reklam

30 Aralık 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Çok ama çok endişeliyim

Dünyanın önde gelen deprem mühendisliği hocalarından Profesör Mete Sözen, "Binaların denetimini, yapıların elden geçirilmesini şimdi bir yana bırakalım. Bana kalırsa acilen kurtarma çalışmalarını öğrenmemiz, öğretmemiz gerekli" diye ekliyor.

İndiana Eyaleti'ndeki Purdue Üniversitesi'nin İnşaat Mühendisliği bölümünde 'deprem ve yapılar' dersi veren Sözen, 17 Ağustos depreminden Türkiye'nin hâlâ bir sonuç çıkaramadığını, sadece unutmakla yetindiğini söylüyor. Sözen, İstanbul'daki başıbozuk yapılaşmanın durdurulması, ardı sıra deprem statiğine yönelik iyileştirilmelerin yapılması ve yeni yapılacak binaların denetimden geçmesi türünden önlemlerin konuşulmasından önce, İstanbul için bir deprem hazırlığı provasının ivedilikle yapılmasını öneriyor. "Bunu, milli bir seferberlik tatbikatı gibi uygulamaktan öte, İstanbul'un ve Anadolumuz'daki kentlerimizin başkaca çaresi kalmadı" diyen Sözen, öteki önlemlerin ise bunun arkasından ele alınmasını savunuyor.

Kendisiyle buluşmaya üniversitenin West Lafayette'deki kampüsüne giderken, görüşmede "İstanbul'a ait felaket senaryoları"ndan uzak duracağını umuyordum. Hoca, yine dayanamayıp "Size doğrusunu söylemem gerekirse, açıkcası ben de çok, ama çok korkuyorum olabileceklerden. Türkiye için bu çok ağır bir felaket olur" diyor.

Amerika'nın seçkin üniversitelerinde 52 yıldan bu yana akademik çalışmalarını sürdüren profesör, "Özellikle 50'lerden sonra yapılan inşaatlar çok kusurlu ve hâlâ bunlara ısrarla devam ediliyor" diye başladığı sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu binaların, hatta kamuya ait yapıların dahi güvenli olduklarını söylemek olanaksız. Doğanın nereden ve nasıl vuracağını bilemeyiz. Ne yapılacağını belirlemek için yapacağımız tahminlerin kuvveti eski deneylerimizden gelecek… Bilimsel önlemlere başvurmak için son İzmit, Düzce depremlerinden başka İstanbul için kullanabileceğimiz yol gösterici örnek elimizde yok. Bana kalırsa, İstanbul 1896 büyük depreminden sonra o büyüklükte bir deprem atlatmadı. O nedenle olabilecekleri kestirmesi çok zor..."

Sözen bir sismolog olmadığını, ancak kendi bilim dalı adına yeraltı bilimcileriyle birlikte çalıştığından, deprem riskleri üzerine konuşabileceğini anımsatıp sözlerine devam ediyor: "Kuzey Anadolu fay hattı bir fermuar gibi her yüz yılda bir kez açılır ve kapanır. Eğer bu yaklaşıma bağlı kalırsanız İstanbul için zamanın yaklaştığına inanırsınız. Ancak dua edelim, yapılara yönelik önlemler sonuçlanana dek, bir on yıl, yirmi yıl hatta otuz yıl geçsin ve karşılaşmayalım bu depremle…"

Sözen önceliği kurtarma çalışmalarına verirken ekliyor:
"Yapılacak tek bir şey var; hem de acilen… Deprem sonrasındaki kurtarma çalışmalarını örgütleyici hazırlıklara başlamalı ve bunu ulusal bir dava gibi gündeme almalı. Gerçi bu yönde kimi çalışmalar var, ama yeterli bulmuyorum. Kurtarma ve enkaz kaldırma işleri amatörce yapılamaz. Bakın, ben bunu Meksika'da 1985'deki büyük depremde gördüm. Başka yerlerde de… Orada gözlemiştim: Kurtarma işleri disiplin ve düzen istediğinden, askerlerle yapılabilmişti. Bunun için prova gerekli, bunun icin teknik güç ve askeri güç gerekli. Kanımca bütün bunları Türkiye'de sadece ordumuz yapabilir. Askerin de buna hazır olması lazım. Kimi zaman İstanbul'daki arkadaşlarıma soruyorum. Diyelim ki böyle bir deprem oldu, kentimizdeki sokaklardan nasıl geçeceksiniz?. Diyelim ki Moda'da oturuyorsunuz, ama bu depreme Sultanahmet'te yakalandınız. Nasıl evinize ulaşırsınız, ailenize nasıl ulaşacaksınız? Emin olun belki o anda ölmeyi tercih edersiniz, dayanılmaz bir şeydir bu. Ben Meksika da, Düzce'de Adapazarı'nda bunu hayatta kalmış, evlerine ulaşamayan insanların yüzünde gördüm. Çok acı bir şey…"

