Wal - Mart'lar gelmesin,
Lovegrove'lar gelsin
Hafta
başından beri gazetelerde haberler var: Dünya perakende devi Amerikalı Wal -
Mart, Migros'tan hisse almak üzere Koç Grubu ile temastaymış. Wal - Mart
yetkilileri Migros'u incelemek üzere Türkiye'ye gelmiş.
Wal - Mart gibi işçileri boğaz tokluğuna çalıştıran, sağlık sigortası olmayan
işçi oranının % 40'ları bulduğu, fiyatları aşağı çekmek uğruna her türlü yasal
boşluktan yararlanan, patent haklarını hiçe sayan bir kurumun Türk pazarına
girmesini hiç temenni etmem. Türkiye'deki yabancı şirketlere de kötü örnek olur!
Prototip şirket
Her tarihi dönemde bir prototip işletme, o dönemin yeni ekonomik yapısını ve
sosyal ilişkilerini simgeler. Amerika'da 19. yüzyılda standardı koyan şirket
Pennsylvania Railroad'du (Demiryolları). 20. yüzyılın ortalarında bayrağı
General Motors (GM) devraldı. İyi ücret ödeyerek geniş bir orta sınıf yaratan
GM'nin koyduğu standartlar, diğer firmalar tarafından da benimsendi. İşçi
haklarında, sağlık ve emeklilik sigortasında işçi lehine gelişmeler sağlandı.
Referandum yapıldı
21. yüzyılın standardını ise, siyahla beyaz kadar birbirine zıt 2 tip şirket
koyuyor: Microsoft ve Wal - Mart. Microsoft, bu yazının konusu değil. Wal - Mart
ise sadece fiyata endekslenmiş; çevreyi, insan haklarını hiçe sayan bir model.
Wal - Mart aslında her haliyle Amerikan kapitalist kültürünün bugün geldiği
noktayı simgeliyor. 260 milyar dolar olan 2003 cirosu, Türkiye'nin Gayri Safi
Milli Geliri'ne eşdeğer. Çin'den ithalatı Türkiye'nin Çin'den ithalatının 10
katı: 12 milyar dolar. Wal - Mart eğer ülke olsaydı, Çin'in 8. büyük ticari
ortağı olurdu. Anlayacağınız ABD'de sadece ücret standartlarını aşağı çekmekle
kalmıyor, diplomatik ilişkileri (Çin) bile idare ediyor.
Göz ameliyatı için Amerika'da bulunduğum sırada California - Inglewood'da Wal -
Mart için referanduma gidildi ve sandıktan "hayır" çıktığı için Inglewood'da Wal
- Mart açılamadı.
Banyolar Türkiye'den
Keşke biz de Wal - Mart'ı Türk piyasasında isteyip istemediğimizi referandumla
belirlesek ve halkımız Wal - Mart'a hayır, Ross Lovegrove'a evet dese...
Lovegrove kim mi? Gazetelerde onu da görmüşsünüzdür. Dünyanın önde gelen 4 - 5
tasarımcısından biri olan Lovegrove, Eczacıbaşı kuruluşlarından Vitra için banyo
tasarlayacak.
İstanbul'da bulunduğu günlerde Lovegrove'la bir yemekte sohbet etme imkânı
buldum. Bir Türk firmasıyla çalışmaya başlamasında, Avrupa'da en çok sözü edilen
ülke haline gelmemizin de payı olup olmadığını sorduğumda "Eğer hem kültürel,
hem ticari, hem de duygusal getirisi olacağını düşünmeseydim, bir Türk
firmasıyla çalışmazdım" dedi.
Tasarım markası olmak
Lovegrove, bizim Osmanlı'dan gelen banyo kültürümüzü dünyaya taşıyacak. 21.
yüzyılın banyo dizaynına belki de bir Türk şirketi damgasını vuracak.
Lovegrove'un Vitra için tasarlayacağı banyolar, ilk kez Mart 2005'te endüstriyel
tasarımda dünyanın nabzının attığı Frankfurt Fuarı'nda sunulacak. Alman seramik
ve sağlık gereçleri piyasasının % 14.5'ini elinde tutan Eczacıbaşı, Lovegrove
ile küresel marka olma yolunda önemli bir adım atıyor. Küresel marka olma
yolunda adım atan bir diğer Türk grup da Boyner. Yönetim Kurulu Başkanı Cem
Boyner, geçenlerde bir sohbetimizde Beymen'le ilgili şu saptamayı yaptı:
Konfeksiyon markası olarak doğduk.
Mağaza markası olarak geliştik.
Tasarım markası olarak yurtdışına açılacağız.
Boyner Grubu, Rusya'dan Mısır'a mağazalar açarken, tasarımcılarını da
değiştiriyor. Beymen Kadın'da bundan böyle İtalyan tasarımcı Lucia Croce'un,
Beymen Club'da ise Alev Ciliv'in imzasını göreceğiz.
Milliyet - Meral Tamer |