Mimar Salvador Dali
Dali tarafından tasarlanan bahçe.
Sürrealist Katalan sanatçı Salvador
Dali’nin sanatı açısından en üretken olduğu yıllar kendi tasarladığı Port Lligat
Evi’nde eşi Gala Diakonova ile geçmiştir.
Bütün hayatı boyunca, kültürel bir
provokatör olarak rol oynayan Dali, bütün herşeyin arkasında çok özel bir insan
saklıyordu. Tartışılır olmakla birlikte Port Lligat Evi Dali’nin gerçek yüzünü
yansıtıyor denilebilir. Port Lligat, Dali için bir inziva yeri olmasının yanında
Dali'nin başlıca çalışma yeriydi. Ev, Akdeniz’in yerel mimarisi ve malzemeleri
ile karakterize edilmişti. Evin göze çarpan başlıca özellikleri, Akdeniz
kasabalarının çok tipik bir görünümü olan beyaza boyalı duvarları, seramik çatı
kiremitleri ve dolambaçlı iç patikasıdır.
Sade, samimi ve modüler mekanlar
Dali’nin geleneksel değerlere verdiği inancın, ülkesine olan sevgisinin bir
yansımasıydı. Gençliğinde yazlarını geçirdiği sahiller, kırık ışıklar, kadifemsi
bir gökyüzü ve dokular Dali’nin resimlerine yansımıştır. Dali resimlerinin
konseptini sıklıkla gezi yaparken oluşturmuş, daha sonra da kendisine ilham
veren Port Lligat’a dönerek çalışmalarını tamamlamıştır.
Port Lligath Evi'nin cephesi
|
Port Lligat Evi'nin bir parçası
olan Güvercin Evi |
Aykırı Ressam, Ilımlı Mimar :
Balıkçı Kulübesinden Ev Yapmak
Geleneksel Malzemeler Dali’nin ve eşi Gala’nın buraya yerleşmelerinden önce
Port Lligat balıkçıların kulübelerinden oluşan küçük bir kasabaydı. O vakitler
düzenli bir geliri olmasa da Dali Paris’te kazandıkları para ile Port Lligat
evini yaptığını belirtmiştir. İlk müşterilerinden birinin tavsiyesine uyarak,
1930 yılında Dali birbirine yakın iki kulube almış ve panoramik pencereleri
birleştirerek daha olgunlaşmamış olan strüktürü denize doğru yönlendirmişti.
İlk kulübe giriş, yemek odası, yaşama
mekanı, stüdyo ve yatak odasından oluşmaktaydı. Bir kaç adım daha atılınca
mütevazi bir mutfak ve banyoya ulaşılıyordu. Dali, yalın ve sade bir hayat
sürdüğü evinden şu sözlerle bahsediyor;
“Burası kendimi ıslah ettiğim yer,
burası bir balta kadar etkileyici olmaları için düşüncelerime sınırlar koyduğum
yer.”
İlginçtir ki sanatsal felsefesini
irrasyonal ve devrimci bir biçimde sunan Dali, Port Lligat evini yaparken
rasyonel ve sıradan bir tavır takınmıştır: Ev, Dali’nin kişiliğinin dışarı
yansıttığı tarafıyla onun daha ılımlı, uyumlu kişiliği arasında bir tutarsızlık
olduğunu gösteriyor.
Dış Dünyadan Kaçmak İçin Bir Konut
1933 yılında, Dali Paris’te oldukça heyecan yaratmış ve bir sonraki yıl da
çok başarılı bir sergi açtığı New York’a gitmişti. 1935 yılında Port Lligath’a
dönerken evi genişletmek istiyordu ve planlara ise çoktan karar vermişti. Ancak
bu sefer Dali, Emili Puignau adında planlarını yaptıracağı müteahhitle anlaşarak
evini tasarlamaya devam edecekti.
Dali ilk olarak Puignau’ya orjinal iki
kulübenin üstüne, bir kat daha eklettirdi. Ancak ilk yapılar çıkılan ikinci
katın ağırlığını taşıyamıyordu, bu yüzden Emili Puignau Akdeniz mimarisinin
özelliklerini ve görünüşünü bozmamak için sıvayla kapladığı destekleyici bir
çelik sistem kurdu.
Aynı birinci kattaki gibi ikinci katın
bütün mekanları da körfeze yönelmiş panaromik pencerelere sahipti. Bu aşama
hernekadar bir başka balıkçı kulübesinin halihazırdaki eve eklemlenmesi ile
oluşmadıysa da Dali aşamayı da böyle tanımlamaya devam ediyordu.
Açık bir plana sahip bu ev,
şöminelerle, duvarlarda açılmış oyuklarla, raflarla ve sıralarla doluydu. Evin
dış cephesi balıkçı kulübesinden villaya dönüşmüştü ancak ardı ardına yaptığı
tasarımlarla evin büyüklüğünü önemsiz göstermişti. Özel hayatında Dali samimi ve
kucaklayan mekanları tercih ediyordu.
Dali'nin mimarlık alanındaki
sürrealizmini sergileyen bir mekan |
Dali'nin sıkça geçiş aksı olarak
kullandığı şöminelerden biri |
Değişen Yaşam, Değişen Konut
1930’ların başlarında evliliğini organik bir strüktür olarak betimeleyen ve
evinin bunu yansıttığını belirten Dali, 1936 yılında İspanya İç Savaşı’nın
başlaması ile eşi Gala ile birlikte Port Lligat’dan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Çift bundan sonra İtalya ve Fransa’da bir süre yaşamış fakat 1940 yılında 2.
Dünya Savaşı yüzünden Amerika’ya, zorunlu bir sürgüne gitmek zorunda
kalmışlardı.
2.Dünya Savaşı sonrasında Dali ve Gala
Port Lligat’a dönmüş ve hayatlarının sonun kadar yaşayacakları konutlarını
oluşturmuşlardır. Dali bu sefer aralarına şömine ile bir geçiş sınırı koyacağı
kütüphane ve yaşama mekanı olacak bir kulübe daha almıştır. Dali daha sonra
mekanlar arasında şömineden bir geçiş aksı oluşturmayı gelenek haline getirecek
ve tasarımlarında bunu kullanmaya devam edecektir.
1949 ve 1952 yılları arasında üç tane
daha kulübe alan Salvador Dali, yeni yaşam ve çalışma biçimlerine uygun olarak
yeni bir mutfak ve hizmetçi odalarının beraberinde bir yatak odası da inşa etti.
Dali çalışmalarını artık asistanları ile birlikte yürütüyordu, dolayısıyla Port
Lligat evinde daha fazla çalışma mekanına ihtiyaç duyuldu. Bu yüzden stüdyo
büyüdü, ev Gala’nın ve Dali’nin özel hayatlarını geçirdikleri yerden çıkıp bir
iş yeri haline geldi.
1950lerin sonlarına doğru Gala ve
Dali’nin aralarına mesafe koymaları evlerine de yansımıştı. Oval Oda oryantal
bir tarz ile döşenmiş ve tamamı ile Gala’ya ait kullanım alanına dönüşmüştü.
Dali ise Gala’dan kalan boşluğu doldurmak için çok detaylı bir şekilde,
“hippie”lerin doluştuğu bir bahçe tasarlamıştı.
Dali’nin “evin tamamlandığını” farz
etmesi ile eve yönelttiği bütün tutkusunu ve enerjisini diğer projelerine
aktarmış, 1930 yılında iki balıkçı kulübesini birleştirerek yapmaya başladığı
evinde 1987 yılında ölmüştür.
ArchitectureWeek - Derleyen: Gülin Şenol -
Arkitera
Salvador Dali'nin hayatı
ve çalışmaları hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için
tıklayın. |