reklam

17 Şubat 2005 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Endüstri Yapılarına Farklı Bakış Sergileniyor


Fotoğraflar: Arkitera

Proje danışmanlığını Bülent Tanju ve Uğur Tanyeli’nin yaptığı, basılı malzeme tasarım konseptini Bülent Erkmen’in oluşturduğu “İkon Olarak Endüstri: Endüstriyel Estetik” konulu sergi mimar, fotoğrafçı ve aynı zamanda bir akademisyen olan Murat Germen’in endüstri yapılarına farklı yaklaşımını sergiliyor.

İstiklal Caddesi’nde herkesin dikkatini çeken sergiye içeriye bakan herkes büyük bir merakla giriyor. Vitrininde yazan “Endüstri= Kolektif=Anonim=İkon” yazısı belki de bu ilgiyi artıran bir etken. Sergi için çekim yapılan binaların listesini çimento, demir çelik, basma fabrikalarından gazhanelere kadar birçok yapı oluşturuyor. Sergide fotoğrafların yanısıra üst kat yüzeyine asılan foto-mozaik ile plazma ekrandan izlenebilen bir gösteri de yer alıyor. Sergi kapsamı dışında kalan birçok yapının fotoğrafları bu ekrandan ziyaretçilere aktarılıyor. Plazma ekrandaki dia gösterisinin ardından video çalışması geliyor.

Murat Germen’in sergide bir duvar üzerinde yazılmış yazısı, vitrindeki “Endüstri=Kolektif=Anonim=İkon” yazısını, sergiyi ve tasarıma bakış açısını çok güzel özetliyor.

“Tasarım, doğası itibariyle “farklı” olmak ister, belli bir kimliğe kavuşturduğunu “başkalaştırır” ve diğerlerini dışlar. Moda, endüstri, mimarlık veya grafik; tasarım hep yeninin, farklının peşindedir ve zaten varlığını sürdürmek için olmalıdır da. Her ne kadar işlevsellik ve ondan yola çıkarak yapılan üretiler, bazen yaratıcılığın önünde duran bir set gibi algılansa da, sonuç olarak birer tasarımdır.

İşlevsellik üzerinde kurulu endüstriyel estetiğin kendini beğendirme, satma gibi bir endişesi yok. Bu yüzden endüstri yapısı ne kadar gerekiyorsa “o kadar tasarlanıyor” ve ortaya, çok yalın, içten, yarışmayan ve en önemlisi kolay anlaşılır, dışlayıcı olmayan bir tasarım dili çıkıyor. Bu arka planda kalma olgusu bir anonimleşmeye yol açıyor, ki anonim olan tarih boyunca hep danışılan, hatta kopya edilen olmuştur. Aynı anonimlik, endüstri estetiğinin hiçbir “izm”le veya akımla direkt olarak bağdaştırıl(a)mamasına da yol açmıştır. Tersine, bazı izm’ler endüstri estetiği üzerine temellendirilmiş veya ona referans vermişlerdir.

Endüstri estetiği kavramına ilişkin ikonik bir paradoks ise, endüstrinin tek örnek nesneler üretmesine karşın, endüstri yapılarının bizzat kendilerinde bu aynılığa, yeknesaklığa rastlanmamasıdır. Yapılar, üretilecek ürünün nitelik ve niceliğine göre çeşitli kombinasyon ve örneklerde şekillenmekte, yerel kaynaklara ve ulaşım arterlerine olan uzaklıklar aynı işlevdeki binaların bile farklı tasarımlandırılmasına yol açmaktadır. Bu çeşitlenme de ilerleme potansiyeli taşıyan bir bitmemişlik, süprizli mekanlar, her daim farklı bakış açıları elde edebilme olasılıklarını gündeme getirmektedir. Öte yandan, aynı konuya tersinden bakacak olursak, her ne kadar tekil yapılar arasında tıpkılıktan hatta benzerlikten konuşulamasa da; genel ölçekte türdeşlikten kaynaklanan bir evrensellik de söz konusudur. Farklı ülkelerdeki endüstri yapılarının mimarileri arasındaki fark, “olağan” yapılarınmimarileri arasındaki fark kadar bariz değildir; endüstrimimarisinde kayda değer bir yerellikten bahsetmek zordur.

Bu sergi fikri ve onun kavram yazısı bir “form işlevi izler” manifestosu olarak düşünülmedi. İşlevin ön planda olduğu bir süreç içinde elde edilen tasarımi gen de, “albeni” veya “cezbe” barındırabilir ve “kuru, mekanik” olarak nitelendirilmeden varolabilir diye düşünüyorum. Örneğin, Art Nouveau, her ne kadar stilistikbezemenin görece yoğun olduğu bir tasarım akımı gibi görünse de; kullanılan malzemeler, onların bir araya getiriliş biçimleri ve konstrüktif detaylar göz önünde tutulduğunda endüstriyel estetiğin en “edalı” örneklerinden biri olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden endüstri estetiğinin ille de sanayi devrimi/makine çağı ile bağdaştırılan “pürizm” veya “mükemmel form” ile birebir ilişkisi olduğunu düşünmüyorum. Endüstri yapılarının kaydetmeye çalıştığım doğalarında pürizmin ötesinde, derin ve hatta içselleştirebileceğimiz bir “enformellik” ve “uyarlanabilirlik, esneklik” olduğu görüşündeyim. Bu esneklik mimari simgeselliği de daha başka bir boyuta taşımaktadır. Birbirlerinden durmaksızın daha uzun inşa edilmeye çalışılan gökdelenler veya hakim düzeni birebir yansıan faşist mimarilerde belirgin bir şekilde “güç” simgelenirken; endüstri yapısında bu anlamda bir simgesellik yoktur, sanayi yapısı bireysel değil kolektif niteliği ön plana çıkarır ve bu yüzden de anonimliğin bir ikonu olarak nitelendirilebilir.

İşte bu sergi, endüstriyel estetiğin karmaşık, katastrofik görselliği içinde var olan gizli yalınlık ve içtenliği kutsamayı ve tekrar göz önüne sermeyi amaç ediniyor. Öte yandan, sanayi yapılarındaki mimari açıdan heyecan ve esin verici hacim-mekan ilişkilerine dikkat çeken, ticari bir yarışa dönen tasarımın sorgulanarak yeniden düşünülmesini öneren bir girişim olarak da nitelenebilir. Bu çalışmanın örneklediği, görselliğin aynı zamanda da bir emek estetiği olduğunu anımsamamız dileğiyle...
Murat Germen”
Arkitera - Rabia Alga

 

Şubat 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28            
diğer aylar için tıklayın

Koruma, restorasyon, sanat tarihi ve arkeoloji sorunlarını, düşüncelerinizi Koruma ve Restorasyon forumuna yazabilirsiniz. 

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz