reklam

16 Mayıs 2005 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Mimarlar: 'Var!' (2 ve son)

Yazıda yazana yazmak kuraldır. Hem de kural bozduran kural. Yazının yolu kapanmasın diye.

"Mimarlar: Var!" yazısına epey cevap geldi. "Varım" diyenler ve yorumlarını eksik etmeyenler. Yazdıklarını yazmamak olmazdı. İnce / Uzun'un dizi yazmama kabulünü bozmak farz oldu. "50 mahalleye 50 mimar apartmanı" politopyası hakkında son kez yazarak. Bir de doğrudan içinde bulunmadığı bir alanla ilgili yazanın haddini nasıl nerede bileceği sorusunu ortada bırakarak. (Yazmak bizatihi soru sormak değilse nedir?)

İlk cevap Ankara'dan geldi. Şerif Süveydan (Paralaks Mimarlık) "Biz de varız" diyordu. Tıpkı N. Sayın gibi, Mimarlar Odası'nın asgari proje hizmet tarifesinden çalışmaya hazır olduklarını bildiriyordu.

Politopya yazının ilk kez göründüğü www.arkitera.com 'un yöneticilerinden Ömer Yılmaz neler yaptıklarını yazdı. Önce 50 mahalleyi 32 ilçe olarak değiştirip belediyeye 40 aday mimarın adını sunmuşlardı. Adayların genç ve büro sahibi olmalarına dikkat etmişlerdi. Büyükşehir'in ilçe belediyelerine yazı göndermesini bekliyorlardı. Temmuz ayındaki Uluslararası Mimarlık Kongresi'nde politopyayı bir proje olarak belediyeler, mimarlar ve yatırımcılara tanıtacaklardı. Sonra da Mimarlık Festivali'nde bir sergi düzenleyeceklerdi. Cem İlhan'ın yazısı "Ben de varım... fakat" diye başlıyordu. İlhan, İhsan Bilgin'in yazılarına dayanarak mimarın sürece dahil olamadığını hatırlatıyordu. Sonra, N. Sayın'ın önerdiği asgari ücretin uygulamada tavan ücret olduğuna, gerçekte bunun 1/5'inin alındığına dikkat çekiyordu. Yine İ. Bilgin'den aktararak, "Yapılacak iş, ortaya çıkacak bina zaten başından belli; mimarlık formasyonunun taşıyabileceği alternatif çözümlere, farklı mekân kurgularına... yer yok" diyordu. İlhan, "İmar formatlarının dışına çıkılarak neler yapılabilir, gelin onu da tartışalım" diyerek yabana atılamayacak denli yeni bir öneri de yapıyordu. Korhan Gümüş ise mimarlığın 50 mimar apartmanı gibi ütopyalardan beslendiği kanısındaydı. Ona göre, İstanbul'da yeni yapılan 'felaket apartmanların' da mimarlar tarafından yapıldığını unutmamak gerekliydi. Politopya 'kâğıt üzerinde çizilmiş' binalaro değil, kullanıcı, uygulayıcı, profesyonellerle yerel yönetici arasındaki ilişkileri sorun ediyordu. Bu haliyle tasarımcının konumunun ve hayatla ilişkisinin sorgulanmasına yarayabilirdi.

Özetle gelen cevaplar bu kadar. Benden de bu kadar. Bir kent (kozmopolis) ütopyası ortaya attım. Ütopyayı, 'yok yer' olarak tanımlıyorum. İçten içe bir umudum vardı: 'Bir eu-topya', yani 'iyi yer' ışığı yakılabilir mi diye geçirmiştim.  Belli ki, bundan sonra politopya üzerine biraz daha konuşulacak. Ben konuşulanları ve asıl, olanları izleyeceğim. Yine de her yıl, müteaahitlerin gösterdiği projeyi çizip onların resmi dairedeki işlerini takip edecek binlerce mimar yetiştirmenin garipliğine şaşacağım. (Adına okul denen şeyin kendi kendini sorgulamamasından daha hazin ne olabilir?)

Olacakların mimarlara ve hayatlarımıza ne getireceğini göreceğiz. Ne götürdüğünü ise her gün yaşıyoruz.
Radikal - Serhan Ada

 

Mayıs 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık ve tasarım dünyası ile ilgili genel tartışma konuları Mimarlık forumunda

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz