Alanya'nın gemileri
Alanya Kalesi 'nin aynı zamanda bir
''gemi müzesi'' olduğunu bilir miydiniz?
Yanıtınız ''evet'' se yanılabilirsiniz...
Çünkü ''Anadolu'' muza o zarif ve insancıl ''ortaçağ aydınlığı'' nı yaşatan
Selçuklu uygarlığının ''Akdeniz'' le de nasıl kucaklaştığını kanıtlayan Kale
altındaki ünlü ''tersane'' sinden söz etmiyorum...
Buna rağmen yine de ''evet'' derseniz, doğrusu kıskanırım; ''hayır'' dediğinizde
ise asla ayıplamam...
Çünkü ''Alanya Gemileri'' kitabına kadar kim bilebilirdi ki bu muhteşem kalenin
aynı zamanda ''gemi graffitileri'' (duvar resmi, deseni) ile tarihe de tanıklık
ettiğini?.. Kuşkusuz, geçmişin en kuytu köşelerini bile keşfeden arkeologların,
kimi meraklıların ve birkaç görevlinin dışında...
Kale duvarlarındaki en eski taşların üzerinde adeta bir ''resim galerisi''
yaratırcasına sıralanan çizimler, vaktiyle Alanya'nın ''denizciler'' için ne
denli ''sevgili'' bir kent olduğunu göstermekle kalmıyor; aynı dönemlerde
insanların denizle ve teknelerle olan gönül bağlarını nasıl bir ustalıkla
''resmedebildikleri'' ni de kanıtlıyor...
O usta ressamlar, mutlaka aynı zamanda ''gemici'' de olmalıydılar. Ya da en
yakın dostları ve hayranları...
'Özverili dayanışma'yla...
Kısa adı DAKTAV olan Doğu Akdeniz Kültür ve Tarih Araştırmaları Vakfı tarafından
kültür ve tarih dünyamıza armağan edilen kitabı Arkeolog-Araştırmacı Yazar Tufan
Karasu yayına hazırladı. Erdal Eminoğlu yayın danışmanlığını, O. Orkun Öcal da
grafik tasarımını üstlendi.
''Ortaçağ Kalesinde Gemi Graffitileri'' altbaşlığıyla yayımlanan Alanya Gemileri
için Filiz Ateş ve Yaman Ersoy yardımlarını esirgemediler; fotoğraf sanatçısı
Astrid von Schell tüm hünerini gösterdi; Kayhan Dörtlük ile Suna-İnan Kıraç
Enstitüsü çalışanları bilimsel denetimlerinden ödün vermediler; Alman Arkeoloji
Enstitüsü'nden Ali Akkaya ile American Research Institute in Turkey'den Antony
Greenwood arşiv desteklerini sağladılar; Alanya Müzesi arkeologları ve
uzmanlarıyla birlikte Marianna Yerasimos ile Ali Özdamar tüm olanaklarıyla
çalışmanın yanında oldular; Zeynep ve Memnune Karasu da bilgisayar işlemlerini
kotardılar...
İşte bu ''özverili dayanışma'' nın sonucunda kaledeki tüm graffitilerin
fotoğrafları çekilerek arşivlendi, birçoğunun birebir çizimleri yapıldı ve bir
bölümü derlenerek kitapta herkese sunulurken Uğur Kökden de önsözünde şunları
yazdı:
''Unutulmuş sırlar gibi, Alanya kale surlarında unutulmuş graffito gemiler de
sessiz ve hareketsiz. Ancak kendi geçmişlerini bir daha, bir daha yaşıyorlar. Ya
da tarihleriyle avunuyorlar...''
Unutulmuşu anımsamak
Alanya Gemileri kitabı, çağların derinliklerinde kalan bu ''unutulmuş tarih'' in
Akdeniz sularında yazılmasına yelken açanları yeniden ''anımsamamızı''
sağlıyor...
Ve, kim bilir kaç tanesi denizin altında kalarak günümüze sadece taşların
üzerindeki gururlu duruşlarıyla ulaşan ''sandal'' lar, ''kayık'' lar, ''filika''
lar, ''mavna'' lar, ''firkate'' ler, ''kalite'' ler, ''perkende'' ler,
''kırlangıç'' lar, ''kadırga'' lar, ''çektiri'' ler, ''kalyata'' lar, ''futsa''
lar, ''şalupa'' lar, ''filipote'' ler, Kazakların ''şayka'' ları, Venediklilerin
''barça'' ları, ''firkateyn'' ler ve ''galeaza'' lar Alanya Kalesi'nde
ölümsüzleşmiş gibiler...
Aralarında olamayan ise sadece ''papirus liflerinden yapılma sal'' lar. Uğur
Kökden'e göre onlar da belki ''resimsel değerleri olmadığı'' için ressamlara
ilham vermemiş, duvarlara çizilmemiş...
Bütün bu tekneler elbette tek başlarına değil, kaptanlarıyla, denizcileriyle,
onların da sevdikleriyle, dostlarıyla, düşmanlarıyla ve tüccarlardan korsanlara
tüm yolcularıyla, hatta forsaları ve hamallarıyla birlikte, limandaki
meyhanecilerden halatçılarına kadar kim bilir daha kimlerle de yaşamı
paylaşarak, en az ''400 yıl'' Alanya'yı ziyaret ettiler...
Aynı 400 yıl içinde duvarlara kazıdıkları resimlerle de Anadolu'daki ev
sahiplerine ''teşekkür'' ettiler...
Keşke günümüzde de şu ''imar ve inşaat korsanları'' yerine yine onlar
gelselerdi. Güzelim Alanya ''beton'' ların altında ezilmez, onu daha da
güzelleştirecek ''sanat'' ı ağırlamış olurdu..
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |