'Bilişim Kenti'nde Cehalet
''Marmara depreminde büyük yıkımın yaşandığı Yalova'da 2 katla
sınırlandırılan imar izni 4 kata çıkartıldı. Yalova Belediye Başkanı Barbaros
Binicioğlu , kararın inşaat sektörüne ve kent ekonomisine canlılık getireceğini
savunuyor?'' (Cumhuriyet, 13 Şubat 2005).
Arkadaşımız Faruk Kırtay 'ın bu haberini okuduğumda, gözümün önüne 1999'da
yıkılan apartmanlarla birlikte son zamanlardaki ''kent tabelaları'' da gelmişti.
Bursa ve Gölcük yönlerinden Yalova'ya girerken, tabelalarda ''Y *lova''
yazmasının nedeni ''Bilişim Kenti'' kabul edilmesiydi. Büyük depremin ardından
''imar reformu'' yerine ''iletişim reformu'' na öncelik veren hükümetin
''e-devlet'' projesi kapsamında Yalova ''pilot il'' olarak belirlenmişti.
Başbakanlık'ın bu ''armağanı'' üzerine toplanan belediye meclisi de ''Bilişim
Kenti'' olma kararını almıştı.
İşte bu büyük unvana layık olabilmek için ''bilim ve bilişim'' alanında
nelerin yapıldığı; tabelalardaki ''a'' yı silerek '' *'' yazmanın ötesinde ne
gibi bir yeniliğin gündeme geldiğini merak ederken, karşımıza Faruk Kırtay'ın
haberi çıktı.
Ardından ilgimizi daha da yoğunlaştırdığımızda ise gördük ki Yalova'da
depremden ders alınması bir yana, ''bilimselliğin'' tam tersi egemen olmuş
durumda.
Çok bilen, çok yanılır
Onca büyük yıkımlara ve felakete neden olan ''yüksek yapı hırsı'' kenti
yönetenleri yeniden tutsak alırken buna en fazla karşı çıkması gereken
mühendislerin ve mimarların bile çoğunda ''suskunluk'' gözleniyor.
Dahası, İnşaat Mühendisleri Odası temsilcileri ''her zemine mühendislik
kurallarıyla istenilen yükseklikte yapı yapılır'' buyurarak aynı karara destek
bile olabiliyorlar.
Oysa çağdaş dünyada bilimsellik; ''bilimi, uygulanma koşullarını gözeterek,
toplumla birlikte yaşama geçirme'' yi öngörüyor. Yani, uzman kadroların tekniği
bilmeleri yetmiyor, toplumsal düzenin de aynı uzmanlıklara bağlılığı içermesi ve
tekniği ödünsüz gözetmesi gerekiyor.
Bu nedenle kaçak, denetimsiz ve kurallara aykırı yapılaşmanın ''genel
durumu'' belirlediği bir ortamda, böylesi ''bilişim'' ci sözlerin topluma ve
bilime değil, rant çevreleri ile ''cehalet'' e hizmet ettiğini, birilerinin şu
Yalovalı ''çok bilen'' mühendislere de öğretme zamanı geçiyor.
TOKİ, 'Ölüm Ovası'nda!..
Ya aynı aymazlığın ''Toplu Konut İdaresi'' (TOKİ) gibi imar ve inşaat
konusundaki deneyimli bir kurumu bile sarmalamasına ne demeli? Yine 1999
depreminde en çok zarar veren yıkımların gerçekleştiği ve halk arasında adı
''Ölüm Ovası'' na dönüşen Hacımehmet Ovası 'nda, TOKİ ile belediyenin ortak
projesi olarak tam 1000 evlik bir ''toplu konut sitesi'' gerçekleştirilecek.
Bu amaçla da imar izni 4 kata çıkartılan ovanın ''dere yatağında'' bulunması
bir yana, zemin özellikleri bakımından Yalova'daki en riskli bölgeyi
oluşturduğunu kanıtlayan sayısız rapor var.
Bu raporlar, depremin adından aynı bölgeyi ''yapılaşmadan arındırma alanı''
saymak için bilimsel dayanaklar oldular. Şimdi ne değişti ki ''bilişim kentinin
belediye meclisi'' aynı yerde çok katlı sitelere onay veriyor.
Üstelik 26 kişilik mecliste, 18 AKP'liyle birlikte 4 CHP'liden 2'si ile 4
DYP'liden de 2'si bu karara ortak oluyorlar. Yani, belediye başkanının
deyişiyle, ''kent ekonomisini'' sadece imar rantı sananlara karşı çıkanlar ancak
4 kişi.
Yalova'daki bu gelişmeler, depremi asıl felakete dönüştüren ''imar
başıboşluğu'' nu giderecek ''Şehircilik Yasası Tasarısı'' nın 1999'dan bu yana
neden ''savsaklandığının'' da göstergesi.
Çünkü, kent yerine rantı düşünen ''belediye meclisleri'' nasıl oluşuyorsa,
aynı anlayışın üst düzey politikası da ''TBMM'' ye yansıyor.
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |