Göçü ağırlayan tarih
''Güneydoğu kentlerine göç diğerlerinden farklı...
Bilinen nedenlerle kırsaldan 'zorunlu' gelenlere karşı adeta 'ağırlayıcı' bir
tutum sergileniyor...''
Bu saptamalar, Mimarlar Odası'nın 17 - 19 Aralık
2004 günlerinde Diyarbakır ve Mardin 'de gerçekleştirdiği 'Türkiye Kongresi' nin
çağrılarında vardı. 'Kentler ve Mimarlık' için temmuzda İstanbul 'da yapılacak
Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)-Dünya Mimarlık Kongresi 'ne hazırlık
amacıyla düzenlenen ulusal kongrelerde Güneydoğu buluşmasının teması da 'Göçü
Ağırlayan Kentlerde İmar ve Mimarlık' tı...
UIA'nın önceki Başkanı Vassilis Sgoutas 'ın da 'göç
ve yoksulluk' konusunda bir konuşma yaptığı Diyarbakır - Mardin Kongresi'nde,
Diyarbakır, Van ve Mardin Valileri, Diyarbakır ve Gaziantep Büyükşehir, Van ve
Mardin Belediye Başkanları ile Dicle Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi
Mimarlık Bölümü 'nün yöneticileri ve öğretim üyeleri de öğrencilerle birlikte
katılımcılar arasında yer aldılar. Mimarlar Odası'nın Diyarbakır, Gaziantep, Van
şubeleri ile Mardin Temsilciliği de ev sahibi oldular...
Kültür ve Turizm Bakanlığı 'nın desteği; VASCO
Turizm ve Mavi Kale gruplarının da sponsorluk katkılarıyla gerçekleşen, 350
kişinin izlediği kongrenin ilk gün oturumları Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
Tiyatro Salonu 'nda, ikinci gün oturumları ise Büyük Mardin Oteli 'nde yapıldı.
Bu kentlerin yanı sıra antik Dara yerleşimindeki kültürel mirasın incelenmesini
içeren geziler gerçekleştirildi.
Anadolu - Mezopotamya buluşması
'Göçü ağırlayan' bu kentlerimizin diğer ortak özellikleri binlerce yıllık
'tarihsel' likleri... Bu nedenle göçü ağırlayanın aynı zamanda 'tarih' olduğu,
'sonuç bildirgesi' nde şöyle yer alıyor: ''Anadolu ile Mezopotamya'yı buluşturan
bu kentlerimizde göçün de baskısıyla oluşan tahribatlar, ulusal sorumluluklarla
birlikte insanlığın ortak mirası bağlamında da ivedi önlemleri
gerektirmektedir...'' Nitekim, örneğin Diyarbakır 'da kent surlarının
çevresindeki temizleme ve düzenlemelerle birlikte İçkale 'nin kültürel merkez
işleviyle topluma açılması; Mardin 'de de özellikle valiliğin önderliğinde
sürdürülen 'yaşatılarak koruma' ilkesine dayalı restorasyonlar; aynı amaçlarla
Van ve Gaziantep 'te başlatılan çalışmalar, bildirgede 'umut verici gelişmeler'
olarak değerlendiriliyor.
Göçün özgün nedenleri
Mimarların Diyarbakır-Mardin Bildirisi, sadece 'köy boşaltmaları' ile değil, GAP
barajlarında boğulan yerleşmelerden de kaynaklanan 'kente sığınma' sürecinde
farklı bir 'göç gerçeği ve kültürünün' oluştuğunu da vurguluyor...
Bu gerçeklerin, batı bölgelerindeki gibi kent
topraklarından 'yasadışı imar rantı elde eden' topluluklar yerine, doğrudan
'kent mekânlarında' barınmaya çalışan yoksul kesimler yarattığı vurgulanan
bildirgede, 'göç mağduru' tarihsel miras içinse şunlar belirtiliyor: ''Kültürel
mirasın yaşatılmasını önemsemeyen politikalar sonucunda yıllardır metruk ve
sahipsiz kalan eski yapıların bir çoğu 'göç sakinlerinin' kullanımındadır. Bunun
önlemi ise sadece yeni yerleşme olanaklarıyla sınırlı kalmamalıdır.
Tarihsel dokuların kentsel işlevlerle donatılması;
kamusal hizmetler de dahil kent yaşamıyla bütünleşen sektörlerin eski kentte yer
alması; geleneksel ticaretin ve çarşı zenginliğinin, kültür-sanat
etkinliklerinin tarihi merkezlerde sürdürülmesi; lojmanlar da dahil, yeni konut
gereksinmeleri için de bu bölgelerdeki sivil mimari örneklerinin onarılarak
kullanımının yeğlenmesi; turizm için yine eski yapıların değerlendirildiği
olumlu örneklerin yaygınlaştırılması gibi uygulamalar, göçün baskısı altında
'yalnız ve korumasız' kalan bu merkezlerin yeniden yaşatılmalarını
sağlayacaktır."
'Tarihin terk edilmesi' durdurulmalıdır
Kongre bildirgesi, ''merkezdeki yıpranmaları hızlandıran metruklaşma ve yayılma
alanlarında kimliksiz yapılanmalar..'' şeklinde tanımlanan imar politikalarının
''kentsel kimlik değerlerine yabancılaşma'' yı da körüklediğine değiniyor.
Diyarbakır'da hemen tüm yeni yatırımlar için
'Surdışı' nın yeğlendiği belirtilen bildirgede, hızla büyüyen Gaziantep 'te de
Kale ve çevresindeki eski dokunun yaygınlaşan kent içinde bakımsız ve korunaksız
bir 'adacık' haline dönüştüğü; Van'da ise eski kent yaklaşık 100 yıl önce terk
edildiğinden, mimari peyzajın artık sadece 'betonarme yapılaşma' yla
biçimlendiği vurgulanıyor.
Mardin 'deki, kentin dışında 'modern' bir yerleşim
kurulmasına da 1980'lerde 'tarihin korunması' adına başlandığı anımsatılan
bildirgede, 'Yeni Şehir' e taşınmayla birlikte merkezin 'terk edilmesine'
kamusal yapıların önderlik ettiği belirtiliyor. Bu uygulamayla 'asıl Mardin' in
daha da 'sahipsiz' kılındığını fark eden duyarlı kesimlerin, yaklaşık 20 yıllık
kaçışın yarattığı 'yalnızlaşma' yı gidermeye dönük girişimleri de umut verici
bulunuyor... Bunlar arasında 'Valiliğin' çalışmaları dışında; Mimarlar Odası ve
diğer sivil toplum kuruluşlarının tarihi binalarda çalışmaya başlaması ve kimi
Süryani ailelerin de bu kez 'kentlerine göç ederek' eski evlerini onarıp
kullanmaya başlamaları, kültürel zenginliğin 'yeniden canlandırılarak'
sürdürülmesinde önemli katkılar yaratıyor...
Katılımcıların çağrısı
Bütün bu değerlendirmeler ışığında kongre katılımcıları, 'göçü ağırlayan'
kentlerdeki 'imar ve mimarlık' eylemlerinin bundan böyle olabildiğince 'tarihsel
dokular içersinde yoğunlaştırılması' çağrısını yapıyorlar.
Bunun 'kültürel mirası yıpratacak yapılanma'
anlamına gelmediğini, geçmişe ait kent dokusu ile bugüne ait yeni uygulamaların
bu dokuya 'özenli' bir uyum içinde gerçekleşebileceğini anımsatan katılımcılar,
'eskinin terk edilmediği bir çağdaşlık' için Güneydoğu'da hâlâ geç kalınmadığına
inanıyorlar...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |