Mardin'in sevdalı
valisi
"Bizim denizimiz
Mezopotamya... Suları, gündüzleri gözün görebildiği ufka kadar çekiliyor;
geceleri kente kadar yanaşıyor.''
Vali Temel Koçaklar gece karanlığında Mezopotamya Ovası'nın Mardin'den
görünüşünü böyle betimliyor. Gerçekten de kaleye çıkıp güneye baktığımızda
karşımızda sanki uçsuz bucaksız bir okyanus var...
Mardin'in her ayrıntısını böylesine duygusal sözlerle tanımlayan Koçaklar; ''Bu
nedenle aşağıdan geçen yeni ana caddeye de 'sahil yolu' adını verdik'' diyor...
2000 yılında göreve başlayan ve hemen tüm siyasi gruplar da dahil olmak üzere
herkesin gönlünü kazanan Temel Koçaklar, Mardin'in adeta ''koruyucu meleği'' .
Başta tarihsel ve kültürel miras olmak üzere bu kenti ''Mardin'' yapan tüm
değerleri sahiplenerek UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer almasını
hedefliyor.
Mimarlar Odası'nın, 2005 yılı Temmuz ayında İstanbul'daki Dünya Mimarlık
Kongresi'ne hazırlık için düzenlemekte olduğu Türkiye Kongreleri'nden
Diyarbakır-Mardin buluşmasına ev sahipliği yaparken de aynı amacını coşkuyla
anlattı. Mardin'e olan sevdasının derinliğini ''kent gezisi'' programında bile
sergilemişti.
Geceleri gerdanlık
Mardin'in gece görüntüsünü de konuklara sunabilmek amacıyla yaptırdığı ''Seyir
Terası'' için ''Geceleri Gerdanlık; Gündüzleri Seyranlık'' diye yazdırması ne
kadar anlamlıydı. Çünkü daha önce Mardin ''geceleri mezarlık'' mış... Bu
değişikliğin muhteşem görüntüsünü ise kentin boynunda bir gerdanlık gibi duran
''aydınlatılmış kale peyzajı'' tamamlıyor.
Valinin kent kültürünü sahiplenişi bir ''kültür seferberliği'' ni başlatmış;
Mardin'e özgü geleneklerin ve ustalıkların da yeniden canlandırılmasına önderlik
etmiş.
Örneğin, halk eğitim merkezinde başlatılan ''Telkâri Kursu'' nun öğretmeni Suphi
Hindiyerli, yıllarca İstanbul'da bu işi yaptıktan sonra Mardin'e dönüyor ve
burada hocalığa devam ediyor.
Mardin'deki Türkiye Kongresi Forumu'na katılan Mor Behnam Kilisesi Hori
Episkoposu Gabriel Akyüz , Süryanilerin geri dönüşleriyle birlikte kenti
süsleyen ''Süryani Evleri'' nin de onarılıp hayat bulmaya başladığını söylüyor.
Mardin gibi bir kentte ilk kez imar müdürlüğünü kuran ve yönetimine de bir
''mimar'' atayan Belediye Başkanı Metin Pamukçu ise ''Böyle bir kentte belediye
başkanlığı yapmaktan onur duyuyorum'' diyor.
Kentin tarihi dokusunu bozan binalardan 2 tanesi ''törenle'' yıkılmış. Bu
konudaki en olumsuz örnek olan Telekom binası için de yakında başka yere
taşınacağını söyleyen vali, ''Onu da törenle yıkacağız'' diyor. Nitekim, tarihi
kentin içine izinsiz olarak tuğla ve briket vb. dokuya yabancı inşaat malzemesi
girişi kesinlikle yasaklandığı gibi binalara renk sınırlaması da yine valilik
tarafından getirilmiş.
Mimarlar Odası Mardin Temsilcisi Yılmaz Altındağ bütün bunlara sevincini şöyle
özetliyor: ''Kentimiz artık çok sayıda toplantılara ev sahipliği yapmakta, hatta
prensleri bile ağırlamaktadır.''
Mardin'i ziyaretinden çok etkilendiğini söyleyen Prens Charles da kentin
resimlerini yaparak kente hediye edeceğini belirtmiş. Vali ise İngiltere
Veliahtı'nın 26 Ekim 2004'te ziyaret ettiği Atasever Evi'nin kapısına bunun
anısına bir plaket asmış.
Mardin'in tarihten gelen Süryani şarabını İsveç'ten dönen Erdal Yüksel ile
Mehmet Kaleli yeniden üretmeye başlıyorlar. Tarihi dokudaki dar ve dik yokuşlu
sokakların gezilmesi içinse gençlik ve spor il müdürlüğüne 3 at satın alınmış.
Mayıs 2005'teki 3 Semavi dinin temsilcilerini buluşturan ''Kültürlerarası
Diyalog Platformu'' na Papa II. John Paul' ün yardımcısı Kardinal Moussa Dawoud
ile Antakya'daki Tüm Doğu Patriği I. Iğnatıus Zakay Ayvaz da katılmışlar...
Kültür seferberliği
Sözün kısası Vali Koçaklar'la beraber yaşanan 2000 yılından bu yana Mardin'in
tek gündemi ''kültürel zenginlik ve süreklilik'' ... Hemen her hafta bu amaçla
gerçekleşen etkinliklerden biri de Türkiye Barolar Birliği'nin düzenlediği
''İnsanlığın Ortak Mirasını Koruma Hukuku'' paneli. Böylece tarihsel değerler
artık hukuk dünyamızın da gündemine yine Mardin'in önderliğinde giriyor.
Hatta, ''Emniyet'' in gündeminde bile tarihi yapılar var. Kasimiye Medresesi'ni
gezerken Koçaklar'ın ''Turizm Polisleri'' olarak görevlendirdiği Şener Karakul
ile Ercüment Öztürk' ü dinlediğimizde bu hizmetin değerini daha iyi kavrıyoruz.
Bir taraftan eski eserleri korurken bir taraftan da konuklara tarihçeleri ve
mimari özellikleriyle ilgili bilgiler veriyorlar. Bu özgün uygulamayı coşkuyla
anlatan valiyi üzen tek şey ise Rehberler Derneği'nin itiraz etmesi.
Koçaklar, valiliğin son 4 yılda hem gerçekleştirdiği hem de özendirdiği
restorasyonları tanıtmaya başlarken önce Refik Durbaş' ın kentin meydanına da
asılan ''Şair Sen Kiminle Konuşursun, Mardin Yoldaşın Değilse'' dizesini okuyor;
ardından ''Mardin küçük bir Avrupa topluluğudur. Kültürler, diller, dinler bir
arada ve bu beraberlik kentin tarihi dokusuna da aynen yansımaktadır'' diyen
vali, aynı beraberliğin simge yapılarındaki ''yaşatarak koruma'' projelerini
yine şiirsel bir dille anlatıyor.
İşte bu uygulamalardan tamamlanan bazıları:
Cihangir Bey Zaviyesi: Akkoyunlu Cihangir'in türbesini barındıran bir 15.
yy. yapısı. Cumbalı Ev: Cumhuriyet Caddesi'ndeki 19. yy. evi 3 katlı ve özgün
bir hamamı var. Mor Gabriyel Manastırı: MS 397'den bu yana varlığını sürdürüyor.
Dey-rul Zafaran Manastırı: 52 Süryani Patriği'nin mezarı bulunan 1600 yıllık
manastır, Mardin'in en ünlü simgelerinden... Hamza-i Kebir Mescidi ve Türbesi:
15. yy. yapısı olan türbe ortasındaki kare mekânı örten troplu kubbesi ile
Anadolu'da tek örnek. Hatuniye Medresesi: 12. yy. Artuklu yapısında Hz.
Muhammed' e ait olduğu söylenen ayak izi de var.
Hızır Cami: Elde kalan sadece minare kaidesi ve gövdesiydi... Kız Meslek
Lisesi Kapısı: 13. yy'a ait ince taş işçiliğiyle dikkat çekiyor. PTT Binası:
1890'da konut olarak yapılan görkemli bina onarılarak PTT hizmeti veriyor. Saat
Kulesi: 70 yıl önce yol genişletme çalışmaları nedeniyle yıktırılan kule, eski
fotoğraflarından yararlanılarak yeniden yaptırıldı. Tellallar Çarşısı: 17.
yy'dan bu yana kent yaşamının tanığı. Zinciriye Medresesi: 14. yy'da Sultan İsa
tarafından yaptırılan medrese anıtsal portalı ile kenti süslüyor...
Mardin'den ayrılırken, Koçaklar'a biz de nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz.
Umarız aynı takdiri devlet de gösterir ve kentine sevdalı bu çok özel valiye
hepimiz adına da destek vermeyi sürdürür.
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |