İstanbul nasıl
kurtulur?
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği
(MÜSİAD), İstanbul'un sorunları ve çözüm yolları ile ilgili bir 'İstanbul
Raporu' yayımladı.
Raporda kente yönelik nüfus akımının
önlenmesi için vergi oranları veya vize benzeri uygulamalardan uygun olanların
devreye sokulması gerektiği belirtildi.
Rapora göre göçün azaltılması için
uygulanabileceği iki ana politika da şöyle:
Ülkenin geri kalmış bölgelerinin
kalkındırılmasına yönelik yatırımlar
İstanbul'a alternatif olabilecek yeni cazibe merkezlerinin kurulması
Potansiyel var, uygulama yok
Raporun sunumunu yapan MÜSİAD Başkan
Yardımcısı Hasan Büyükdede, kentin şu anda sahip olduğu benzersiz potansiyeli
uygulamaya geçirecek kapasiteden yoksun olduğunu kaydetti.
Ne Dediler?
İstanbul Valisi Muammer Güler:
Güler, İstanbul'da tarihi yarımadanın imalat sektöründen arındırılacağını ve
İkitelli gibi bölgelerdeki atıl kapasitelerin harekete geçirileceğini
hatırlattı. Güler, şöyle konuştu:
"İstanbul pastasını büyütecek sektör
hizmet sektörüdür. Burada turizm öne çıkıyor. 10 milyon turist hedefi diyoruz.
10 milyon turist nereye gelecek? Bir UEFA maçı için gelecek 80 bin kişinin
ağırlanması bile başlı başına bir iş."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş:
Topbaş, İstanbul'un dünya nüfusunun yarısının yaşadığı 4 saatlik çember
içindeki konumunun hala önemini koruduğunu vurgulayarak, "Artık Avrupa
şehirlerindeki fuar alanları önemini kaybetti. Önümüzdeki 20 yıl için İstanbul
ve Moskova'daki fuar alanları önde olacak" dedi. Topbaş, kentte sanayinin komşu
illere kaydırılması gerektiğini ifade etti. Topbaş, "Artık ağır sanayinin
İstanbul'da olması mümkün değil. Bacası az ve istihdam yaratabilen sanayi önem
kazanacak" dedi.
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat:
Raporun İstanbul'un bugünü ve 2023 hedefine hazırlanması yönünde çözüm
önerileri içerdiğini belirtti. İstanbul'un Türkiye'nin çekim merkezi, dünyada da
bilinen en güçlü markası olduğunu vurgulayan Bolat, "Şimdi görevimiz,
İstanbul'un lokomotif olma görevini sürdürmesi kadar, küresel bir cazibe merkezi
olmasını, vasıflarıyla hak ettiği ama karşılığını henüz tam göremediği bir dünya
şehri olmasını sağlamaktır" dedi.
İstanbul'un merkezi yoğun ve hemen
hemen her yöne doğru büyüyen, sağlıksız bir yerleşim alanı ortaya çıkaran
şekilde büyüdüğüne işaret edilen raporda, konut açığının da büyük olduğu
belirtildi. Rapora göre kentte yıllık ortalama 100 bin konutun üretimine ihtiyaç
duyulurken, KİPTAŞ, TOKİ, kooperatifler ve özel sektör kuruluşları tarafından
üretilen konut miktarı ihtiyacın oldukça altında kalıyor.
İki temel politika
Raporda, her yıl on binlerce insanın İstanbul'a yöneldiğine ve nüfusun son
10 yıl içinde yıllık ortalama 300 bin arttığına dikkat çekilerek, artışın önemli
bir kısmının göçlerden kaynaklandığı kaydedildi.
Göçün önüne geçebilmek için iki temel
politika önerilirken, bunlar, "ülkenin geri kalmış bölgelerinin
kalkındırılmasına yönelik yatırımlar ve İstanbul'a alternatif olabilecek yeni
cazibe merkezlerinin kurulması" olarak ifade edildi.
Raporda devamla şu ifadeler yer aldı:
"İstanbul'da kamu hizmetlerini daha
pahalı hale getirmek, ek vergi, vize ve benzeri tedbirler almak kesin bir çözüm
olmayacaktır. İstanbul'a yönelik nüfus akımının önlenmesi ve şehir nüfusunun
planlı bir şekilde artmasının sağlanması için vergi oranları, nakil ilmuhaberi
ya da vize benzeri uygulamalardan uygun olanları devreye sokulmalı. İstanbul'a
yakın Adapazarı, Çorlu, Düzce, Lüleburgaz, Yalova ve Bursa dolaylarında yeni
çekim alanları oluşturularak, yeni şehirler kurulmalı ve muhtemel iç göçün
buralara yönelmesi sağlanmalıdır."
Ulaşım ve otopark
Ulaşımın İstanbul'un en önemli sorunlarından biri olduğu kaydedildiği
raporda, üçüncü bir köprüye acil ihtiyaç olduğuna vurgu yapılırken, bunun doğal
güzelliklerine zarar verebileceğinin de altı çizildi.
Raporda, kentteki otopark sorununun
tarihi konakların yakılması, arsalar, yollar ve kaldırımların işgal edilmesi
gibi ciddi bir noktaya geldiği, otoparkçılığın ''mafya olarak adlandırılan
insanların'' elinde bir rant kapısı haline geldiği savunuldu.
İstanbul'un sanayi ve ticaret
altyapısına da işaret edilen raporda, Türkiye'nin hedefi olan 2014'te 500 milyar
dolar dış ticaret hacminin yarısının İstanbul merkezli yapılacağının dikkate
alınması gerektiği ve altyapının buna göre yeniden şekillendirilmesinin zorunlu
olduğu belirtildi.
Raporda, İstanbul'u küresel-bölgesel
bir merkez yapma vizyonunun Türkiye'nin milli davalarından biri olması gerektiği
vurgulanarak, kentin mevcut durumuyla küresel ölçekte etkin bir şehir olmadığı,
dünya şehirleri sıralamasında en iyi ihtimalle dördüncü grupta yer alabileceğine
işaret edildi.
İstanbul milli dava olmalı
Tüm dünyada artan markalaşma hareketinin başta ticari ürünler olmak üzere
şehirleri de etkisi altına aldığı belirtilen raporda, merkezi ve mahalli
yönetimin, İstanbul'un geleceğini küresel ve bölgesel anlamda bir dünya şehri
olarak şekillendirecek vizyona ve ufka sahip göründüğü dile getirilerek, ''Söz
konusu vizyon ve ufuk siyaset üstü bir nitelikte olmalı, adeta milli bir dava
olarak görülmelidir'' denildi.
Raporda, 'azmanlaşmış bir sanayi şehri'
görünümündeki İstanbul'un mevcut sorunların çözümlenmesi ve etkin bir dünya
şehri olması için küresel sermayenin İstanbul'a çekilmesi, mevcut 5 yıldızlı
otellerin sayısının en az 8 kat artırılması gerektiği kaydedildi.
CNN Türk |