İstanbul'un mucit
başkanı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş, hani tanıdıkça sevilen insanlar var ya, işte onlardan biri. İçi
neyse, dışı da o. Samimi. Özverili ve çalışkan. Ama beni asıl etkileyen yönü,
yeniliklere açık olması ve yaratıcılığı.
Mütevazılığı ve reklamdan çok işiyle
ilgilenmesi nedeniyle yaptıklarını pek duyuramıyor. Hatta pek çoğu yanlış
anlaşılıyor. Ama o yine de çalışıyor. Çünkü İstanbul'a gönül vermiş.
Kendisini pasif bulanlara, koltuğunu
doldurmuyor diyenlere, yaptığı projelere gülüp geçenlere, etkilense de kırgınlık
duymuyor. Demek ki kendimizi yeterince anlatamıyoruz, bu konuda çok daha çaba
göstermemiz gerekiyor diyor. Mucitliğe ilkokuldayken başlamış. İlk projesi,
tahta portakal sandığının içinde yaptığı tek kanallı radyo olmuş. Yaşıtları, "Bu
kutunun içine adamlar nasıl girmiş, acaba kutunun içinde parmak çocuklar mı
var?" diye kafa yorarken, o sadece işin aslını öğrenmekle kalmamış, aldığı
parçaları bir araya getirip bangır bangır yayın yapan bir radyo yapmış.
Bugün için böylesi bir proje çok komik
gelebilir. Ama 50 yıl öncesinin Türkiye'sini, teknolojinin geldiği noktayı
düşündüğünüzde, yapılanın hiç de sıradan olmadığı çok daha iyi anlaşılır.
Başkan'la topu topu bir kaç defa
karşılaştık. Seçimden önce bir defa, seçimden sonra da iki defa kendisiyle
program yaptık. Onun dışında bir iki defa da ortak yemeklerde karşılaştık.
Her defasında heyecanla anlatacağı yeni
projeleri vardı.
Son programda Boğaz'ın akıntısından
elektrik enerjisi elde etmek için proje hazırladıklarını söyledi. "Akıntının en
hızlı olduğu noktalara tribünler koyup elektrik elde edeceğiz" dedi. Boğaz gibi
tarihi konumu, trafiği ve alt-üst akıntıları farklı yönde akan çok zor bir
yerde, bunu nasıl gerçekleştireceksiniz demeye kalmadı, detayları anlattı. Belli
ki üzerinde çok kafa yormuş, çok çalışmış.
Boğaz'dan hep gelir geçeriz. Ama hiç bu
gözle bakmamıştım. Başkan, akıntının en yoğun olduğu bölge Arnavutköy deyince,
geçen hafta sonu ilk işim gidip oraya, bir de bu açıdan baktım. Gerçekten müthiş
bir akıntı var. Boğaz diğer yerlerde durgunken orada delice akıyor. Gözümün
önüne getirdim. Olur gibi geldi. Tabii ki işin mühendislik tarafını en iyi
uzmanları bilir. Ama bu konuda fikir yürütülüyor olması bile önemli.
Boğaz'ın akıntısından enerji elde etmek
Başkan'ın sadece bir projesi. Bunun gibi daha yüzlercesi var. O, aşkını anlatan
sevdalılar gibi, anlattıkça anlatıyor. Kimi projeleri, bazılarına hayali
gelebilir, kimi de deli saçması. Ama önemli olan, yeni fikirlerin üretiliyor
olması. Üretim ya da uygulama aşamasına gelindiğinde elbette fizibilite
çalışmaları yapılacak, gerçekçi olmayanlar elenecek. Daha fikir aşamasındayken,
böyle saçmalık olur mu diye her şeye karşı çıkmak, sadece yaratıcılığı
köreltmekle kalmaz, yöneticilerin iş yapma enerjisini de yok edip gider. Haliç'e
saydam köprü, Adalar'a devasa Mevlana heykeli, şehir içinde hızla tramvay,
deniz, tren ve otobüs bağlantılı hızlı ulaşım olanakları, Akbil benzeri kredili
enerji kullanımı ve daha pek çok tasarım.
Kadir Topbaş, mimari eğitimi almış. Bu
alanda doktorası da var. Ama sanki mühendis olmalıymış. Özellikle de endüstri ya
da tasarım mühendisi. TÜBİTAK kökenli Enerji Bakanı Hilmi Güler, "Seni zamanında
keşfedememişiz" diye takılıyormuş kendisine.
Başkan'ın hedeflerinden biri de
çocuklara ve gençlere yönelik bilim müzesi. Hayallerini gelip burada
gerçekleştirsinler diyor. Çocukluğunda bulamadıklarını, şimdiki çocuklar bulsun
istiyor. Bilime, bilim adamı olarak olamadıysa da siyasetçi olarak katkıda
bulunmanın heyecanı içerisinde. Özetin özeti: İstanbul'da, bilimi ve çocukları
seven, yeniliklere açık ve onları canı gönülden desteklemeye hazır bir
başkanımız var. Darısı diğer kentlerimizin başına...
Milliyet - Abbas Güçlü |