G-MALL Kültür ve
Alışveriş Merkezi Yangını: Kaçak Yapılaşma ve Kamusal Mekanların İç
Organizasyonu
Kaçak yapılaşma sorunu ve kamunun toplu
halde kullandığı mekanların iç planlanmasında ve dekorasyonunda yapılan
hataların yaratabileceği riskler, Dolmabahçe G-MALL Kültür ve Alışveriş
Merkezi’nde çıkan yangında tekrar gözler önüne serildi.
Maçka Demokrasi Parkı’na yasalarla
çelişen bir şekilde yapılandırılan Dolmabahçe G-MALL Kültür ve Alışveriş
Merkezi’nde gösterime giren bir filmin galasında dekorların ateş almasıyla
başlayan ve şans eseri can kaybına yol açmayan yangına karşı önlem alınmamış
olması, yangının çıkışının ve taıdığı risklerin şans eseri olmadığını
ispatlıyor.
Böyle bir felaket olayının iki ayrı
problemi aynı anda barındırması, mimari ürünlerin ve kentin kullanıcılarıyla
üreticilerini olanları ve olabilecekleri düşünmeye çağırmaktadır.
Dolmabahçe G-MALL Kültür ve Alışveriş
Merkezi’nde çıkan yangından sonra Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin
birbirine zincirleme bağlı bu problemelere duyarlı davranarak yaptığı basın
açıklaması olayın içerdiği problemleri bütün açılardan ele alması, sadece
olanlara değil olası felaketlere ışık tutmasıyla da öznem kazanıyor:
"İnsana, doğaya, tarihe,
kültüre, bilim ve tekniğe saygısız bir yapılaşma anlayışının sonucu, bir
facianın eşiğinden daha dönüldü…
2005 yılına girerken; Avrupa
Birliği’ne kabul edilme telaşı içindeki ülkemiz yönetimleri tarafından, “Yeni
Dünya Kenti” olarak dünyaya pazarlanmaya çalışılan Dünya Mirası İstanbul’un
vitrini haline getirilip adı bile “Kongre Vadisi” olarak değiştirilen
“Dolmabahçe Vadisi”, bu kez de park alanına nasıl kondurulduğu belli olmayan bir
kaçak yapıdan yükselen siyah dumanlarla gündemimize girdi.
İnsana, doğaya, kültüre, tarihe,
bilim ve tekniğe dair tüm değerlerin siyasal ya da ekonomik rant ve gösteriş
uğruna terk edildiği, kamusal görevlerini, toplumsal çıkarlardan yana teknik,
bilimsel ve yasal kurallara uygun olarak yerine getirmek yerine, iş bitirici
yöntemleri başarı sayan yönetim anlayışlarının ürünü olan bir kaçak yapı daha,
İstanbul’un en önemli ve tarihi park alanlarından biri olan “Maçka Demokrasi
Parkı”nı yok etmekle kalmayıp onu kullanan insanları da yok edecekti.
Yanıtlanması gereken sorular :
• 1/1000’lik ve 1/5000’lik
planlara da “Maçka Demokrasi Parkı” olarak işlenmiş bulunan, İstanbul’un bu en
önemli park alanında, çevresel değerlere, şehircilik bilimine ve ilgili yasalara
aykırı olarak 8 sinema salonunu, bir alışveriş merkezini sergi salonlarını
içeren bu yapıya, kimler tarafından, hangi koşullarda ve nasıl izin verilmiştir?
• 26 Kasım 2003 yılında
“Maçka’ya Dev Bir Alışveriş, Kültür ve Sanat Merkezi Açıldı” sevinci ve telaşı
ile açılış kokteyline katılan toplumumuzun seçkin ve aydın insanları “Bu bina bu
park ve sit alanına nasıl yapılabildiğini ve yerinin uygun olup olmadığını”
sorgulamışlar mıdır?
• Depremini bekleyen ve en
azından 5 yıldır “güvenlik” konusunda oldukça bilinçlenmiş olduğunu düşündüğümüz
toplum kesimine hizmet sunan alışveriş merkezi, sergi salonu ve toplu
kullanışları içeren bir yapıda özelikle sinema salonunda nasıl olur da yeterince
panik kaçışı bulunmaz ya da bu kaçışlar kapalı tutulur?
• Toplu kullanışlara ait
yapılarda mutlaka bulunması gereken yangın ve dumandan etkilenme riskine karşı
alınacak tedbirlere neden uyulmamıştır? Salon boşaltıldıktan sonra dahi dumanın
mekândan tahliye edilememesinin bugünkü teknolojinin ve yapım sistemlerinin
ulaştığı düzey göz önüne alındığında yapısal gerekçesi olabilir mi?
• Çok değerli bir gencimizi bir
dekor kazasında kaybetmemizin üzerinden çok az bir zaman geçmişken; tasarım,
uygulama ve malzeme bilgisi eğitimi almış meslek insanları tarafından yerine
getirilmiş olması gereken toplu kullanışlara ait iç mekân düzenlemesinde böyle
bir hataya düşülmesinin haklı gerekçesi olabilir mi?
• Sorunu sadece sahne
dekorundaki hatalara bağlayarak sorumluluk zincirinin diğer asli unsurları olan
“kaçak yapıya izin veren Şişli Belediyesi, kaçak yapı tasarımı ve uygulaması,
mekan dekorasyonu ve işletmesi”ni içersine alan bir sorumluluk zincirini
görmezden gelebilir miyiz?
• Sinema salonlarından rüsum
alma işini çok iyi organize eden yerel yönetim, yurttaşlarımızın can
güvenliğinin sağlanması bakımından işletme kurallarına uyulup uyulmadığı ve
yangın güvenliğinin olup olmadığının denetimini yapamaz mı?
• G-Mall Sineması yangını aynı
zamanda diğer sinemalarda da benzer tehlikelerin olabileceği endişesini
yaratmıştır. Bu nedenle toplu kullanım mekanları yangın güvenliğinin sağlanması
ile ilgili yönetmeliğin eksikliklerinin giderilmesi ve genel bir denetim
çalışmasının yapılması gerekmez mi?
• Ülkemizin doğal, kültürel ve
tarihsel değerlerini kısa vadeli ekonomik ve siyasal çıkarlar uğruna talan
etmeyi “başarılı iş yapabilme yeteneği olarak” gören anlayışların ürünü olan
“ben yaptım oldu-bitti”ler karşısında susmanın her türlü değeri tüketen bu
çarkın bir gün daha büyük tehlikelere neden olacağının toplum olarak ne kadar
farkındayız?
Sorularımızı daha fazla
çoğaltmamız mümkün. Bu çerçevede yetkililerin kamuoyuna açıklama yapmasını ve
sorumluların hesap vermesini istiyoruz !
“Afet ve giderek cinnet toplumu”
olmaya başladığımız günümüzde artık bazı adımların atılması zorunlu hale
gelmiştir; İnönü Stadyumu’nda işlenen cinayet ve genel olarak bütün futbol
sahalarındaki şiddetin yurttaşlarımızı spordan soğutmaya başladığı bir ortamın
yaşandığı koşullara benzer bir şekilde; kültüre önem vermeyen politikaların
sonucu kültür mekanlarına zaten az olan ilginin, sinema yangını ile daha da
azalması tehlikesi vardır. Bu nedenlerle yurttaşlarımızın can güvenliğinin
sağlanması, kültürel ortamın yaratılması ve desteklenmesi bakımından sinema
salonları ve toplu kullanım alanlarının güvenlikli bir ortama kavuşturulması
yönünde ivedi olarak çalışmalar yapılması için tüm sorumluları göreve davet
ediyoruz! "
Arkitera |