Talabani’nin otelini
donattı Bağdat’ta ofislere de girdi
Siret Sanı’nın Ekol Modüler Mobilya’sı,
Kuzey Irak’ta Talabani’nin otellerini anahtar teslimi tefriş ederek girdiği Irak
pazarında Bağdat’a kadar ilerledi. Sanı, Irak’taki tecrübesiyle Afganistan’a da
giren Sanı, 4 trilyon liralık cirosunun yüzde 45’ini ihracatla sağladı.
Ofis mobilyasının yeni markalarından Volo, ilginç bir şekilde savaşlı pazarların
yıldızı oldu. Uzun süredir Afganistan ve Irak’a ihracat yapan Volo’nun sahibi H.
Siret Sani, sektöre banyo dolapları üreterek girdiklerini sonra ev mobilyasına
ardından da ‘yüklü bir ofis mobilyası siparişi’ üzerine tamamen ofise
odaklandıklarını söylüyor. Babadan
pazarlamacı:
Zonguldak doğumlu olduğunu söyleyen Ekol Modüler Mobilya Sanayi ve Ticaret
Ltd.’in sahibi H. Siret Sani şöyle başlıyor anlatmaya: ‘Zonguldak’lıyım ama aile
kökümüz İstanbullu. Büyük babam Zonguldak’ta hakimdi o nedenle Zonguldak’ta
doğdum. 7 yaşından beri de İstanbul’dayım. Babam ise Perşembe Pazarı’nda
demir-sac ticareti yapıyordu. Ben babamın işini seçmedim ama öğrencilik
yıllarımda ticareti onun yanında öğrendim. Yaz aylarında ve arada boş zamanlarda
hep Perşembe Pazarı’ndaydım. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum
ama pratikte satışı pazarlamayı babamdan öğrendim. Zaman içinde profesyonel
çalışırken de kendi girişimciliğimde de onun öğrettiklerinin çok faydasını
gördüm.’ 15 Yıl maaşlı:
Siret Sani, üniversiteyi bitirdikten sonra birçok şirkette çalıştığını anlatıyor
ve ‘15 yıldan fazla özel sektörde profesyonel olarak çalıştım. Genellikle de
pazarlama ayağında görev aldım. 1987’de de kendim ticarete başladım’ diyor. Sani
öyle anlatıyor girişimciliğe adım atışını: ‘1987’de ticarete başladım. İlk
ticaretim de elektronik malzemeler satışı oldu. Sonra bir yatak bayiliği aldım.
Zaman içinde de piyasadaki gelişmeler bizi farklı bir konuda imalata
yönlendirdi. Kadıköy’de bir mekanımız vardı. Halen de orayı bırakmadık. Kadıköy
Çarşısı’nın içinde önemli satış potansiyeli olan ve ne koysan satacak nakit
kaynak sağlayan özellikli bir yer. Orada piyasayı koklamak da çok kolay oluyor.’
Banyo dolabıyla:
1988’de İstanbul’da inanılmaz bir ‘banyo dolabı talebi’ yaşandığını söyleyen
Siret Sanı şöyle konuşuyor: ‘Ben de çıktım imalatçıları dolaştım ve öğrenmeye
çalıştım. Bir üretici buldum ve fason üretim başlattık. Üretiminin hepsini biz
pazarlıyorduk. Bir süre sonra bize iş yetiştiremez hale geldiler. Bunun üzerine
‘kendimiz küçük bir atölye kuralım’ dedik ve Küçükyalı’da kurduk. Çok büyük
adetlerde üretime başladık. Bu arada yatak bayiliğimiz ve diğer ticaretler de
sürüyordu. Birara piyasa daralınca banyo dolabına daha büyük ölçekte odaklandık
ve atölyeyi büyüttük. Makine yatırımlarımızı da talebe göre yaptık. İtalya’ya
bir fuara gittim ve daha sağlıklı makina yatırımları yapmaya başladık. Bu arada
düşme kapaklı ayakkabılık yapmaya başladık. Kolay çıkan yan ürünler ekledik
üretime. 25 işçimiz vardı ama çok iyi üretimler yapabiliyorduk.’
İhracatı Irak gezisiyle başladı savaş ortamı mobilyacısı oldu
Ekol Modüler Mobilya Sanayi olarak Volo markalı ile ilk ihracatı 2001 yılında
Ankaralı işadamlarının Irak gezisinde bağladığını anlatan H. Siret Sani bu
satışın öyküsünü şöyle anlatıyor: ‘Kuzey Irak’ta önemli bağlantılar yaptık.
Kendimize Süleymaniye ve Erbil’de 2 tane partner bulduk. Celal Talabani’nin ürün
talepleri oldu. Onun birkaç otel işini aldık ve otellerin mobilya tefrişini
yaptık. Dukan Villaları’nın (110 villa apart otel) gardırop, şifonyer işlerini
yaptık. Köysancak’ta da bir başka oteli var; onu da tefriş ettik. Talabani’nin
birkaç tane daha küçük otellerini yaptık. Irak’a ihracatımız devam ediyor. Artık
Bağdat’ta da satıyoruz.’ Afganistan’a
ihracat yaptıklarını söyleyen Siret Sani, geçen yıl bu ülkeye 500 bin dolarlık
ihracat gerçekleştirdiklerini belirtiyor.
Rekabet kızışınca maliyete odaklandım
Siret Sanı, yaptığı işte rekabet kızışınca daha büyük fabrika kurmaya karar
verir. Sanı, ‘Makine yatırımı yapıp üretim boyutlarını yine artırdım. Böylece
ölçek üretim büyüyor maliyetimiz iniyordu ve daha kolay rekabet ediyorduk.
1998’de İtalya’dan komple yeni bir fabrika kurabilecek makine alımı yaptım.
Ardından da ev mobilyasına yayıldık’ diyor. Ekol Mobilya olarak üretim sürerken
genç odaları, ebeveyn odaları serileri oluşturan Siret Sanı, artık ev grubunda
ne varsa üretmektedir. Ancak bir süre sonra bu piyasadan rahatsız olur. Çünkü
faturasız ticaret çok egemendir ve bu da rekabeti baltalamaktadır. Bir gün Siret
Sanı’nın fabrikasına yüklüce ofis mobilyası üretimi teklifi gelir. Siret Sanı,
şöyle anlatıyor bu konudaki gelişmeleri: ‘2000 yılıydı. Tesadüfen bir müşteri
‘ofis mobilyası üretirmisiniz’ diye teklif getirdi. Ben bir anda karar aldım ve
bütün ev mobilyası üretiminden vazgeçtik. Ardından ofis mobilyasına genel talep
de gelmeye başladı.’ Beylikdüzü’nde
10 bin metrekarelik fabrika
VOLO’nun uluslararası başarısı ofis mobilyası üretimini giderek büyütür ve
2003’te fabrikayı Beylikdüzü’nde 10 bin metrekarelik bir binaya taşırlar. 80
kişilik istihdamla yeni makine yatırımı da yapılıyor. Siret Sani şöyle
konuşuyor: ‘Ayda 35 bin metrakare ürün işleyebiliriz. Ancak kurulum devam ediyor
ve tüm kapasiteyi kullanamıyoruz. Günlük 400-500 parça ürün paketliyoruz.
Uluslararası fuarlara katılıyoruz. Şu anda 15 ülkeye ihracat yapıyoruz.
Ciromuzun yüzde 45’i de ihracattan geliyor. Geçen yıl 4 trilyon lira ciro
yaptık. Bu yıl çok daha fazla ciro yapacağız.’
Genç kumaş tasarımcıları dünya
podyumlarına hazır
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin (İTHİB) düzenlediği
Kumaş Tasarım Yarışması’nda dereceye girenler, ödüllerini aldı. ‘Tasarımın
sınırları yoktur’ kavramından hareketle gerçekleştirilen yarışmada Canan
Hancıoğlu birinci, Sema Tunca ikinci, Selin Dartar ise üçüncü oldu. Finale kalan
10 tasarımcının kumaşlarıyla hazırlanan defilenin ardından konuşan Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen, Türkiye’nin artık katma değeri daha yüksek ürünler satacağını
belirterek, tasarım ve ar-ge faaliyetlerine ağırlık verdiklerini söyledi. Tüzmen
pek çok sıkıntıya rağmen tekstil sektörünün cazibesini koruduğunu ifade ettiği
konuşmasında ‘Bu yılın ilk 4 ayına bakıldığında tekstil ve konfeksiyon
sektörünün Türkiye ihracatındaki oranı yüzde 28’ler civarında. Bu gerçekten
önemli bir başarı’ dedi. İTHİB Başkanı İsmail Gülle ise Türk tekstil sektörünün
önemli bir tasarım yatırımı içinde olduğunu belirterek, ‘Artık sektörümüzde bir
tasarım karakteri ve tarzı oluşuyor. Kurulan ekipler, oluşturulan tasarım dili,
firmaların ürünlerine ve tabii uluslararası pazarlardaki pozisyonlarına
yansıyor’ dedi. TİM Başkanı Oğuz Satıcı da Türk tekstil sektörünün geleceğinin
geçmişinden daha parlak olacağını vurgulayarak, sektöre katılan genç
tasarımcıların bu sürecin gerçekleşmesinde önemli paya sahip olacaklarını
söyledi.
Gıdacılar TÜBİTAK’la işbirliğine
gidiyor
GIDA sektöründe binin üzerindeki firmanın üye olduğu 16 derneğin katılımıyla
kurulan Gıda Dernekleri Federasyonu (GDF), Türkiye Bilimsel ve Teknik
Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi’yle işbirliği yapacak.
Gıda bilimi ve teknolojisi alanında yapılacak işbirliği ile uzman olmayan
kişilerin yarattıkları bilimdışı spekülasyonların önüne geçilmesi hedefleniyor.
İşbirliği protokolü, Gıda Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz ile TÜBİTAK
Başkan Vekili Prof. Dr. Nüket Yetiş tarafından imzalandı. GDF Başkanı Şemsi
Kopuz, Avrupa Birliği sürecinde uluslararası entegrasyonunun sağlamasında en
temel şartın gıda güvenliği olduğunu belirtti ve TÜBİTAK ve GDF arasında
imzalanan protokolün gıda sanayinin ihtiyacı olan bilimsel verileri üretmek,
teknik desteğin maliyetlerini aşağı çekmek olduğunu anlattı.
Hürriyet - Sadi Özdemir |