reklam

19 Şubat 2005 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Doğan Kuban: Öykünme Yaratıcı Olmadığı Zaman Kötüdür

Doğan Kuban 17 Şubat akşamı Tarih Vakfı’nın “Yaşamda İz Bırakanlar” adlı toplantılarına Bilgi Belge Vakfı’nda konuk oldu.

Kuban, Türkiye’nin en ciddi problemleri olarak gördüğü “kentleşme ve kent kültürünü oluşturamama” ve “tarihi doğru kuramama” problemlerini zaman zaman anılarına da dayanarak açıkladı.

“Asıl fenomen kente gelen insandır”
Konuşmasına tarih problemine, tarihin yanlış okunduğuna ve yanlış okunan bu tarihin üstünde yani aslında bir boşluğun üstünde kimlik oluşturma çabalarına değinen Kuban, konuşmasının ikinci bölümünde kentleşme problemine yer verdi.

Kentleşme sürecinin içerisinde büyüdüğünü ve bu süreci birebir yaşadığını belirten Kuban, buna rağmen Türkiye’de yaşanan kentleşme sürecini hala anlamadığını belirtti. Kentleşme sürecinde asıl fenomenin kente gelen insan olduğunu söyledikten sonra kentleşme ile ilgili sorulması gereken sorunun “Kente gelen insana göçten sonra ne oldu?” olması gerektiğini de özellikle belirtti.

“Sayı”nın çok önemli olduğunu ve dünyanın strüktürünü kuran veya değiştiren şeyin sayı olduğunu düşünen Kuban, İstanbul’da nüfusun bu derece artmasına rağmen kentleşememenin en önemli belirtisinin Sivaslılar Derneği, Divriği Derneği gibi dernekler olduğunu öne sürdü. Bu dernekleri kentli kimliğinin oluşmadığının en önemli belirtisi olduğunu, kente göçen insanların kendilerine dayanışma amaçlı gibi gözükse de kimlik yaratmak için bu dernekleri kurduğunu belirtti. Kendilerini hala İstanbullu yani kentli olarak görmediklerini belirten Kuban, bu insanların kentli olmaktan özellikle kaçındıklarını ve geldikleri yerdeki kültürü devam ettirme çabasından dolayı kentli kimliğini yakalayamadıklarının özellikle üstünde durdu.

Kenti beraber yaşamanın mekanizması olarak gören Kuban, bu mekanizmanın saygıya dayandığını belirttikten sonra ekledi: "Eğitim bunu çözebilirdi ama tarih bilincinin bile tek taraflı oluşturulduğu bir eğitim sisteminde, insanların birbirine saygı duymasını bekleyemezsiniz."

“Türkiye kültürü kırsal kültürdür”
Türkiye’nin kültürünün kırsal bir kültür olduğunu belirterek konuşmasına devam eden Kuban, bunun köylü kültürü demek olmadığını açıkladıktan sonra dünya ekonomik tarihinin göçebelikten yerleşik hayata geçtikten sonra kurulduğuna değindi. Bu bağlamda Türkiye’nin kentleşme sürecinde yerleşik hayata geçtiğini ancak buna rağmen göçer hayatını bırakamadığını ve bu yüzden kırsal kültürünü kente taşıyıp çağdaşlaşamadıklarını da vurguladı.

Doğan Kuban’ın üzerinde önemle durduğu ve gerçekten de düşündürücü olan şey göçerlerin alıcı bir kültüre sahip olmaları ve bunun öykünmeye yol açması üzerineydi. Sabancı kulelerinin Türkiye’de binlerce mimar varken yurtdışından getirtilen bir mimara yaptırılmasının altında bile bu öykünmenin yattığını belirten Kuban, şehirde bir çok şeye sahip olduğumuzu ancak önemli olanın bir şeye sahip olmaktansa onun özümsenmesi olduğunu söyledi ve ekledi: Şehirdeki hiçbir şeyi özümseyemedik!

Dilden mesleki hayatlarımıza kadar öykünme probleminin hayatımızın içinde olduğunu söyleyen Doğan Kuban “Öykünme bir yere kadar iyidir, ancak o ‘bir yerden’ sonra işin içine yaratıcılık girmezse bu büyük bir probleme dönüşür.” dedi.

Tarih, kentleşme, kırsal kültür ve öykünme problemlerini kendisini çok rahatsız ettiğini belirten Kuban zamanın nasıl geçtiğini anlaşılmadığı akıcı konuşmasını özellikle tarih üzerine gelen soruları cevaplayarak bitirdi.

“Ben kimim?”
Bütün konuşma boyunca Kuban’a göre “Ben kimim?” sorusu önem kazanmaktaydı. Hala cevap veremediğimiz, cevap vermesi de ayrıca problemli olan bu soru genelde sormayı unuttuğumuz ancak problemlerini birebir yaşadığımız bir soru. Eğer bu sorunun cevabını, hayatını bu sorunun çıkışını ve nasıl büyüdüğünü gören canlı bir tarihin ağzından almak istiyorsanız Kuban’ın konuşması bu isteğe iyi bir yanıttı.

Tarihi okuyamama ya da başka deyişle tarihi yanlış oku(ttur)ma probleminde olduğu gibi bu soruyu herhangi bir kaygıya kapılmadan cevaplamaya çalışırsak Kuban’ın konuşmasındaki rahatlığı ve olaylar karşısındaki soğukkanlılığını bir parça da olsa hayatlarımıza sokmak ve kentin problemlerine bu soğukkanlılıkla çözüm aramak mümkünmüş gibi gözüküyor.
Arkitera – Gülin Şenol

Doğan Kuban hakkında daha detaylı bilgi tıklayın.

 

Şubat 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28            
diğer aylar için tıklayın

Koruma, restorasyon, sanat tarihi ve arkeoloji sorunlarını, düşüncelerinizi Koruma ve Restorasyon forumuna yazabilirsiniz. 

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz