Ödüllü tasarımcılar 'Made in
Turkey'
İki Türk tasarımcı Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar,
wallpaper* dergisi tarafından yılın en iyi yedi tasarımcısı arasında gösterildi
Uluslararası tasarım ve yaşam kültürü dergisi
Wallpaper*, Ocak-Şubat 2005 Design Awards 2004 özel sayısında klozet kapağından
mimarına '2004'ün en iyileri'ni açıkladı. Meksikalı oyuncu Gael Garcia Bernal ve
moda tasarımcısı Jil Sander'in de bulunduğu jüri tarafından belirlenen 'en
iyiler' arasında, '30 Yaşın Altındaki En İyi Tasarımcılar' kategorisinde iki
genç Türk tasarımcı da bulunuyor: Autoban 212 firmasının kurucuları Seyhan
Özdemir (29) ve Sefer Çağlar (29).
Autoban firması, 1993 senesinde bir okul projesinde yolları kesişen iç mimarlık
öğrencisi Seyhan Özdemir ve mimarlık öğrencisi Sefer Çağlar tarafından iki sene
önce yaratıldı. Mekânların karakterleri olduğu gibi objelerin de karakterleri
olduğuna inanan tasarımcılar, bu nedenle projelerini yaptıkları mekânlarda
kullanılmak üzere objeler tasarlamaya başlarlar. Özdemir ve Çağlar, birbirlerini
acımasızca eleştirdiklerini, birinin dokunmadığı tasarımın asla tamamlanmadığını
ve biri olmadan Autoban markasının var olamayacağını söylüyorlar. Etraflarındaki
objeleri değiştirme kaygısından dolayı kurdukları Autoban firmasında, aydınlatma
elemanlarından koltuklara dek birçok ürün tasarlıyorlar. Şimdiye kadar
yaptıkları işler arasında The House Cafe, Sedir Cafe, Markiz Passage
Cafe&Restaurant, Moda Teras, Dada Restaurant ve Saloon Restaurant var. Herkesin
ürettikleri objelerin hangi malzemeden ve ne amaçla yapıldığını anlayabilmesini
arzu ettiklerini söyleyen ikiliyle Wallpaper* maceralarını konuştuk.
wallpaper*'in listesine nasıl girdiniz?
S.Ö: Onlar bizi aradı ve böyle bir yarışma olduğunu söylediler. Bu yarışma
için dünyadan altı genç tasarımcı seçmişler. İki kişi Londra'dan, diğerleri de
New York, Stockholm ve Avustralya'dan. Daha önce yer aldığımız fuarlardan,
yabancı basından ve internet sitemizden bizi takip ediyorlardı. Arada
haberleşiyorduk. Bizi de adayların arasına seçmişler. Londra'ya fotoğraf çekimi
için çağrıldık.
Orada nasıl karşılandınız?
S.Ö: wallpaper* ekibi bizi zaten tanıyordu. Fakat,
diğer aday tasarımcıların bizi tanımasına çok şaşırdık. Açıkçası biz onları
tanımıyorduk. Diğer tasarımcıların çoğu, bir müzede işleri sergilenen ya da
meşhur tasarımcılarla ortak işler yapan kimselerdi. Biz burada bir şeyler
yapmaya çalışıyoruz, ama hedefimiz dünya.
Siz neden seçildiğinizi düşünüyorsunuz?
S.Ö: Kendimize özgün ürünler yaratıyoruz. Tasarımın bir çok yönü zaten
çözülmüş, o nedenle birçok ürün birbirine çok benziyor. Biz belki bir kişilik
yarattık, yaptıklarımızda da bunu harmanladık. Yaratılarımızın hikâyesi var.
wallpaper* için özel bir tasarım yaptınız mı?
S.Ç: Hayır, genel çalışmalara bakıyorlar. Onlar bizim bir senede yaptığımız
ürün tasarımlarına bakarak bizi seçtiler.
Türk tasarımcılar son yıllarda yurtdışında da
dikkat çekiyorlar...
S.Ç: Bütün dünya, tasarımlarda daha önce görülmemiş şeyler arıyor. Yerellik ve
doğal malzemeler tekrar önem kazanmaya başladı.
S.Ö: Tasarımlarda etnik bir yön arıyorlar. Artık
fikri ve kültürel değerleri önemsiyorlar. Sadece Türkiye'ye değil, genel olarak
Doğu'ya yaklaşma çabası içindeler. Orada çok fazla tasarımcı var. Belki de kendi
kendilerini tükettiler.
İzlediğiniz ya da oluşturduğunuz bir tarz var mı?
S.Ç: Dünya da iki ekol var. Amerikan ve Avrupa tasarımı. Tarzımız, daha çok
Kuzey Avrupa ve Amerikan tasarımı ortaklığı diyebiliriz. Bizde Kuzey Avrupa'nın
akılcı ve kesin çizgisiyle Amerika'nın sorumsuz çizgisi birleşti. Biz daha çok
temel tasarım metotlarıyla bir şeyler tasarlıyoruz. Yeni bir şey tasarlarken
geçmişin yanında durmayı seviyoruz.
Tasarım yaparken ne motive ediyor?
S.Ç: Bir ürünü tasarlamaktaki motivasyonumuz, satmak ya da para kazanmak değil.
Kendimize özgün mekânlar yaratmak için çalışıyoruz. Le Corbusier ve Mies van der
Rohe gibi mimarlar da kendi mekânları için ürünler tasarlamışlar. Mekânları
oluşturan elemanlar da masa, sandalye, koltuk, lamba. Koleksiyonlarımızı böyle
oluşturuyoruz.
S.Ö: Aslında ikimizin karakterini yansıtan ürünler
ortaya çıkıyor.
wallpaper'deki söyleşiden
Şu an hangi proje üzerinde çalışıyorsunuz?
Web tasarım şirketi Make Fresh Media'nın ofisinin tasarımını yapıyoruz.
En beğendiniz tasarımcı?
Ingo Maurer. Onun düşünce tarzı bizimkine çok benziyor.
Neyi tasarlamış olmak isterdiniz?
Achille Castiglioni'nin 1967'de yaptığı Snoopy masa lambasını ve Jasper
Morrison'ın Düşünen Adam iskemlesini.
Tasarımda gelecek yılın trendleri ne olacak?
Doğal malzeme ve renkler. Ama biz trendleri takip etmekten hoşlanmıyoruz.
İlhamınızı nereden alıyorsunuz?
Malzemeler bize ilham veriyor. Her malzeme başka türlü bir his veriyor ve
buradan yola çıkarak tasarımlarımızı yapıyoruz.
Radikal |