Deli İbrahim heykeli
dikilsin!
İstanbul Belediyesi, bir ara
Sivriada'ya (biz eskiden Hayırsızada derdik) dev bir 'semazen' heykeli dikmek
istedi. Yüz on metre olacaktı! Tepkiler üzerine vazgeçti.
Semazen, sema yapan, yani kendi
çevresinde dönen Mevlevi... Dönüşü olsun kılığı kıyafeti olsun, 'hani
Matrix'teki Keanu Reeves gibi' diyeyim de, Amerikan çocukları anlasınlar. Bir
ince kara gözlüğü eksik. Mevlana döneminde güneş gözlüğü henüz icat edilmemişti.
Aslında bu heykel dikilseydi ve model
olarak da Gora filminde Cem Yılmaz'ın aynı kılığa soktuğu ince bıyıklı Arif
Işık'ın çizgilerini taşısaydı çok şenlikli olurdu ama kısmet değilmiş...
Fakat bu heykel dikme fikrini
sevmişler, bu kez de bir Fatih Sultan Mehmet heykeli dikmeyi düşünüyorlarmış...
Bu kez yedi metre... Haydarpaşa mendireği birinci tercihmiş, böylece limana
gelen gemileri, Fatih, tıpkı 'New York'un özgürlük anıtı gibi' karşılayacakmış.
29 Mayıs 2005'e yetiştirilecekmiş, dört
aydan az bir süre var, nasıl olacaksa...
Yani 'bu şehri bu adam aldı' denilmek
isteniyor denizden gelen yabancılara falan. Aynı 'mesaj' her yılın 29 Mayıs günü
Topkapı surlarında da veriliyor, Ulubatlı Hasan surlara çıkıyor falan.
Yani, 'bu şehir aslında bizim değildi'
deniliyor bir yandan! 'Biz kurmadık, zorla ele geçirdik' deniliyor ama kimse
bunun farkında değil!
Ne yani, 'Yunan ordusu bizimkinden daha
güçlü olduğu gün gelip geri alabilir' şeklinde bir bilinçaltı endişe de mi var?
İstanbul Belediyesi bildiğimiz
kadarıyla 'İslamcı' olarak tanınan vatandaşların elinde.
Dinimizde heykel yasaktır. Fransız ve
İtalyan şarabı ithal eden yönetim şimdi de heykel dikerse, oy yitirmez mi?
Yoksa bu bir çeşit 'modernleşme' mi?
Yalaka basının 'bunlar çok değiştiler' yalakalığını mı haklı çıkarmak
istiyorlar?
Ya da, 'madem heykelden kaçınılamıyor
bari 'İslami tadı' olsun' diye mi düşünüyorlar? Atatürk'e karşı İkinci Mehmet.
Fakat İstanbul'da bir Fatih heykeli
var. Adı üstünde, Fatih ilçesinde, şaha kaldırdığı atı her an tökezleyecek
izlenimi veren, Profesör Hüseyin Gezer'in muhteşem başyapıtı... Atın çükü de
vardı ama kopardılar galiba.
'İslami olsun için'... Milli ve manevi
değerlerimiz, geleneksel örf ve adetlerimiz, falan filan.
Ben olsam İstanbul'a kocaman bir Deli
İbrahim heykeli dikerim. O da bir Osmanlı büyüğüdür.
Deli İbrahim heykeli, İstanbul'un bugün
içine düştüğü çılgın gece hayatını, seks sıtmasını, içki cümbüşünü, başıboşluğu,
çapaçulluğu, vur patlasın çal oynasın havasını pek güzel simgeler. İçinde
yaşayan yüzbinlerce manyağı da temsil eder.
'Ne doğuluyuz ne batılı, ne halt
olduğumuz belli değil' denilmek isteniyorsa Abdülaziz heykeli de uyar.
Yok eğer şehrin 'asayiş durumu'
anlatılmak isteniyorsa, o zaman Tuzsuz Deli Bekir, Yeniçeri Kaytaz, Cingöz
Recai, Sülün Osman falan heykelleri daha uygun düşecektir.
Akşam - Engin Ardıç |