reklam

23 Mayıs 2005 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Tuz Gölü'nü de kararttık

Türkiye'nin tuz gereksiniminin yüzde 70'ini sağlayan Tuz Gölü 30 yıldır evsel ve sanayi atıklarla kirleniyor. Gölü kurtaracak proje ise Devlet Planlama Teşkilatı engeline takılıyor.

Türkiye'nin tuz gereksiniminin yaklaşık yüzde 70'ini karşılayan Tuz Gölü, başta Konya olmak üzere, çevresindeki Cihanbeyli, Kulu, Şereflikoçhisar, Aksaray, Eskil, Altınekin'in evsel ve sanayi atıklarıyla tarım ilaçlarının çöplüğüne dönüşmüş durumda. Ayrıca, çevresinde yer alan bu il ve ilçelere bağlı 28 belde ve 56 köy ile birçok mezranın atıkları da direkt ya da dolaylı olarak göle karışıyor.

Beyşehir Gölü'nden başlayarak 185 kilometrelik ana tahliye kanalına akıtılan Konya'nın kanalizasyonu Tuz Gölü'ne ulaşıyor. Ayrıca tarımsal ve endüstriyel atık suları da Uluırmak, İnsuyu, Peçeneközü dereleri ile Tuz Gölü'ne bırakılıyor. Kontrolsüz yapılan tarımsal sulamalar ve ruhsatsız kuyular nedeniyle de gölün yeraltı su seviyesi son yıllarda çok azaldı. Yeraltı su dengesinin bozulması ve topraklarındaki aşırı sulamadan kaynaklanan tuzlanma nedeniyle çoraklaşma da tarımsal verimliliği düşürüyor. Bunun yanında tarımsal ilaçların aşırı ve yanlış kullanımı da gölde ve yeraltı sularında kirlilik yaratıyor. Göl çevresinde TEKEL tarafından işletilen üç tuzla var. Kirlilik her biri yıllık ortalama 500 biner tonla 1.5 milyon ton tuz üreten Şereflikoçhisar'daki Kaldırım ve Kayacık ile Cihanbeyli'deki Yavşan tuzlalarını tehdit ediyor.

Göz göre göre yok oluş
Özel Çevre Koruma Kurumu (ÖÇKK) tarafından hazırlanan ve ÇED onayı alınan gölü kurtaracak arıtma tesisleri ve katı atık projeleri ise Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) engeline takıldı. Türkiye'nin önemli sulak alanlarından biri olan ve ender bulunabilecek doğal değerleri barındıran Tuz Gölü Havzası, 2 Kasım 2000'de Bakanlar Kurulu Kararı ile 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' ilan edildı. ÖÇKK tarafından çevre illerden kaynaklanan kentsel atıkların yerinde arıtılarak göldeki kirliliğin önlenmesi, Tuz Gölü ve bağlı göllerin oluşturduğu sulak alanlar ile yeraltı sularının korunması, buna bağlı olarak topraktaki çoraklaşmanın giderilmesi, dolayısıyla tarım ile hayvancılığın desteklenmesi amacıyla yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 'Tuz Gölü Entegre Fizibilite Çalışması' ise 2001 yılında tamamlandı. Yine ÖÇKK tarafından hazırlanan beş arıtma tesisi, üç katı atık depolama alanı ve üç transfer istasyonunu içeren 'Tuz Gölü Entegre Çevre Projesi' tamamlanarak ÇED onayı alındı. Ne var ki bütün bu altyapı projeleri yaşama geçirilemedi. Nedeni ise şöyle:

Kredi için geç kalındı
Projede belirlenen işler için eski Çevre Bakanı Fevzi Aytekin zamanında Ekonomik ve Mali İşbirliği Mutabakat Zaptı çerçevesinde İspanya hükümeti kredisinin kullanılması planlandı. Ancak, altyapı yatırımlarında kredi kullanılabilmesi için DPT ve Hazine Müsteşarlığı tarafından verilmesi gereken izinlerin Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırlarının değiştirilmesinin ardından verileceği bildirildi. Yeni çizilen sınırların yürürlüğe girmesi için Bakanlar Kurulu kararı gerekiyordu. Söz konusu karar da ancak 8 Ağustos 2002'de çıktı.
Ancak kredinin kullanılabilmesi için işe ait sözleşmenin en geç 19 Temmuz 2002'ye kadar imzalanması gerekiyordu. Hazine Müsteşarlığı'nın da vermesi gereken iznin ardından yapılması gereken çalışmalar da fiili imkânsızlıklar nedeniyle yapılamadı ve kredi kullanılamadı.

Belediyeler borç istemedi
ÖÇKK daha sonra Dünya Bankası'ndan kredi buldu ama bu kez de belediyeler borçlanmak istemedi. ÖÇKK yetkilileri her yıl söz konusu altyapı işlerinin yatırım programına girmesi için DPT'ye başvuruda bulunduklarını söyledi. DPT ise ÖÇKK'ya gönderdiği yazıda, 'Kurumun yatırım programına bu işlerin alınması halinde belediyelerin geri ödeme zorunluğu olmadığını ve devlet bütçesinden karşılanması gerektiğini' belirterek iki yıldır her başvuruyu reddetti. Sadece Konya Büyükşehir Belediyesi, Atıksu Arıtma Tesisi için İspanya'dan kredi buldu. Kredi geçen şubat ayında İspanyol makamları tarafından onaylandı. Hazine Müsteşarlığı da bir ay önce söz konusu krediyi onayladı. Ancak şimdi de arıtma tesisinin yapımı için Bakanlar Kurulu kararı bekleniyor.

Bu arıtma tesisiyle de iş bitmiyor. Çünkü Konya Organize Sanayi Bölgesi'nin de sanayi atıkları için ayrı bir arıtma kurması gerekiyor. Konya'nın arıtması, eğer onay alırsa evsel atıklar için inşa edilecek. Kulu'nun arıtma tesisi ise İller Bankası'nın bu yılki bütçesine kondu ve ihale edilmeyi bekliyor. Cihanbeyli'ninki ise bankanın gelecek yılki bütçesine konuldu ve geçen hafta ÖÇKK ihale edilmesi için başvuruda bulundu.

Arsenikten cıvaya...
Çevre Bakanlığı'nın 1992 yılında yaptırdığı araştırmaya göre; göle yılda 1944 ton deterjan, 90 bin ton yağ ve gres, 1500 ton organik madde, 228 bin ton nitrat, 180 bin ton sülfat, 276 ton cıva ile yüksek oranda kurşun, demir, çinko, arsenik gibi ağır metaller ile bor gibi kirleticiler karışıyor. Bu kirlilik, Özel Çevre Koruma Kurulu'nun 2001 yılında tamamladığı 'Tuz Gölü Entegre Fizibilite Çalışması' içerisinde Tuz Gölü'ne ulaşan, gölü besleyen, derelerde ve yeraltı sularında yaptırdığı analizlere göre daha da artmış durumda.

Bu gölün tek benzeri ABD'de
1665 kilometrekarelik yüzeyiyle Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü'nün tek benzeri ABD'de bulunuyor. Gölün 1200 kilometrekarelik alanında yazın buharlaşma nedeniyle 2 santimetre ile 2 metre arasında tuz tabakası oluşuyor. Tuz varlığı 210 milyon ton olan göl, aynı anda başta filamingolar olmak üzere birçok göçmen kuşun ürediği önemli bir sulak alan. Gölden her yıl yaklaşık 1.5 milyon ton tuz elde ediliyor. Türkiye'nin diğer tuz ihtiyacı ise İzmir Çamaltı Tuzlası'ndan yılda 1.5 milyon tonluk üretimle ve Iğdır Tuzluca, Erzurum, Çankırı gibi kaya tuzu kaynaklarından elde ediliyor. Ama İzmir Çamalatı Tuzlası da Gediz Nehri'nin deltasında yer alması ve nehrin Uşak, Manisa ve İzmir'in evsel vee sanayi atıklarıyla kirlenmesi nedeniyle artık alarm veriyor.

Yedi yıldır aynı sorunlar
1998'den bu yana Tuz Gölü, beş Çevre Bakanı gördü. Her gelen bakan gölü kurtarmak için proje hazırlattı. Projeler her iktidar değişikliğinde revize edildi ama yine ortada uygulamaya yönelik bir adım atılmadı.

Ben de 1998'in Şubat ayında Tuz Gölü'ndeki kirliliği görmek için yola çıkmıştım. Konya'dan başlayarak DSİ Ana Tahliye Kanalı boyunca göle doğru adım adım gitmiştim. Dönemin Konya Su ve Kanalizasyon İdaresi (KOSKİ) Genel Müdürü Nurettin Kılıç, gölün kendi atıklarından kirlendiği iddiasını, "DSİ Ana Tahliye Kanalı'na verdiğimiz kanalizasyon atıkları, göle kadar 150 kilometre yol kat ediyor. Atıklar, kanal boyunca hava ile temas ettiği için doğal arıtmaya tabi oluyor" teziyle çürütmeye çalışmıştı. Kılıç, arıtma için o zaman 12 trilyon lira gerektiğini, bütçelerinini se yıllık 3.5 trilyon olduğunu açıklamıştı. Göl kenarında bulunan TEKEL'in Kaldırım Tuzlası yetkilileri de 1998'de, elde ettikleri tuzun her geçen yıl karardığına dikkat çekmiş, bunun nedenini de göle karışan kurşun, demir bakıroksit gibi ağır metaller ile yağ ve gres gibi zehirli maddelere bağlamıştı. Durum bugün için de değişik değil. Kanalın göle ulaştığı en son noktadaki yerleşim yeri olan Gölyazı'nın o zamanki Belde Belediye Başkanı Mehmet Havutçu da kanala giren hayvanların öldüğünü söylemişti.

'Bütçemiz sınırlı'
Şu anki Gölyazı Belediye Başkanı Mulla Şimşek de bunu doğrulayarak, durumun her geçen gün vahimleştiğine dikkat çekti. Şimşek, devletten yardım beklediklerini belirterek, "Bütçemiz çok sınırlı. İller Bankası'ndan gelen kaynağın bir kısmı zaten önceki su temini projesi için kesiliyor. Biz halktan su parası toplayamıyoruz. Arıtma tesisi nasıl yapalım" dedi.

İdam fermanı: 1974
Tuz Gölü'nün 'idam fermanı', Beyşehir Gölü'nden taşan sulardan Konya ve Çumra ovalarını kurtarmak ve topraktaki sülfat oranını azaltmak için DSİ tarafından 1974'te inşa edilen 185 kilometrelik Ana Tahliye Kanalı'nın açılmasıyla imzalandı. Konya'nın tüm sanayi, tarım ve evsel atıkları halen bu kanal aracılıyla Tuz Gölü'ne boşalıyor. Kanal boyunca yer alan tüm yerleşim birimlerinin atıkları da göle dökülüyor. Konya'daki binin üzerindeki sanayi kuruluşu ile kentin kanalizasyonu Keçeli Deresi aracılığıyla DSİ kanalına bağlanıyor ve hiçbir arıtma yapılmadan göle dökülüyor. Ana Tahliye Kanalı geçtiği güzergâh boyunca sulama amaçlı da kullanılıyor. Daha sonra geri dönen ve içerisinde yüksek miktarda tarımsal ilaçlar bulunan sular da direnajla tekrar kanala akıyor.
Radikal - İbrahim Günel

 

Mayıs 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
diğer aylar için tıklayın

Kentin fiziksel çevresi, sorunları ve kentli olmak üzerine görüşlerinizi Kent başlığı  altında tartışıyoruz.

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz