reklam

18 Mart 2005 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Arakawa+Gins: Yaşayan Vücutlar


Tokyo/Mitaka'da Konut Projesi - Kesit


Tokyo/Mitaka'da Konut Projesi - Plan

Lisa Licitra Ponti, Shusaku Arakawa ve Madeline Gins’in patlama etkisi gösteren projeleri hakkında bilgi veriyor. Shusaku Arakawa; sağlık ve biokimya alanında etkin bir bilgiye sahip sanatçı, Madeline Gins; şair ve filozof. Amerika ve Japonya’da geçen yılların ardından Milano’daki sergi bu ikiliyi Avrupa’da buluşturuyor.

Mimar Arakawa


Arakawa'nın Manhattan'da tasarladığı "Ters-Yüz Edilebilir Otel" modellemesi

Mimar Arakawa’yı anlatan yazım için belirlediğim başlık “Beynin Koridorları” olacaktı. Ancak Arakawa, bunun doğru olmadığını, bu başlığın sadece bir beynin varlığından söz ettiğini, kendi vücutlarının ise bir sürü beyni olduğunu söyledi. Arakawa, elleri ve ayaklarının bile beyinleri olduğundan, Leonardo’nun bile aklın nerede olduğunu aradığından bahsetti. Birkaç ay önce Milano’daki sergiye hazırlanırken New York’ta bulunan Carla Pellegrini’nin Arakawa’ya yönelttiği sorularla başlamak en doğrusu olacak.

Milano’daki etkinlik sadece bir sergi değil.

Bu sergi, Arakawa’nın aynı zamanda tasarladığı yapıları yapabilecek olanlara mimarlığını da öneri olarak sunduğu bir sergi. Bu mimarlık, “birey”, “kullanıcı”, “yaşayan”dan dolayı büyük, hava geçirmez kristalller gibi etrafımızda vücuda sırtını dayamaya niyetli. Bu bir işaret. Arakawa bir işaret. Bu aynı zamanda disiplinleri birleştirmek isteyen Arakawa için parlak bir fikir.

Emekliye ayrılanların yaşadıkları evler konusunda Arakawa’nın düşüncesi, mimarlığın eyleme göre tasarlanması gerektiği yönünde. Yaşlanınca değişen dengelerle becerilerini test eden yaşlılar, aynı zamanda yeni becerilerini de keşfedebilir çünkü yaşam aktif bir eylemdir.

Bazı kişiler konutlara, salyangozlar gibi derinin giydirilmesi şeklinde yaklaşabilir. Salyangoz, mükemmel eve bir örnektir. İçinde yaşayana sıkıca yapışır ve konut gibi insanın bir parçası olur. Evin konsepti de salyangoz ya da kabuktan oluşur. Salyangozdan astronota kadar bütün türlerin kaderi nedir? Mimarlık, türümüz için hem kendini temsil etmesi hem de yeniden keşfetmesi için uygun en büyük araçtır. Arakawa ve Madeline Gins, mimarlığı “ters-yüz edilebilir kader” olarak tanımlıyorlar.

Düşünen çift Arakawa ve Gins; (biri sanatçı diğeri şair-filozof) yıllar boyu birlikte tasarladı. 2002 yılında yayınladıkları Mimari Vücut adlı manifesto niteliğindeki kitabın konusu, kendini yeniden keşfetmesi için türe bir karşı çıkış.

Uygun mimarlık prosedürleri, sağlık prosedürlerinde olduğu gibi hayatı uzatmayı sağlar. Madeline bu noktada Heidegger’in sözlerine yer veriyor; “İnsan olmak, yeryüzünde ölümlü olmak demektir, o da yaşamak demektir.” Arakawa, “Savaştan korkmuyorsunuz, yaşamaktan korkuyorsunuz. Bu da çevrenin sizi korkuttuğu anlamına geliyor, çünkü sizin ölçeğinizde değil. Mimarlık, başkalarını da kollayandır.” diyor.


Yoro Parkı


Yoro Parkı

Arakawa’nın Japonya’da tıp ve biokimya üzerine çalışmalar yaptığını biliyordum ama resim yapması hakkında hiçbirşey bilmiyordum. Arakawa da Dunchamp’ın sürekli olarak Arakawa’yı yeni şeyler icat etmesi için zorladığından bahsediyor. Dunchamp, Arakawa için aziz bir dede gibiymiş. Arakawa New York’a geldiğinde birçok kez birlikte yemeğe çıkma fırsatı yakalamış.

“Çizim ve boyamayı hiçbir zaman bırakmadım, belki birgün daha fazla zaman ayırabilirim buna ancak şu an mimari prosedürlerle ve “ters-yüz edilebilir kader” olarak tanımladığım projelerden dolayı çok yoğunum. Bir mimarın ressam olmasına çok rastlanmıştır. Ancak bir ressamın mimar olması sık rastlanan birşey değildir. Yıllar önce söylediğim gibi mimarlık, tamamlanmış sanattır, içine girebildiğin tek sanattır. Benim amacım da konutlar, oteller ve kentler inşa etmektir.” diyor Arakawa.

Manhattan, Atlanta ve Gürcistan’da “ters-yüz edilebilir kader” olarak tanımladığı otel tasarımlarında yaşam süresini uzatabilecek mekanlar yapmaya özen göstermiş. Tokyo’da nehir üzerine inşa edilebilen bir kent tasarlamış. 1990’ların Tokyosu’nda Arakawa ve Gins çok sayıda mimari proje tasarlamış, bunların arasında Nagi Çağdaş Sanat Müzesi ve Yoro Parkı gibi heryerde olan tarihi alanlar da yer alıyormuş. Arakawa İtalya’da yapı yapmayı istiyor, çünkü Leonardo’nun herşeyi anladığına inanıyor. Sanat, edebiyat, fen bilimleri ve felsefe gibi disiplinlerin hepsini iyi anladığını ve yaşamı da ona göre yorumladığını söylüyor.

Amerika’da ve Japonya’da geçen yılların ardından çift, bir sergi için Milano’a ve disiplinlerarası bir seminer için Fransa’ya davet edildi. 1970’lerde Schwarz ve Trini’nin tanıtılmasından sonra Domus Dergisi için tekrar gündeme geldiler. Gündeme gelmelerinin nedeni ise; birçoğu şu an kullanıma hazır “Ters-Yüz Edilebilir Oteller” adlı mimari projeleri.
Domus – Lisa Licitra Ponti
Çeviren: Rabia Alga - Arkitera

 

Mart 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30 31      
diğer aylar için tıklayın

Kitap

Suyun Altında Yerin Üstünde
Editör: Pınar Gökbayrak
Grafik Tasarım: Aslı Ayhan

Arkitera Mimarlık Merkezi Yayınları

Ücret: 30 milyon TL

(30 YTL). Dağıtım ve kargo masrafları dahil.

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz