Terk edilmiş gökdelen
Bir itirafta bulunmak istiyorum: Pazar günü
arkadaşlarımla rutin yemek+sinema programında çoğunluk diktasına boyun eğip
Süzer Plaza'ya gittim. Her şey ve herkese sürekli itiraz ettiğim için, bu sefer
onlar gitmeyi önerdiklerinde canlarını sıkmamak için bir şey demedim. Karnımız
aç, orada yiyebileceğimizi söylediler. Arabayla binaya yaklaşır yaklaşmazsa
içimi kemiren itirazım yerini sevince bıraktı. Hıncal Uluç olsam bu noktada 'Bre
aman, İstanbul'da bir abide, dünya standartlarında bir modern bina' demem
gerekir. Ama değilim, bu yüzden de demeyeceğim.
Sevincim, Süzerler'in tartışmalı binasının terk
edilmiş oluşuydu. Belediye, yakın zamanda muhteşem bir iş gerçekleştirerek
oradaki restoranların lüzumsuz çıkıntılarını yıkmıştı, ardından da bir kaçış
başlamış doğal olarak.
İyi haber: Süzer Plaza zor günler geçiriyor. Müthiş
bir terk edilmişlik, tamamen kapanan restoranlar ve iş yapmayan sinemasıyla
hayaletlerin dolaştığı binalara benziyor. Sanki Kubrick'in 'The Shining' filmi.
Süzer Plaza'nın bu durumunun sevindirici tarafı da
bugünleri ta başından hak etmiş olmaları. Tartışmalı bir bina yapacaksın, onu
bütün magazin yaratıklarıyla dolduracak, sonra da hayatın hep bu kadar iyi
gideceğini düşüneceksin; hayat bu kadar kolay değil işte. Hem hiçbir günah da
cezasız kalmaz... Bu sefer galip gelen etik: Çünkü bu binaya karşı olmanın
beğeniyle, ticaretle, insanlarla, işletmelerle ilgisi yok. İnsani bir duruşun
göstergesi Süzer Plaza'yı boykot etmek: Kürk karşıtlığı gibi. Nasıl ki New
York'ta kürk giyenlerin üzerine boya atılıyor, yapabileceğimiz en masum şeydi o
binaya gitmemek.
İstanbulluluğumuzla da ilgili bir mesele bu:
Şehrimize yakışmayan ne varsa, sırayla mücadele edip ortadan kaybolması için
uğraşmak bu kente vefa borcumuz. Nitekim, daha başından İstanbul'a yakışmayan bu
binayı İstanbullular istemiyordu. Yasal olarak da istememelerini haklı çıkaracak
pek çok gerekçe hazırdı ne de olsa. Şehri yönetenler bu yönde bir adım atmadı,
binanın bir bölümünde yer alan Ritz Carlton oteli de o dönemde PR çalışması
adına kendisine yandaş gazeteciler buldu. Onları otelin sağlık kulübünde
ağırladı, yıkadı, masaj yaptı.
Gökdelenin önünde eylem yapanlar, onları
destekleyenler de bu binaya hiç ama hiç gitmediler. Kaç kere pek çok davet
reddedildi 'O binaya gitmiyoruz' diye... İstanbullular zaten benimsemedi hiçbir
zaman, orayı dolduran da yeni sağ, yeni zengin, yeni şehirli halktı hep.
Tırmandılar sosyal sınıf merdivenlerini - buraya kadarmış.
Şimdi, açık bulup faydalandıkları kapitalizmin ta
kendisi o binayı şehir atlasımızdan tamamen silmek üzere. Bu kadarmış demek ki
yeni şehirli zenginin iktidarı. Oranın müdavimlerinin kendilerine yeni bir yer
bulma konusunda zorluk çekeceklerini sanmıyorum.
Hadi binanın durumunu, bütün o tartışmaları
bırakalım, Süzer Plaza'yı bugüne asıl müthiş bir işletme beceriksizliği getirdi.
İnsanları canından bezdirecek öyle uygulamalar yaptılar ki. Mesela, sırf başka
salonlardan birazcık daha rahat koltukları var diye sinema biletlerinde düpedüz
kazık attılar. Oradaki restoranlar verdikleri kötü yemekleri/servisi astronomik
fiyatlarla süslediler. Özel güvenlik, gerek kapıda, gerekse de dışarıda terör
estirdi ve kendisini oranın efendisi gibi gördü. Ve bir de otopark ücretleri var
ki, o konuya hiç girmeyelim de öfkelenmeyelim. Yani, iyi ya da kötü bir bina
olmasının da ötesinde başarısız bir işletmecilik sicili çizdi Süzer Plaza.
Yönetimi ele geçirmeye hevesli, Yener ağabeylerine röportaj verip çapkınlık
hikayeleri anlatan Süzer ailesinin genç erkekleri de bu işin Tuğba Özay'la
takılmaktan daha zor olduğunu görürler.
Pazar günü, o binaya girer girmez içimdeki küçük
Anarşist'i uyandırıp arkadaşlarıma yüksek sesle 'Batmış burası, batmış' dedim,
kahkahalarımla. Sonra, 60 küsur milyon TL'ye aldıkları üç sinema biletini iade
ettirdim ve biraz daha makul insanların, biraz daha makul fiyatlara yemek
yiyebileceğimiz ve ardından film izleyebileceğimiz başka bir yere gittik.
Arabada, Ceki bana Maya Uptown'da sinema biletinin
30 YTL olduğunu söyledi. Sadece 20 koltuk varmış ve salonu ünlü mimar Hasan
Mingü yapmış. Ordular ilk hedefiniz Etiler.
Akşam - Oray Eğin |