Bir umut 'mortgage'
Toplum olarak değişikliklere alışmamız lazım.
Bunlardan bir kısmı biz hukukçuları yoruyor. Söylemek istediğim yeni yasalar.
Yeniden öğrenci olduk, çalış babam çalış. Ben kendi
hesabıma rahatsızım, değişiklikler biraz zor kabullenilecek cinsten. Ama
bazıları var ki, toplum için ümit kapısı. Hangisi mi? Söyleyelim:
Yirmi - otuz yıl taksitle ev sahibi olmak. Hani
adını söyleyebilene aşk olsun diyebileceğim "mortgage" sistemi. Yasası
hazırlanıyor.
Kim ev sahibi olmak istemez ki?
Bu sistem yerleşirse yeni konutlar yapılacak. Yeni
konut yapmak demek yeni iş sahası demek, yeni konut yapmak konut açığını
kapamak, konut arzını artırmak demek, yani kira bedellerinin düşmesi demek.
Üstelik kira öder gibi ödeyip bir süre sonra bu yerin sahibi olmak demek. Bizim
şehirlerimizin kanser hastalığı olan plansız, projesiz yapıya "son" demek.
Şimdi buraya gelmişken bir iki saniye duralım.
Bu sistemde mutlaka yeni yapılacak binalar alınıp
satılacak değil, eski binalar da alınıp satılabilecek. İyi güzel de, İstanbul'u
düşünüyorum, sokağa çıkıp etrafa baktığımızda gördüğümüz binaların (bana göre)
yüzde 95'i proje dışı. Ancak bu sistemde kredi alabilmek için satışa konu olacak
binalar, projesine uygun ve ruhsatlı binalar olmak zorunda. Öyleyse İstanbul'da
mevcut binaların bu sisteme girebilme oranı yüzde 5. Bu halde satış bedelinin ne
olacağını kestirmek mümkün değil.
Peki ülkemizde ortalama aylık gelir ne? Asgari
ücretin 440.000.000 TL civarında olduğu, bundan da birtakım kesintiler yapıldığı
düşünülürse, bu vatandaş hangi parayla taksit öder?
Umutları yıkmak için bunları anlatmıyorum. Sistemi
kurarken gerçekçi olmak, bu işe bel bağlamış vatandaşın hayallerini yıkmamak,
ülke gerçeğini düşünmek lazım. Sistem dünyada işliyor, umarım bizde de işler.
Milliyet - Tamer Heper |