Soluksuz bir
Akdeniz...
Zincirlikuyu'da yıllardır önünden akan
araba trafiğini kucaklamış olan ünlü 'Akdeniz' heykeli, Galatasaray Meydanı'nda,
'sokaktaki adam'la belki de ilk kez bu kadar yakın bir ilişki kuruyor. Kendine
ait bir çim adacığı üzerine yerleştirilmiş olan heykelin önünde fotoğraf
çektirenler oluyor -dikkat çekmeyecek bir heykel değil 'Akdeniz', İlhan Koman'ın
belki de başyapıtı sayabileceğimiz işi. Kullandığı malzemeyi en uç sınırlarına
kadar araştıran, ona salt biçimle bir dil kazandıran, işte 'Akdeniz'de olduğu
gibi ağır, sert demiri rüzgârda uçuşan tül gibi hafif gösterebilecek kadar
malzemeyi ikna edebilen bir sanatçı Koman.
İzleyiciyi o kucaklayan haliyle,
kütleselliğine rağmen şeffaflığıyla bütün görkemi yanında yine de alçakgönüllü
bir anıtsallığa sahip olan 'Akdeniz', sanatçının İstanbul Divan Oteli ya da
Ankara Seymenler Parkı'nda bulunan diğer heykellerine kıyasla daha çok ilgi
çeken, Türkiye'de açık alanda görmek olanağı bulduğumuz kuşkusuz en başarılı
yapıtlardan biri. Şimdi bu heykelin, izleyiciyle daha yakın temasta olabileceği
bir yerde sergilenmesi, elbette sevindirici. Ne var ki Galatasaray Meydanı'ndaki
sergileme biçiminin de açıkça gösterdiği gibi, açık alana heykel yerleştirmek
konusunda hâlâ ne kadar acemi olduğumuz ortada. Tabii meydan da meydan değil ki
heykel onun ortasında tüm görkemiyle yükselsin...
'Akdeniz' bu meydanı Şadi Çalık'ın
yıllardır o mekânda bulunan ve heykel muamelesinden başka her şeye maruz kalan,
hatta bazen bez afiş direği gibi kullanılan 50. Yıl Anıtı'yla paylaşıyor. Ve
bırakın Çalık'ın heykelinin kendine ait bir gıdım alanına yapılan tecavüzü,
'Akdeniz' de eh oraya sığdığı kadar sığdırılabilmiş işte. Heykel tarihimizin bu
iki önemli yapıtı, böylece, daracık bir alanda birbirleriyle son derece
ilişkisiz durmaları bir yana, bu espassız, soluksuz teşhir biçimiyle potansiyel
etkilerinden soyulmuş bir halde izleyiciyle buluşuyor.
Belki de 'Akdeniz', şu sıralar Yapı
Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi, Fransız Kültür Merkezi ve İsveç
Konsolosloğu'nda eşzamanlı olarak süren İlhan Koman retrospektifine bir ilgi
uyandırabilmek için buraya taşınmıştır, kim bilir. Heykeli görenler, Kazım
Taşkent Sanat Galerisi'ne giriyorlarsa, burada Koman'ın sanatının özüyle
karşılaşıyorlar. Sanatçının 1950'li ve 60'lı yıllarda hem Türkiye'de hem
İsveç'te ürettiği soyut demir heykelleri, 1970'li yılların hem doğa, hem
teknoloji çağrışımlı ahşap ve alüminyum işleri, Abidin Dino'nun birer 'abide
yavrusu' dediği kil heykelcikleri, 1980'li yılların şeffaf plastikle
biçimlendirdiği 'hiperform'ları, metal folyodan '?'leri ve daha başka örneklerle
Yapı Kredi'deki sergi, geniş kapsamıyla Koman retrospektifinin kalbini
oluşturuyor.
Yer yer İlhan Koman'ın kendi
açıklamaları eşliğinde izlediğimiz bu yapıtların tümünde, kendi çağının gerçek
bir sanatçısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Koman, tam bir modernist heykelci:
Yeni çağın sanatçı önünde açtığı yeni malzeme ve biçim dağarcığını deneysel bir
tavırla evrensel bir ifade diline dönüştürüyor, modernist geleneğin izini süren
yapıtlarıyla sanatın kendi doğasını araştırıyor. Öte yandan, matematiksel
formüllerden, geometrik soyutlamalardan süzülmüş bir biçim diline, bir bilim
adamı kesinliği ve titizliğine karşın duyarlılığından hiçbir şey yitirmiyor.
1946'da Rudolf Belling'in öğrencisi
olarak Akademi'den mezun olan, 1950'lerde bir dönem Paris'te yaşayan, 1960'larda
İsveç'e yerleşerek ölümüne kadar orada kalan İlhan Koman'ın Yapı Kredi'nin yanı
sıra Fransız Kültür Merkezi ve İsveç Konsolosluğu'nda sergilenen yaklaşık 300
kadar yapıtından oluşan retrospektif, ansiklopedilerimize haklı olarak 'evrensel
sanatçı' nitelemesiyle girmiş bu yaratıcı ve usta sanatçıyı kendi ülkesinde ilk
kez bu kadar yakından tanımak için büyük bir fırsat. Koman'ın 1962'de Malmö'de
bir meydanda geçici olarak sergilendiğinde eski radyatörlerden yapıldığı için
tuhaf karşılanan ünlü kırmızı heykeli 'Umacı'yı ve daha yeni dönem yapıtlarından
'Yel Değirmeni'ni konsolosluk bahçesinin sessiz sakin atmosferinde görme
fırsatını da sakın kaçırmayın! Retrospektif kapsamındaki üç sergi de 30
Haziran'a kadar sürüyor.
Radikal - Ahu Antmen |