reklam

09 Mayıs 2005 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Eskişehir’e giderseniz çok şaşıracaksınız

Bir ülkede ‘Ben böyle sanatın içine tükürürüm’ diye heykelleri kırıp atan belediye başkanları baş tacı edilirken, belediye başkanlığı yaptığınız ili Avrupa kentlerini bile kıskandıracak ölçüde heykellerle donatırsanız...

Baleyi belden aşağı sanat sayan, operayı fuzuli bulan, resmi günah olarak kabul eden, tasavvuf ve mehterden başka müzik dinlemeyen bir iktidarın yönetimindeki bir ülkede kentinizde 4 tiyatro sahnesi, bir opera, bir senfoni orkestrası kurarsanız...

Bütün bunları yapmak için uyku dışındaki bütün yaşamınızı kentinize adarsanız...

Yılda devletten il payı olarak aldığınız topu topu 30 trilyona akıl almaz bir beceriyle 40 trilyon kaynak yaratarak bütçenizi büyütürseniz...
Kentin tam ortasından geçen ve lağım çayı olarak akan suyu temizleyip, çevresini kafelerle doldurur, görkemli köprüler ve heykellerle küçük bir Seine Nehri’ne dönüştürürseniz...

Modern tramvay ağını kurarak ulaşım sorununu çözerseniz...

Kentin meydanlarını fıskıyeli şık havuzlarla güzelleştirirseniz...

6 yılda kronik sorunlarıyla boğuşan, kaderiyle baş başa kalmış tipik bir Anadolu kentini Avrupa kentlerinin görünümüne kavuşturursanız...

Üstelik, evet üstelik bütün bunları çalmadan, çaldırmadan yaparsanız...

Kusura bakmayın ama Türkler sizi olağan bir insan olarak kabul etmez

Ve yaptıklarınıza da pek akıl erdiremez.

Eskişehir’i ve bu kentin Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in yaptıklarını dilim döndüğü kadar anlatmaya çalışıyorum.

Ama başarılı olduğumu sanmıyorum.

Çünkü Eskişehir’i görmek, oradaki kentsel değişime, halkın zevk düzeyinin yükselerek yaratılan değerleri nasıl benimsediğine tanık olmak gerekir.

Başlangıçta Prof. Yılmaz Büyükerşen’in, Porsuk Çayı’nı küçük bir Seine Nehri görünümüne kavuşturma, kenti heykellerle donatma tutkusuna dudak büken kent aydınlarının ve ilgisiz kalan halkın bugünkü tutumunu ciddi şekilde gözlemlemek gerekir.

Şu olay sanırım bir şeylerin ipucunu veriyor.

Kentin varoşlarında oturanlar, şimdilerde Yılmaz Büyükerşen’i gördükleri her yerde ‘Hocam, bizim mahalleye ne zaman havuz yapıcan, heykel dikicen?’ diye soruyorlarmış.

Büyükerşen’le kenti dolaşırken kafasındaki bazı projeleri de öğrendim.
Bir yıl içinde 12 kilometrelik Porsuk projesi tamamlanacak. Gezi botlarıyla kent boydan boya dolaşılabilecek. Ayrıca lokanta botlarda yemek yenebilecek.

Şu anda kentin çeşitli noktalarını 60 heykel süslüyor. Bu 200’e çıkacak.

Kentin göbeğinde kalan fabrikalar bölgesi ticaret ve eğlence merkezine dönüştürülecek.

İki büyük park yapılacak. Yerleri belirlenmiş. Bunlardan biri Londra’nın ünlü Hyde Park’ı gibi olacak, öteki de Disneyland..

Kentin göbeğinde kalan Toprak Mahsulleri Ofisi silosu 5 yıldızlı otel haline getiriliyor.

Yılmaz Hoca bütün bunları önündeki 3.5 yılda bitecek şekilde programlamış.

Hiç kuşkunuz olmasın elini tutan olmazsa dediğini yapar.

Bütün bunların ötesinde 2.5 trilyon harcayarak yaptığı nefis Sanat ve Kültür Sarayı gerçekten görülmeye değer.

İçinde görkemli bir kokteyl ve sergi salonu, bir opera ve konser salonu ve bir tiyatro salonu var.

Evet, Yılmaz Büyükerşen bizim bildiğimiz, tanıdığımız yönetici tipi değil.

Yolunuz düşerse ya da bir olanak yaratırsanız gidip görün Eskişehir’i.

Şaşıracaksınız.
Hüriyet - Tufan Türenç

 

Mayıs 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
diğer aylar için tıklayın

Platform

Arkitera Platform 2004 - 2005 toplantılarının sekizincisi
14 Mayıs 2005 tarihinde Adana Şehir Tiyatrosu Salonu'nda gerçekleşecek.

Yönetici: İhsan Bilgin
Davetli Tartışmacılar: 
Kaya Arıkoğlu, Emre Arolat, Aykut Köksal, Mete Tapan, Hakkı Yırtıcı


Kale Grubu'nun  katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz