Denizlerin tarihsel tanıkları
Geçmişin 'uygarlık tanıkları' denince akla ister
istemez hep 'mimarlık ürünleri' geliyor. Antik kentlerden tarihsel dokulara
kadar, binyılların yapı sanatı ve yerleşme örneklerinden elde kalanlar,
'yaratıcı aklın ve hünerli ellerin' çağlar içindeki serüvenini belgeliyor...
Yapıların yanı sıra özellikle ev eşyaları, takılar,
araç-gereçler, giysiler ve artık 'sanayi mirası' olarak korunmaya alınan eski
makineler de bu büyük serüvenin belgeleri...
Tarihin aynı derinliklerinde gelişen 'denizcilik'
yaşamının tanıklarıysa en ilkel sallardan başlayıp yelkenlilere, kalyonlara ve
buharlı gemilere dek ulaşan su taşıtları... Önceleri taşımada kullanıldılar;
yüzyıllar ilerledikçe denizaşırı fetihlerin, dünyayı değiştiren keşiflerin,
koloni kentler kurulmasının, korsanlıkların ve nice büyük savaşların
kahramanları oldular.
Bunlar arasında yine çağlar boyu deniz altında kalan
'batıklar' , o dönemlerin ticaret ve siyasal yaşamına ışık tutan hazineler
olarak su altı arkeolojisinin gözbebekleri...
Kıyı kentlerinin denizle ilişkilerini zenginleştiren
'kayıklar' da aynı kentlerin geçmişteki kültürel yaşamlarının artık
kartpostallarda kalan simgeleri...
Tarihi 'algılanır' kılmak
İşte bu mirasın özgün örneklerini yeniden canlandırmak, böylece bugünkü ve
gelecek kuşaklara tarihsel bilinçlerini geliştirmeleri için 'geçmişi algılama'
olanağını da armağan etmek amacıyla bir grup 'Anadolu sevdalısı' heyecan verici
bir çaba içinde...
Adlarını '360 Derece Tarih Araştırma Grubu' (360-
TAG) olarak belirleyen ve arkeologların yanı sıra gemicilerden müzisyenlere,
balıkçılardan siyasetbilimcilere kadar değişik meslek ve uzmanlıklardan üyelerin
oluşturduğu grup, ilk projeleri arasında İzmir Tarih ve Sanat Müzesi'ne 'Trireme
Teknesi' ni kazandırdı...
Ardından 'Uluburun-II Batığı' nı yeniden yaratmaya
başladıktan sonra şimdi de yine İzmir'de Kordonboyu'na 'İzmir Kayıklarını'
armağan ediyor.
Önce bu nazlı ve zarif kayıkların öyküsünü
dinleyelim. 360-TAG adına projeyi yöneten arkeolog Osman Erkurt anlatıyor: ''Tüm
projelerimizde amaç, tarihin masalsı algılanışına da alternatifler sunmak.
Canlandırmalar için edindiğimiz bilgi ve deneyimleri akademik çevrelerle de
paylaşıyor ve kamuoyuna sunuyoruz. Bu anlamda İzmir Kayıkları projesi,
denizcilik geleneğinin yok olmaya yüz tutmuş tekne tipleriyle çağdaş toplumu
yeniden tanıştıracak. İlk İzmir kayığı da Ocak (2005) başında suya iniyor.''
Proje kapsamında, başı kıçı bir, dar ve uzun, yelken
ve kürek seyri yapabilen eski tekneler, tarihi İzmir fotoğraflarından
yararlanılarak inşa ediliyor. Bu yolla sivil kaptan yetiştiren okulların
öğrencileriyle İzmir halkının deniz sevgilerini arttırmaya da katkıda
bulunulacak.
'Kordelyo'dan Pasaport'a İzmir Kayıkları Projesi'
nin kapsamı içinde bir belgesel film de var. Osman Erkurt diyor ki: ''Bu film,
İzmir Kayıkları'nın yeniden yapım süreciyle bugünü geçmişten modellenmiş haliyle
dünü ve konunun evrensel boyutuyla tüm zamanları içeren deniz insanlarını ve
deniz şehri İzmir'i anlatacak.''
Uluburun-II Batığı
Grubun diğer bir anlamlı projesi de 'Uluburun-II' ... Bilinen en eski deniz
batığı; aynı zamanda bilinen en eski ticaret gemisi örneklerinden.... Rotasından
ötürü 'açık deniz' teknelerinin de öncüsü...
1984 yılında başlayan ve 22 bin 400'den fazla dalış
gerçekleştirilen antik teknenin 3300 yıl önce izlediği bu rota bakın nasıl: Kaş
- Anamur - Girne (Kıbrıs) - Mersin - Ras El Basit (Suriye) - Lazkiye (Suriye) -
Trablus (Lübnan) - Beyrut (Lübnan) - Hayfa (İsrail) - Tel Aviv (İsrail) -
Aşkelon (İsrail) - Port Said (Mısır) - İskenderiye (Mısır) - İrapetra (Girit) -
İraklion (Girit) - Rodos - Bodrum...
Böylesi bir coğrafyayı kucaklayan batıktan çıkan
buluntular 'Mikenliler, Nübyeliler, Kenanlılar, Kıbrıslılar, Mısırlılar,
Kassitler' ve 'Asurlular' ın ticaret ve yaşam kültürleri hakkında bilgiler
veriyor. Bu özelliğiyle ve çoğu bakırla kalaydan oluşan yüküyle Tunç Çağı'nı da
simgeliyor.
Kraliçe Nefertiti 'nin kraliyet mühründen dev
anforalara, Kıbrıs çömleklerinden Miken kaplarına, fildişinden kehribara ve en
değerli mücevherlerden dönemin savaş aletlerine kadar tam 20.000 parça, geminin
batmasıyla birlikte 3 bin 300 yıllık bir uykuya dalmıştı. Gemi ve taşıdığı
sırlar bu uykudan 1982 yılındaki ilk dalışlarla uyandı.
Şimdi de 360-TAG soruyor: ''Günümüzden üç bin-dört
bin sene önce denizciler nasıl seyir yapıyorlardı?''
Yanıtınıysa şöyle veriyor: ''Önce sakin sularda
seyrettiler. Yüzen herhangi bir şeyle, kütüklerle belki derilerle. Önce kürek,
ardından yelken. Yelkenin keşfiyle denizciler ilk kez kendi güçlerinden,
kölelerinden ve hayvanlarından başka bir güç kullanmış oldular; rüzgârı. Bu
keşif yüzyılları, binyılları aştı, en kolay ve ucuz ulaşım şeklini oluşturdu.
İnsanları, kültürleri, yükleri, aşkları taşıdı uzaklara...'' İşte, eski
denizcilerin hikâyesi böyle başladı; Mısır'dan Mezopotamya'ya ve Anadolu'ya
kadar...
Uluburun-II buluntuları, 20 yıl boyunca arkeoloji ve
bilim dünyasını heyecanlandırdı. Gemiyle ilgili şaşırtıcı bilgiler sadece
taşıdığı yüküyle sınırlı değildi. Taşıdığı stratejik ve farklı kültürlere ait
yüklerle İÖ 1300'lerde Akdeniz'de düzenli ticaret yapıldığının ipuçlarını
veriyordu. Tunç Çağı gemileri, Akdeniz'de dairesel rotalar izliyordu. Bu rotaysa
yaklaşık 1.700 mil uzunluğundaydı...
Şubatta yeniden denizde...
Urla'da geçen nisan (2004) ayında tıpkı yapımına başlanan Uluburun-II teknesi,
döneminin tekniklerine sadık kalınarak inşa ediliyor. Bu tekniğin en özgün yanı
olan ''ahşapların çivi kullanılmadan birbirlerine bağlanması'' , tekneyi
inceleyecek herkeste binyılların ustalığına hayranlık uyandıracak.
Yine aynı döneme uygun olarak sadece 'yelken' le
sefere çıkacak olan 15 m. boyundaki antik tekneye 40 yaşındaki bir 'Tırhandil'
yardımcı olmak üzere eşlik edecek.
12 Şubat 2005'te İstanbul'daki bir denizcilik
fuarına 'denizden gidecek' şekilde yapımı süren Uluburun, izleyen mayıs ayındaki
Marmaris Deniz Festivali'ne de katıldıktan sonra bilinen antik rotası olan 'Doğu
Akdeniz seyahatine' başlayacak... Hemen tüm eski limanların geçmişini oranın
insanlarına anımsattıktan sonra da tarihsel seferini tamamlayarak Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi 'nin rıhtımına bağlanacak...
360-TAG'ın bu anlamlı, özverili ve heyecan verici
projeleri, Anadolu uygarlıklarına ve özellikle ''denizlerin büyülü tarihine''
yakınlık duyanlardan ilgi ve destek bekliyor.
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |