Bursa'da Kentleşme
Arkitera Platform’da
Tartışıldı
Fotoğraflar: Arkitera
Arkitera Mimarlık Merkezi’nin Kale Grubu’nun sponsorluğu ile
gerçekleştirdiği "Mimarlık Kentleşmenin Neresinde?" Platform toplantılarının
2004 – 2005 dönemindeki dürdüncüsü Bursa’da Tayyare Kültür Merkezi’nde
gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü İhsan Bilgin’in yaptığı katılımcılarınınsa Atilla Yücel, Neslihan
Dostoğlu, Emre Arolat ve Murat Güvenç olduğu konferans 29 Ocak 2005 Cumartesi
günü yoğun bir ilgi ile izlendi.
Kent ve Mimarlık Üzerine Sorular Sorma Vakti
Yakın zaman içerisinde yaşanan sivilleşme, demokratikleşme kıpırtıları
arasında “acaba kentleşme problemlerine de bir yer bulunabilir mi?” ümidinin bu
sorunun altında yattığını ve bu yüzden bu soruyu sormak için iyi bir dönemde
olunduğunu belirterek konuşmaya başlayan İhsan Bilgin, Arkitera Platformları’nın
genel olarak çizgisini de açıkladı.
İhsan Bilgin, Platform toplantılarında kentlerin ve kentleşme
hareketlerinin genel manada incelenmediği, aksine her bölgenin ve daha da özelde
her kentin kendi hikayesine değinildiğini vurguladı. Örnek olarak Ankara’nın
1950 yılından itibaren başkent olmasının da etkisiyle bir şişme yaşamasını,
Antalya’nın 1983 sonrasında bu şişme hareketini Turizm Teşvik Yasası sebebiyle
yaşadığını, Diyarbakır’ın ise1990 sonrasında etnik bazı sebeplerden dolayı bu
yüklenmeyi yaşadığını belirten Bilgin, bu Platform’da tamamı ile Bursa’ya özgü
konuların konuşulacağını belirtti.
Katılımcılardan Neslihan Dostoğlu 1.200.000 nüfuslu Bursa’nın ilk
yerleşmelerinden bugüne, her dönemde göç olgusuyla karşı karşıya kaldığını
söyledi ve Bursa’nın nüfusunun artışı ile göç ilişkisini kurarken %6.5 lık nüfus
artışının %4'ünün bu göçlerle
meydana geldiğini belirtti. 1960ların bu açıdan Bursa için çok önemli bir dönüm
noktası olduğunu belirten Dostoğlu 1998 yılında yapılan 2020 planına da kısaca
değindi.
Murat Güvenç, öncelikle sorunun çerçevesini çok iyi çizip yanıtı
bu çerçevenin içinde aramak gerektiğini söyleyerek konuşmasına başladı.
Kentleşmenin yapı ve süreçlerden oluştuğunu belirten Güvenç, bunun göz önüne
alınmaması durumunda mimarın kentleşmenin neresinde olduğunun veya olması
gerektiğinin kavranamayacağını belirtti.
İlhan Tekeli’nin “Kentleşmenin Mekansal Çerçevesi” kavramı
üzerinden hareketle konuşan Murat Güvenç, Bursa’nın 1960lardan itibaren mekansal
çerçevesini kurmaya başladığını belirtti. Desantralize olamamış bu dönem
Bursası’nı “dolmuşlu, işportacılı, gecekondulu kent” olarak tanımlayan Murat
Güvenç, 1985 sonrasında toplu konutlarla, toplu taşıma araçları ve alışveriş
merkezleri ile Bursa’nın explosion olarak isimlendirilen dışa doğru yayılımına
başladığını belirtip İhsaniye’yi de buna örnek olarak gösterdi.
Bu durumda soruyu iki tür problem içerisinde sorabileceğimizi
belirten Güvenç, bu problemlerin,
• Aktörlerin üzerinde çekiştiği, şu ya da bu şekilde gelişmenin
mümkün olduğu mekanlar
• Kuralları, kimliği, kat adedi belli mekanlar (kaderi önceden belirlenmiş
mekanlar)
olarak adlandırdığı mekanlarda incelenmesi gerektiğini söyledi ve iki
ayrı süreci yaşamış kent mekanlarından farklı yanıtlar alınacağını belirtti.
Güvenç’in Bursa’nın kentsel olgusunun gerçekliğini, dönemsel
özelliklerini ve Dostoğlu’nun da tarihsel dinamiklerine ve dünden bugüne
gelişimine değinmesinden sonra Atilla Yücel mimarlığın kentle özdeş bir kavram
olmadığını, kentin mimarsız tek başına varlığına değindi ve mimarlığın bir takım
binalar topluluğu ile sınırlandığına açıkladı.
Emre Aralot platform toplantılarına ilk katıldığı zamanlarda tüm
toplantıların aynı eksen ve aynı sorular üzerinden şekilleneceği hissine
kapıldığını fakat her kentin her toplantıda başka eksenlere kaydığını, bambaşka
sorularla ve sorunlarla belirdiğini dilegetirdi. Bursa’nın tarihsel mekanları
ile çok erken bir dönemde desantralizasyon olması gibi özelliklerinin yanında
kendi profesyonel deneyimlerine dayanarak bilgi verdi.
Neslihan Dostoğlu mimarlığın kentlerin akılda kalması için bir
araç olarak gördüğünü ve kenti algılanabilir kılmak adına mimarların Bursa gibi
kentlerde çekim merkezleri yaratmaları gerektiğini önesürdü ve Paris, Bilboa
örneklerini verdi. İhsan Bilgin’in ise bu yaklaşıma cevabı bir çok modernist
mimarın yapılarını barındıran Berlin kenti örneği üzerinden oldu ve Paris,
Londra gibi kentlerin Berlin’den çok daha fazla “kent” olduğunu, kentler
üzerindeki bu şekilde yapılanmaların zaman zaman bir kriz belirtisi de
olabileceğini belirtti.
Konuya ayrıca bölge ve komşu şehirler açısından yaklaşan Murat
Güvenç, Bursa’yı İstanbul yörüngesinde, İstabul’un ağırlığını taşıyan bir şehir
olarak da değerlendirdi. Kentlerin büyük metropollerin yakınında olmasının çok da
iyi olmadığını belirten Güvenç, İstanbul’un artık sanayi kenti olmaktan çıktığını
ve bir hizmet kenti haline gelirken çevre şehirleri üretim merkezleri haline
getirdiğini, bunun bir örneğinin de Bursa olduğunu belirtti.
Anahtar
Kelime İtina
Son sözü alan katılımcı olarak Emre Arolat,konferansın sonunda kent merkezlerinde proje yaparken
bir takım kurallara sadık kalınması gerektiği oysaki kurallarla mimarlık
yapılamayacağı söylemi üzerine, kurallarla mimarlık yapılabileneceği bu noktada
önemli olan tek şeyin itinalı davranmak olduğunu belirtti.
Soruların daha çok yarışmalar, yarışmaları kazanan projelerin
uygulanmaması, nüfus hareketleri ve göçler, kaçak yapılaşma üzerinden
şekillendiği toplantının başlığı olan “Mimarlık Kentleşmenin Neresinde?”
sorusuna yalın ve akıcı cevap izleyicilerden geldi. Mimarlığın kentleşmenin
neresinde görülmek isteniyorsa orada görüldüğüne, bir yerde ideal kentin
peşindeki Corbusier gibi örneklerin öteki tarafta da inşaat mühendislerinin
projelerine imza atan mimarların bulunduğu cevabı kenti algılamanın bir çok
değişik yöntemi olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Platform Toplantısı’nın ardından 25-29 Ocak 2005 tarihleri
arasında Tayyare Kültür Merkezi’nde sergilenen AMV Genç Mimar Ödülü Segisi’nin
kapanış kokteyli yapıldı.
Bursa Platformu’ndan sonraki 5. Platform 04 Mart 2005 Cuma günü
Eskişehir’de yapılacak. Detaylı bilgi için
tıklayın.
Arkitera – Gülin Şenol |