reklam

13 Mayıs 2005 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

İstanbul nasıl kurtulur?

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), İstanbul'un sorunları ve çözüm yolları ile ilgili bir 'İstanbul Raporu' yayımladı.

Raporda kente yönelik nüfus akımının önlenmesi için vergi oranları veya vize benzeri uygulamalardan uygun olanların devreye sokulması gerektiği belirtildi.

Rapora göre göçün azaltılması için uygulanabileceği iki ana politika da şöyle:

Ülkenin geri kalmış bölgelerinin kalkındırılmasına yönelik yatırımlar
İstanbul'a alternatif olabilecek yeni cazibe merkezlerinin kurulması
Potansiyel var, uygulama yok

Raporun sunumunu yapan MÜSİAD Başkan Yardımcısı Hasan Büyükdede, kentin şu anda sahip olduğu benzersiz potansiyeli uygulamaya geçirecek kapasiteden yoksun olduğunu kaydetti.

Ne Dediler?

İstanbul Valisi Muammer Güler:
Güler, İstanbul'da tarihi yarımadanın imalat sektöründen arındırılacağını ve İkitelli gibi bölgelerdeki atıl kapasitelerin harekete geçirileceğini hatırlattı. Güler, şöyle konuştu:

"İstanbul pastasını büyütecek sektör hizmet sektörüdür. Burada turizm öne çıkıyor. 10 milyon turist hedefi diyoruz. 10 milyon turist nereye gelecek? Bir UEFA maçı için gelecek 80 bin kişinin ağırlanması bile başlı başına bir iş."

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş:
Topbaş, İstanbul'un dünya nüfusunun yarısının yaşadığı 4 saatlik çember içindeki konumunun hala önemini koruduğunu vurgulayarak, "Artık Avrupa şehirlerindeki fuar alanları önemini kaybetti. Önümüzdeki 20 yıl için İstanbul ve Moskova'daki fuar alanları önde olacak" dedi. Topbaş, kentte sanayinin komşu illere kaydırılması gerektiğini ifade etti. Topbaş, "Artık ağır sanayinin İstanbul'da olması mümkün değil. Bacası az ve istihdam yaratabilen sanayi önem kazanacak" dedi.

MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat:
Raporun İstanbul'un bugünü ve 2023 hedefine hazırlanması yönünde çözüm önerileri içerdiğini belirtti. İstanbul'un Türkiye'nin çekim merkezi, dünyada da bilinen en güçlü markası olduğunu vurgulayan Bolat, "Şimdi görevimiz, İstanbul'un lokomotif olma görevini sürdürmesi kadar, küresel bir cazibe merkezi olmasını, vasıflarıyla hak ettiği ama karşılığını henüz tam göremediği bir dünya şehri olmasını sağlamaktır" dedi.

İstanbul'un merkezi yoğun ve hemen hemen her yöne doğru büyüyen, sağlıksız bir yerleşim alanı ortaya çıkaran şekilde büyüdüğüne işaret edilen raporda, konut açığının da büyük olduğu belirtildi. Rapora göre kentte yıllık ortalama 100 bin konutun üretimine ihtiyaç duyulurken, KİPTAŞ, TOKİ, kooperatifler ve özel sektör kuruluşları tarafından üretilen konut miktarı ihtiyacın oldukça altında kalıyor.

İki temel politika
Raporda, her yıl on binlerce insanın İstanbul'a yöneldiğine ve nüfusun son 10 yıl içinde yıllık ortalama 300 bin arttığına dikkat çekilerek, artışın önemli bir kısmının göçlerden kaynaklandığı kaydedildi.

Göçün önüne geçebilmek için iki temel politika önerilirken, bunlar, "ülkenin geri kalmış bölgelerinin kalkındırılmasına yönelik yatırımlar ve İstanbul'a alternatif olabilecek yeni cazibe merkezlerinin kurulması" olarak ifade edildi.

Raporda devamla şu ifadeler yer aldı:

"İstanbul'da kamu hizmetlerini daha pahalı hale getirmek, ek vergi, vize ve benzeri tedbirler almak kesin bir çözüm olmayacaktır. İstanbul'a yönelik nüfus akımının önlenmesi ve şehir nüfusunun planlı bir şekilde artmasının sağlanması için vergi oranları, nakil ilmuhaberi ya da vize benzeri uygulamalardan uygun olanları devreye sokulmalı. İstanbul'a yakın Adapazarı, Çorlu, Düzce, Lüleburgaz, Yalova ve Bursa dolaylarında yeni çekim alanları oluşturularak, yeni şehirler kurulmalı ve muhtemel iç göçün buralara yönelmesi sağlanmalıdır."

Ulaşım ve otopark
Ulaşımın İstanbul'un en önemli sorunlarından biri olduğu kaydedildiği raporda, üçüncü bir köprüye acil ihtiyaç olduğuna vurgu yapılırken, bunun doğal güzelliklerine zarar verebileceğinin de altı çizildi.

Raporda, kentteki otopark sorununun tarihi konakların yakılması, arsalar, yollar ve kaldırımların işgal edilmesi gibi ciddi bir noktaya geldiği, otoparkçılığın ''mafya olarak adlandırılan insanların'' elinde bir rant kapısı haline geldiği savunuldu.

İstanbul'un sanayi ve ticaret altyapısına da işaret edilen raporda, Türkiye'nin hedefi olan 2014'te 500 milyar dolar dış ticaret hacminin yarısının İstanbul merkezli yapılacağının dikkate alınması gerektiği ve altyapının buna göre yeniden şekillendirilmesinin zorunlu olduğu belirtildi.

Raporda, İstanbul'u küresel-bölgesel bir merkez yapma vizyonunun Türkiye'nin milli davalarından biri olması gerektiği vurgulanarak, kentin mevcut durumuyla küresel ölçekte etkin bir şehir olmadığı, dünya şehirleri sıralamasında en iyi ihtimalle dördüncü grupta yer alabileceğine işaret edildi.

İstanbul milli dava olmalı
Tüm dünyada artan markalaşma hareketinin başta ticari ürünler olmak üzere şehirleri de etkisi altına aldığı belirtilen raporda, merkezi ve mahalli yönetimin, İstanbul'un geleceğini küresel ve bölgesel anlamda bir dünya şehri olarak şekillendirecek vizyona ve ufka sahip göründüğü dile getirilerek, ''Söz konusu vizyon ve ufuk siyaset üstü bir nitelikte olmalı, adeta milli bir dava olarak görülmelidir'' denildi.

Raporda, 'azmanlaşmış bir sanayi şehri' görünümündeki İstanbul'un mevcut sorunların çözümlenmesi ve etkin bir dünya şehri olması için küresel sermayenin İstanbul'a çekilmesi, mevcut 5 yıldızlı otellerin sayısının en az 8 kat artırılması gerektiği kaydedildi.
CNN Türk

 

Mayıs 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
diğer aylar için tıklayın

Ağaçları ormana dönüştürmek, denizleri temizlemek... Doğal çevremiz ile ilgili görüşlerimiz Çevre forumunda...

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz