Orman yerine golf
sahası
Antalya-Gazipaşa sahil bandındaki
Sorgun Ormanı’nı kaçımız bilir? İçinde nesli tükenmekte olan bitki ve hayvanlar
var.
Ekolojik sistem açısından bir tabiat
harikası. Turizm Bakanlığı burada 3120 dönüm araziyi golf sahası ve otel
yapılmak üzere bir turizm şirketine tahsis etmiş bulunuyor. Eğer karar
durdurulamayacak olursa, yaşları 50 ile 600 sene arasında değişen 200 bin ağaç
kesilecek. Kısaca göz göre göre ülkenin en güzel ve yeşil bölgesi
çölleştirilecek. Tek kelime ile bir katliam bu. Bölge halkı tepkili, herkesi bu
konuda duyarlı olmaya davet ediyorlar. 200 bin ağaç, tabiatta hangi dengeye
karşılık iş görür, bu araziyi kiraya verenler de, kiralayanlar da bunu
akıllarına bile getirmiyorlar.
Güney Asya’daki tsunami felaketinin bu
boyutlarda yıkıcı olmasına yol açan birkaç sebep arasında, bölgenin kalkınma
programları ve turizm yatırımları çerçevesinde ormanlardan temizlenmesi, mercan
kayalıklarının yok edilmesi sayılmaktadır. Geçmişte sömürgecilerin toprağın
yapısında meydana getirdiği değişiklik işin bir başka boyutu. Bugün Afrika’da
yaşanan yoksulluk, verimsizlik, kıtlık ve kuraklığın da bir sebebi yüzyıllarca
süren sömürgecilikle bu kıtanın toprak yapısında vuku bulan gayrı tabii
değişiklikler ve müdahalelerdir. Ancak ister Afrika’da ve Asya’da ister başka
yerde olsun, sömürgecilerin çekilmesi yıkımı durdurmamış, aksine bu sefer yerli
ve ulusal yöneticiler tarafından daha acımasız yöntemler ve programlar devam
ettirilmiştir.
Dünyanın doğal dengesinin bozulmasında
sömürgecilik yanında, ulusal devletler tarafından yürütülen kalkınma
programlarının ve her gün biraz daha azma eğilimi içine giren turizm
yatırımlarının başlıca rol oynadığı genellikle görmezlikten geliniyor. Oysa ne
kimsenin BM’nin telkin ettiği “sürdürülebilir kalkınma”ya aldırdığı var ne de
turizmin yol açtığı büyük yıkımlara. Turizm faaliyetleri başlı başına sorundur.
Kimse bunun üzerinde durmuyor. Turizm için coğrafyalar tahrip ediliyor.
Güney Asya’da felaketin en acımasız
yaşandığı yerlerden biri yıllardan beri bir seks pazarı olarak kullanılmaktadır.
Batılı erkekler buralarda en iğrenç zevklerini, sapkın fantezilerini tatmin
ederler. Bırakın yetişkin kızları ve kadınları, sübyan çocuklar, daha henüz
büluğ çağına adım atmış küçücük kızlar bu pazarın her türlü istismara açık
nesneleri hükmünde kullanılmaktadır.
Bizde seks pazarı daha sınırlı
seviyede, ama başka yönlerden benzer bir süreç sahil şeridinde yaşanıyor.
Özellikle Akdeniz’de ülkenin ekolojik, tabii, beşeri, ahlaki ve kültürel yapısı
hızla tahrip ediliyor.
Dünyanın neresinde olursa olsun,
turistler çekirge sürüleri gibidirler; bakir bir yeri tespit ederler, oraya
hücum ederler, yapısını ve hayat biçimini kökten değiştirip tahrip ederler.
Turizmin bu ölçeklerde yaygınlaşması hiçbir şekilde tabii ve doğru değildir.
Varlığın ve hayatın temel dokusuna aykırı bir biçimde gelişiyor, geliştikçe
yeryüzünün yapısını değişikliğe uğratıyor.
İnsanların bilmedikleri yerlere
gitmesi, gezmesi, başka kültürden insanlarla tanışması, tearuf çerçevesinde
ilişkiye girip yeni şeyler öğrenmesi başka şey, bugün turizmle vuku bulan başka
şeydir. Tatil yapmak, yılın belli zamanlarında dinlenmek de başka şey, mevcut
turizm felsefesiyle tatile gitmek başka şeydir. Bunları birbirinden ayırmak
gerekir.
İnsanoğlu her zaman aklıyla hareket
etmez, yaptığı nice şey var ki akıl dışıdır. Modern tatil kültürü de bu akıl
dışı davranışın tipik örneklerinden biridir. İki bin km’den gelip 5 yıldızlı bir
otele kapanmak, gün boyu havuza veya denize girip açık büfeden tıka basa yeyip
gece geç saatlere kadar içmek ve eğlenmek tabii bir şey olamaz. Antalya’da bir
otelde tatil yapan bir Alman ne Antalya’yı görmüş olur ne Türkiye’nin tabii,
tarihî ve kültürel zenginliklerini. Bir insan ne kadar üretici ve yararlı olursa
olsun, birkaç günlüğüne de olsa bu şekilde tüketici bir organizma olamaz, buna
ontolojik ve ahlaki olarak hakkı yoktur. Temmuz ve ağustos aylarında Antalya’nın
cehennem sıcağında saatlerce güneşte yanmak da tabii görülemez. Geleneksel insan
yazın yaylaya çıkar, kışın sahile inerdi.
Antalya’da golf sahası için yeşil bir
arazinin, içinde canlı hayatın sürdüğü bir ormanın feda edilmesini, 200 bin
ağacın katledilmesini havsalam almıyor.
Zaman - Ali Bulaç |