reklam

24 Ocak 2005 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Orman yerine golf sahası

Antalya-Gazipaşa sahil bandındaki Sorgun Ormanı’nı kaçımız bilir? İçinde nesli tükenmekte olan bitki ve hayvanlar var.

Ekolojik sistem açısından bir tabiat harikası. Turizm Bakanlığı burada 3120 dönüm araziyi golf sahası ve otel yapılmak üzere bir turizm şirketine tahsis etmiş bulunuyor. Eğer karar durdurulamayacak olursa, yaşları 50 ile 600 sene arasında değişen 200 bin ağaç kesilecek. Kısaca göz göre göre ülkenin en güzel ve yeşil bölgesi çölleştirilecek. Tek kelime ile bir katliam bu. Bölge halkı tepkili, herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorlar. 200 bin ağaç, tabiatta hangi dengeye karşılık iş görür, bu araziyi kiraya verenler de, kiralayanlar da bunu akıllarına bile getirmiyorlar.

Güney Asya’daki tsunami felaketinin bu boyutlarda yıkıcı olmasına yol açan birkaç sebep arasında, bölgenin kalkınma programları ve turizm yatırımları çerçevesinde ormanlardan temizlenmesi, mercan kayalıklarının yok edilmesi sayılmaktadır. Geçmişte sömürgecilerin toprağın yapısında meydana getirdiği değişiklik işin bir başka boyutu. Bugün Afrika’da yaşanan yoksulluk, verimsizlik, kıtlık ve kuraklığın da bir sebebi yüzyıllarca süren sömürgecilikle bu kıtanın toprak yapısında vuku bulan gayrı tabii değişiklikler ve müdahalelerdir. Ancak ister Afrika’da ve Asya’da ister başka yerde olsun, sömürgecilerin çekilmesi yıkımı durdurmamış, aksine bu sefer yerli ve ulusal yöneticiler tarafından daha acımasız yöntemler ve programlar devam ettirilmiştir.

Dünyanın doğal dengesinin bozulmasında sömürgecilik yanında, ulusal devletler tarafından yürütülen kalkınma programlarının ve her gün biraz daha azma eğilimi içine giren turizm yatırımlarının başlıca rol oynadığı genellikle görmezlikten geliniyor. Oysa ne kimsenin BM’nin telkin ettiği “sürdürülebilir kalkınma”ya aldırdığı var ne de turizmin yol açtığı büyük yıkımlara. Turizm faaliyetleri başlı başına sorundur. Kimse bunun üzerinde durmuyor. Turizm için coğrafyalar tahrip ediliyor.

Güney Asya’da felaketin en acımasız yaşandığı yerlerden biri yıllardan beri bir seks pazarı olarak kullanılmaktadır. Batılı erkekler buralarda en iğrenç zevklerini, sapkın fantezilerini tatmin ederler. Bırakın yetişkin kızları ve kadınları, sübyan çocuklar, daha henüz büluğ çağına adım atmış küçücük kızlar bu pazarın her türlü istismara açık nesneleri hükmünde kullanılmaktadır.

Bizde seks pazarı daha sınırlı seviyede, ama başka yönlerden benzer bir süreç sahil şeridinde yaşanıyor. Özellikle Akdeniz’de ülkenin ekolojik, tabii, beşeri, ahlaki ve kültürel yapısı hızla tahrip ediliyor.

Dünyanın neresinde olursa olsun, turistler çekirge sürüleri gibidirler; bakir bir yeri tespit ederler, oraya hücum ederler, yapısını ve hayat biçimini kökten değiştirip tahrip ederler. Turizmin bu ölçeklerde yaygınlaşması hiçbir şekilde tabii ve doğru değildir. Varlığın ve hayatın temel dokusuna aykırı bir biçimde gelişiyor, geliştikçe yeryüzünün yapısını değişikliğe uğratıyor.

İnsanların bilmedikleri yerlere gitmesi, gezmesi, başka kültürden insanlarla tanışması, tearuf çerçevesinde ilişkiye girip yeni şeyler öğrenmesi başka şey, bugün turizmle vuku bulan başka şeydir. Tatil yapmak, yılın belli zamanlarında dinlenmek de başka şey, mevcut turizm felsefesiyle tatile gitmek başka şeydir. Bunları birbirinden ayırmak gerekir.

İnsanoğlu her zaman aklıyla hareket etmez, yaptığı nice şey var ki akıl dışıdır. Modern tatil kültürü de bu akıl dışı davranışın tipik örneklerinden biridir. İki bin km’den gelip 5 yıldızlı bir otele kapanmak, gün boyu havuza veya denize girip açık büfeden tıka basa yeyip gece geç saatlere kadar içmek ve eğlenmek tabii bir şey olamaz. Antalya’da bir otelde tatil yapan bir Alman ne Antalya’yı görmüş olur ne Türkiye’nin tabii, tarihî ve kültürel zenginliklerini. Bir insan ne kadar üretici ve yararlı olursa olsun, birkaç günlüğüne de olsa bu şekilde tüketici bir organizma olamaz, buna ontolojik ve ahlaki olarak hakkı yoktur. Temmuz ve ağustos aylarında Antalya’nın cehennem sıcağında saatlerce güneşte yanmak da tabii görülemez. Geleneksel insan yazın yaylaya çıkar, kışın sahile inerdi.

Antalya’da golf sahası için yeşil bir arazinin, içinde canlı hayatın sürdüğü bir ormanın feda edilmesini, 200 bin ağacın katledilmesini havsalam almıyor.
Zaman - Ali Bulaç

 

Ocak 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
      01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31            
diğer aylar için tıklayın

Kentin fiziksel çevresi, sorunları ve kentli olmak üzerine görüşlerinizi Kent başlığı  altında tartışıyoruz.

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz