reklam

18 Ocak 2005 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Orada bir 'Dara' var uzakta o köy bizim köyümüzdür...

Türkiye haritası üzerinde parmağınızı Mardin 'e koyun; sonra Suriye sınırındaki Nusaybin 'e doğru azıcık kaydırın. Haritada hiçbir şey yazmasa bile, kenti çevreleyen surları 4 km'yi bulan, vaktiyle muhteşem sarayları, köprüleri, su kemerleri ve dillere destan sarnıçları ile İran ve Roma uygarlıklarının süsleye süsleye bitiremedikleri Dara 'dasınız...

Parmağınızı kaldırıp da çevresine baktığınızda sadece bir antik yerleşmeyle değil; Mezopotamya 'nın binlerce yıllık tarihine tanık olmuş bir ''garnizon kent'' ile tanıştığınızı hemen fark edeceksiniz.

Çünkü Dara bugün olduğu gibi geçmişte de hep sınırları beklemiş. Anadolu ile Mezopotamya arasında varlık serüveni içindeki hemen tüm uygarlıkların ele geçirmek için can attıkları bir ''askeri başkent'' olarak yaşamış.

Mardin'den güneydoğuya doğru, Nusaybin karayolunu takip ederek Dara'ya vardığımızda bizi sadece tarih karşılamadı. Bu tarihle yıllardır iç içe yaşayan Dara Köyü halkı da sokaklarda, köy meydanında, kapılarda, damlarda ve antik kalıntıların önünde gruplar halinde bekliyorlardı.

Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu 'nun aramızda olmadıklarını görünce, önce uzun uzun sustular... ''17 Aralık AB gündemi nedeniyle gelemediler, ama selamlarını gönderdiler'' dediğimizde özellikle hemşerileri olan Nehrozoğlu'na vermek üzere hazırladıkları dilekçeyi bize okudular.

Köy muhtarı İbrahim Bilgiç ile köy ihtiyar heyeti üyeleri Abdülselam Bitim, Mehmet Özbilen ve Ömer Aba 'nın imzasını taşıyan dilekçelerinde özetle diyorlar ki: ''Sit alanı olduğu için inşaat yapılamayan köyümüzde içme suyu ve altyapı projelerimiz de hazır olmasına rağmen ihale edilemiyor. Bizi ya başka bir yere taşıyın ya da hayatımızı devam ettirmemize izin verin.''

Yerin altında bir dünya...
Bu dileği öğrenerek Dara'yı gezmeye başladığımızda ''şaşkınlık'' la ''hayranlık'' arasında kalıyoruz. İran Hükümdarı Dara Yuvanişin tarafından yaptırılan kent, İsa'dan sonraki yüzyıllarda da İranlılar ile Romalılar arasında el değiştirmiş; 7. yüzyılda Arapların eline geçmiş, 15. yüzyıla kadar yerel beylik ve devletler tarafından yönetilmiş; sonra da hep Osmanlılarda kalmış.

Dara'nın yaptırdığı söylenen, olağanüstü bir mimarlık ve mühendislik anıtı olan ''yeraltındaki zindan'' a, yine görülmemiş düzgünlükteki merdivenlerinden indiğimizde neye uğradığımızı şaşırıyoruz.

Anlatması olanaksız bu ''görkemli mekân'' için daha sonra bilgilerine başvurduğumuz Prof. Dr. Oktay Belli ile Prof. Dr. Selçuk Ahunbay yapının, zindan olarak da kullanılmakla birlikte aslında bir ''su sarnıcı'' olduğunu söylüyorlar.

Tek başına bu etkileyici yeraltı dünyası bile Dara Köyü halkının ne kadar eşsiz bir hazine üzerinde yaşadıklarını kanıtlıyor. Ne var ki köylüler aynı tarihsel zenginliğin kendileri için aslında bir mağduriyet değil, tam tersine başlı başına bir kalkınma ve zenginlik kaynağı olmasını hedefleyen bir kültür politikasının rehberliğinden yoksun kaldıkları için, belki de çok iyi bildikleri ''ayrıcalıklı konumları'' nı asla değerlendiremiyorlar.

Yerin üstünde bir umut...
O kadar ki, köy evlerinin çoğu kentin kuzeyindeki tepede bulunan ''tarihi İçkale'' nin üzerinde ve çevresinde kurulmuş. Dahası yaklaşık 30 m. derinliğindeki taş duvarlı ve tonozlu yeraltı sarnıcının bile yer üstündeki giriş mekânları köy evleri tarafından kuşatılmış durumda. Bu durumu görünce muhtarlığın dilekçesini bir kez daha düşündük. Acaba Daralılar Güneydoğu'daki ''kültür turizmi'' nin ev sahipleri kılınamaz mı?

Gerçekten ''anlatılamaz'' olan bu muhteşem tarih daha fazla tanıtılarak Mardin'de başlayan turizm hareketinin gizemli bir konaklama merkezi olamaz mı?

Bunun için de köylülerin evlerini terk etmeleri yerine ''pansiyonculuğun Doğu'daki önderleri'' olmaları sağlanamaz mı?
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Ocak 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
      01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31            
diğer aylar için tıklayın

Koruma, restorasyon, sanat tarihi ve arkeoloji sorunlarını, düşüncelerinizi Koruma ve Restorasyon forumuna yazabilirsiniz. 

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz