu bütçeyle mimari imgelemler için pek de fazla fırsat tanınmıyordu.

Ancak umutsuzluğa kapılmaktansa, Thom Mayne ve Santa Monica merkezli firması Morphosis, bir çok olası yeniliği de içeren bir temel tasarım anlaşması yaptılar. Revize edilmiş bu versiyonda ofislerin çoğu inşaat alanının batı yönünü kapsayan on üç katlı ofis bloğundaydı ve geriye kalan da inşaat alanının güney kısmını kapsayan üç katlı public plaza olacaktı. Mekanik delikli metal cephe, açık hava kamu lobisi gibi çekici sözleşme şartlarıyla yapının bütçesine kabaca 16 milyon Dolar daha eklenmiş oldu.

Mimarın bu stratejisi şehri, mimarlığa ne kadar değer biçtiğini sorgulamaya zorlamış ve sürpriz bir şekilde işe de yaramıştır. Bazı tasarım kriterleri paradan tasarruf yapılabilmesi için değiştirilmiştir: Örneğin halk lobisi altı kattan dört kata indirilirken cam kaplı konferans salonu projenin programından çıkarıldı. Bütün bunların yanında Caltrans yine de oldukça lüks, yüksek standartta bir fiyata mal oldu. (Proje 170 milyon Dolara bitirilmiştir.)

Yapı hükümet binasından bakıldığında, şehir merkezinin taştan kuleleri karşısında parıldayan cephesiyle şaşırtıcı bir zıtlık yaratmaktadır. Ana ofis binasının üst katları, dengenin uyumunu belirginleştiren yaya kaldırımının üstüne çıkma yapmakta, yatay panellerin delinmiş yüzleriyse strüktüre akıllardan çıkmayan bir görsellik katmaktadır. Ve panellerin bu yüzleri, güneş ufukta batarken mekanik gözkapakları gibi ağır ağır kalkarak ışığın ofisin içine akmasına izin vermektedirler.

Bina titrek ışıklar içerisindeki bir cam parçasına dönüştüğü zaman etkisi büyüleyici olmaktadır. Ancak daha da ustaca olan, cephenin hareketli yüzündeki çeşitli dokuların binanın içinde geçen hayatın hareketliliğine dair ipuçları veren yapısını kırmasıdır. Ve tasarım, bina tarafından sınırlandırılan kamusal alanların hiyerarşisiyle onu çevreleyen alanlarla saldırgan bir ilişkiye girer.
New York Times - Nicolai Ouroussoff
Çeviren: Gülin Şenol - Arkitera

 

Aralık 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Kitap

Suyun Altında Yerin Üstünde
Editör: Pınar Gökbayrak
Grafik Tasarım: Aslı Ayhan

Arkitera Mimarlık Merkezi Yayınları

Ücret: 30 milyon TL

(30 YTL). Dağıtım ve kargo masrafları dahil.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz