Divriği Ulucamii’nin
yok olan taş bezemeleri tezhipte yaşıyor
UNESCO’nun ‘Dünya Mirası’ listesinde
yer alan, mimarisi ve bezemeleriyle ‘şaheser’ kabul edilen Divriği Ulucamii’nin
motifleri, geleneksel Türk sanatlarına ilham kaynağı oldu. Süheyl Ünver
Nakışhanesi’nden 30 sanatçı, her geçen gün biraz daha yıpranan, bezemeleri yavaş
yavaş yok olan bu benzersiz tarihî eseri yaşatmak için bir araya geldi.
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in
çizimlerinden ve yapının eski fotoğraflarından yola çıkan sanatçılar, cami ve
darüşşifasının eşsiz motiflerini; tezhip, minyatür, katı, çini ve kabartma
tekniğiyle yeniden yorumladı. İlk bakışta yalın ve basit gibi görünen; ancak
dikkatlice bakıldığında ortaya çıkan binlerce desen, orijinalliği bozulmadan
ahenk, incelik ve zarafetiyle, tezhip sanatı usullerince yeniden çizildi.
Ulucami ve Darüşşifa’nın devasa ve zengin taş tezyinatı, minyatür boyutlarında
tezhibe dönüştürülürken, altınlama, tahrir ve renklendirme gibi değişik tarzlar
kullanıldı. Nakışhane sanatçılarının uzun süre emek vererek ortaya çıkardığı bu
eserler, Yıldız Sarayı IRCICA Sergi Salonu’nda sanatseverlerin beğenisine
sunuldu. Yer darlığından dolayı ancak 130 eserin alındığı “Süheyl Ünver
Nakışhanesi Yorumuyla Divriği Ulucamii ve Şifahanesi Taş Bezemeleri” sergisi, 17
Mart’a kadar ziyaretçilerini bekliyor.
Divriği Ulucamii ve Darüşşifası
denilince, yapının görkemli kapıları ve bu kapıların etrafında sıralanan
binlerce motif akla geliyor. Caminin üç kapısından en önemlisi olan Tac Kapı’nın
iki kanadında simetri izlenimi vererek arka arkaya sıralanan yüzlerce motif,
görenleri hayran bırakacak bir güzelliğe sahip. ‘Cennet Bahçesi’ni andırdığı
ifade edilen yüzlerce bitki motifinin çoğu, bakımsızlıktan, ihmalden ve tabiat
şartlarından dolayı yıpranmış, bazıları da artık yok olmuş durumda. Tezhip ve
minyatür sanatçıları tarafından yeniden yorumlanan eserler arasında, bugün artık
taş yapı üzerinde yer almayan birçok motif de bulunuyor. Yine caminin batı
yönünde bulunan Çarşı Kapısı’nın süslemeleri de tıpkı Tac Kapısı’nda olduğu gibi
aşınmış. Eşsiz desenlerle bezeli süslemelerinden dolayı “Tekstil Kapı” denilen
bu kapının sağında ve solunda yer alan kudret ve egemenlik simgesi çift başlı
kartallar (aynı zamanda Selçukluların sembolü) da yok olmak üzere.
Süheyl Ünver Nakışhanesi’nce hazırlanan
sergide, ‘Selçuklu Kartalı’ da karakalem, suluboya, tezhip, çini ve minyatür
tekniğiyle yapılmış çalışmalarla yeniden hayata gülümsüyor. Şifahane kapısının
hemen sol tarafında yer alan ve yüz yüze bakan iki insan figürünün yer aldığı
taş bezeme ne yazık ki artık yok. Ancak Süheyl Ünver’in çizimlerinden yola çıkan
Şermin Ciddi, taş bezemeyi aslına uygun olarak yeniden resmetmiş. Böylece bu
tablo, hem eserin restorasyonu sırasında göz önünde bulundurulacak bir tarihî
belge olarak kayda girmiş bulunuyor hem de yok olan bir figürü arşivliyor.
Şifahane kapısındaki bitki bezemesinin üzerinde yer alan; ancak bugün tahrip
olmuş kadın başı, tezhip sanatçısı Gülbün Mesara’nın çizimiyle hayata
döndürülmüş.
Anadolu’da bir eşi bulunmayan ve dünya
sanat tarihinin de en ilginç yapılarından biri kabul edilen Divriği Ulucamii ve
Darüşşifası, eşsiz bezemeleri ile dönemin taş işçiliğini aşan bir anıt
niteliğinde. Bugüne kadar pek çok araştırmaya konu olduğu halde nasıl yapıldığı
çözülemeyen ve bundan dolayı da ‘Divriği mucizesi’ ya da ‘Divriği muamması’
denilen bu üslup, Selçuklu döneminin sanat ve zenaat anlayışını ortaya koyan
‘ansiklopedik bir birikim’ niteliği taşıyor. Gülbün Mesara, Nusret Çolpan, İlhan
Gökşen ve Jale Yavuz gibi ustaların yönetimindeki Süheyl Ünver Nakışhanesi
sanatçıları, ‘Divriği mucizesi’ni klasik Türk sanatı çeşitli dallarına uygulamak
için yıllardır uğraş veriyor.
Divriği’yi kurtarma projesi nihayet
ihaleye çıkıyor
Divriği Ulucamii ve Darüşşifası’nın yeniden görkemli günlerine
dönüştürülmesi için nihayet somut bir adım atıldı. Yapının restorasyon
projesini, Sivas Valiliği 14 Mart 2005’te ihaleye çıkarıyor. 2001 yılından beri
Kültür Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında süren görüşmelerin
uzaması üzerine, Sivas Valisi Dr. Hasan Canpolat, konuyu Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’e iletmişti. Hükümet, 2005
bütçesinden eserin restorasyonu için 2,3 trilyon ayırdı. Üç aşamalı olarak
uygulanacak planın ilk ayağında, eserin zemin ve yapı problemleri ile
bezemelerinin restorasyonu ele alınacak. Daha sonra cami etrafındaki ona yakın
Selçuklu ve Osmanlı eseri de onarılacak. Son olarak da Divriği Evleri, aslına
uygun biçimde restore edilerek Safranbolu benzeri bir turizm merkezi
oluşturulacak. Cami ve darüşşifasının eşsiz motiflerini; tezhip, minyatür, katı,
çini ve kabartma tekniğiyle yeniden yorumlayan sanatçıların eserleri, tarihi
birer vesika hüviyeti taşıyor.
Zaman - Abdullah Kılıç |