Formula 1’de ‘ayıp’
önde...
Formula 1 pisti bundan birkaç sene önce
Anayasa’nın koruması altında ormandı ve İstanbul 12 numaralı tapu sicil
kütüğünde ‘Ormandır, satılamaz ve kullanılamaz’ şerhi vardı.
Formula 1 patronu ile yerli ortakları
orayı ‘pist’ olarak beğenince, yerli-yabancı sermaye, belediye başkanları,
bürokratlar, politikacılar bir anda el ele verip bakın ne yaptılar:
- Birkaç günde orası ‘orman’ olmaktan
çıkartıldı, ‘mera’ statüsüne geçirildi.
- ‘Mera’nın kiraya verilmesi kararı çıktı.
- Ömerli Barajı’nı besleyen su havzası içinde olduğu için İSKİ’nin ‘Asla tesis
yapılamaz’ kararı da birkaç günde ‘Yapılır...’ şeklini aldı.
- Bunlar yetmiyordu, Çevre Bakanlığı’nın ‘ÇED onayı’ vermesi gerekiyordu.
İstanbul Valiliği burası için ‘ÇED raporuna gerek olmadığına’ karar verdi.
- Yine de pist yapılamazdı; çünkü turizm teşvik ve avantalarından yararlanmak
gerekiyordu.
- 13 Mayıs 2004’te Bakanlar Kurulu kararı ile orası ‘Turizm Bölgesi’ ilan
edildi.
- Hemen ertesi günlerde Formula 1’e ‘Turizm Teşvik Belgesi’ verildi.
Bir orman ve içme suyu havzası işte
böyle Formula 1 pisti oluverdi.
Dünkü Vatan Gazetesi’nde Formula 1
patronu İngiliz işadamı Ecclestone’nin, daha yarış yapılmadan devletten 13.5
milyon dolar aldığı, 2012’ye kadar her yıl için 13.5 milyon dolar alacağı, bilet
satışlarının yüzde 45’inin, yiyecek ve içecek satışının ise yüzde 50’sinin bu
adama verileceği yayınlandı.
Yerli ortaklarına ne düştü?..
Büyük bir havadan gelir yanında, ihale ve ödemelerde binbir türlü yolsuzluklar
ortaya çıktı.
Mahkemelerde yargılanıyorlar.
Hafta sonları 250-300 bin insanın
döküntüsü, pisliği, çişi-mişi su havzasına akarken, sanki boş alan yokmuş gibi
entrikalarla orman piste dönüştürülürken ve ortaya bir büyük vurgun çıkarken,
bir tek yorum yapılabilir:
Tüm bu olanlar bir ülke için yüz
kızartıcı suçtur.
Bize sermaye, bürokratlar, politikacılar el ele verdiklerinde, doğanın yaşama
şansının hiç olmadığını kanıtlar.
Ama kesilen ağaçların, yok edilen
ormanın, yuvası yıkılan canlıların, ahı tutuyordur; rezillikleri bir bir ortaya
dökülüyor, yaptıkları ayaklarına dolanıyor.
Ve o pistteki yarışlarda her zaman en
önde ‘ayıp’ olacak.
Hürriyet - Bekir Coşkun |