Sözen Hoca, İstanbul'u vuracak bir yıkıma günlerce müdahale edilemeyeceğinden kaygılı ve bu kaygısını, gözlemleriyle açıklıyor:
"17 Ağustos depreminden üç gün önce tatilimizden geriye, Amerika'ya dönmüştük. Deprem haberiyle ben ertesi gün içinde tekrar ülkeme geri geldim. Ama ben oraya, gereken araç ve gereçlerden daha erken gelmiştim. Bu inanılır gibi değildi."

İstanbul'un eski semtlerinde depreme karşı daha dayanıklı binaların olduğu şeklinde yaygın inancı anımsatıyor ve bu konuda bilimsel bir çalışmanın varlığını soruyorum. Hoca bunda da ümitsiz:
"İstanbul'daki evim Nişantaşı'nda... Genellikle böyle semtler korunaklı sanılır. Ama ben kendi apartmanımdan bile emin değilim. O yüzden eski İstanbul evlerinin sağlam olduğu gibi bir inanca da bağlı kalamıyorum. İstanbul'da düzgün binalara örnek diye gösterilen eski semtlerin böylesi bir felaketten uzak kalacağını nasıl bekleriz? Oralardaki binalar nispeten daha sağlam yapılardır. Keşke diğer yeni semtlerde de hiç değilse oralardaki kadar dayanıklı yapılar görebilseydik. Elbette böylece beklenen felaketin yüzde 90'ı ortadan kalkardı. Basit şeyler bunlar ve bunları Türk mühendisleri de biliyorlar, bilinmeyen şeyler değil ama niye yapılmıyor anlamak mümkün değil."

Mete Hoca'ya bunları birer uyarı olarak resmi makamlara yapıp yapmadığını sorduğumdaysa, sonucun ne olacağını kestirdiğinden kendisini böyle şeylerle oyalamayacağını söylüyor. "Türk bilim dünyasındaki meslek arkadaşlarıma, üniversitelerde ciddi araştırmaların içinde olan meslektaşlarıma yönelik anımsatmalar, uyarılar yaptım sadece. Ben, hükümetin kapısını bu uyarılarla çalmadım. Kendimi böyle şeylerle aldatmam."

Eğer yasal düzenlemelere gereksinme varsa nereden başlamak gerekeceği yolundaki bir soruya Mete Sözen bir saptamayla yanıt veriyor:
"Türkiye'nin koskocaman ciltler dolusu yapı ve inşaat yönetmeliği olacağına, herkesin kolayca ulaşabileceği kodlar içeren 5-6 sayfalık bir yönetmeliği olmalı ki bunu Hakkari'de de , Ödemiş'te de çok tecrübesi olmayan mühendisler kullanabilsinler. Sadeleştirilmiş bir yönetmelikle binaları daha sağlam ve depreme karşı dayanıklı yapabilsinler. Şimdiki yönetmelik o kadar karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hâldeki, onlara hak vermemek elde değil…"

Sözen, deprem mühendisliğiyle geçen elli yılda öğrendiği en önemli tek şeyi " Beklenmeyenin her an olabileceği" şeklinde özetliyor. "Her zaman olabilecek bir şey size süpriz gibi görünür. Oysa devamlı ola gelmektedir…"
Birgün - Mahmut Şenol

 

Aralık 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

UIA 2005 İstanbul Kongresi

01 - 11 Temmuz 2005 İstanbul, Türkiye

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz