Formula-1 Talanına
'Rüşvet'; Mimarlık Doruğuna 'Nasihat'...
Türkiye'yi dünyaya tanıtan hemen tüm
sunumlarda ''mimari'' si var. Anıtsal yapılardan eski kent dokularına, antik
yerleşmelerden yalılara, konaklara, yayla evlerine kadar Anadolu'nun hemen tüm
mimarlık birikimleri turizm afişlerinin, broşürlerinin ve her türlü tanıtım
filmlerinin neredeyse ''yegâne'' malzemeleri...
Bir de elbette ki doğal güzelliklerimiz
, koylar, kıyılar, göller, dağlar, nehirler ve ormanlarımız ...
İşte bu zenginliğin geleceğe
taşınmasını tartışmak üzere temmuzda İstanbul 'da yapılacak ''Dünya Mimarlık
Kongresi'' hazırlıkları için hükümet ve devlet hâlâ oralı bile değilken, aynı
zenginliği talan ederek ormana ve su havzasına konuşlanan Formula-1 için
sağlanmadık olanak kalmadı...
Doğanın ve kültürün ''yok edilmediği''
bir kentleşme politikasına hasret kalan Türkiye'ye esin kaynağı olacak bir
uluslararası buluşmaya ilgisiz kalanlar, hiçbir soruna çözüm içermeyen otomobil
yarışlarına devletin kesesini sonuna kadar açmış durumdalar...
'Kent' umurlarında değil..
Uluslararası Mimarlar Birliği 'nin her 3 yılda bir farklı ülkede düzenlediği
Dünya Mimarlık Kongreleri için bu kez Türkiye'nin seçilmesindeki önemli nedenler
arasında ''kültür ve çevre zenginliklerimiz'' yer alıyor... 100'den fazla
ülkeden binlerce mimarı İstanbul'a çeken ise bu zenginliklerin tahribatına karşı
''uluslararası dayanışma'' çağrımızdı.
Mimarlar Odası, 2005 buluşması için
aday kentlerin yarıştığı 1999'daki Pekin kongresinde dünya mimarlarına demişti
ki; ''Anadolu'nun mimari ve doğal mirası tüm insanlığındır. Gelin, kentlerimizin
ortak geleceğini tarihle iç içe tartışalım...''
İşte bu çağrıya ilgi göstererek
''kimliksiz kentleşme'' sorunlarımızı da paylaşmak üzere temmuzda İstanbul'a
gelecek hemen tüm ülkelerden mimarlar için, ''muhafazakâr'' iktidar hâlâ bir
''aferin'' bile demezken, Formula-1'le önce ormanımızın yağmalanmasına ve su
havzalarımızdaki nâzım planlara aykırı rant yapılaşmasına açıkça göz yumuldu.
Şimdi de aynı talana milyonlarca dolarlık ''teşvik'' ler yağdırılıyor...
Dünya Mimarlık Kongresi'nin yapılacağı
kamuya ait toplantı ve etkinlik mekânlarına ''kural böyle'' denerek milyarlarca
lira kira paraları istenirken, Formula'daki para kazanma tesislerinin imara
yasak alanlardaki ''kuralsız'' inşaatlarına törenlerle temel atıldı...
Yine Dünya Mimarlık Zirvesi'nin
yapılacağı Taşkışla'yla Lütfi Kırdar arasındaki ''Kongre Vadisi'' ni düzenleme
yarışmasına Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Başbakanlık Tanıtma Fonu 'ndan
istenen 100 bin dolar için bile ''ödenek yok'' denirken, aynı Başbakanlık
kaynaklarından Formula-1'i düzenleyen FAO şirketinin patronu Bay Ecclestone 'ye
13.5 milyon dolar , hem de nakit olarak ''avans'' ödendiği ortaya çıktı..
Beyefendinin de nakde ihtiyacı olmamalı
ki, bu parayla hemen Tuzla'daki tersanelerde özel bir ''yat'' yaptırmaya
başlamış!
Son haberlere göre yaklaşık ''150
milyon dolar'' a malolacak Formula-1 için hükümet ve devlet neredeyse hemen tüm
masrafları üstleniyor. Yine FAO'ya ''25 milyon dolar'' lık teminatla birlikte,
bilet gelirlerinin yüzde 45'i, diğer gelirlerin yarısı, sponsorlukların yüzde
25'i ödenecek. Sadece televizyon yayın hakkından ise ''4 milyon dolar''
veriliyor... (Vatan- 21.05.2005)
Buna karşılık, toplam bütçesi sadece 3
milyon dolar olan Dünya Mimarlık Kongresi'nden ise neredeyse ''üste para''
isteniyor... Tüm ülkelerden mimarların ''mimarlık tarihi ülkesi'' nde
toplanarak, kültürü ve doğayı gözetecek bir kentleşmenin evrensel politikalarını
belirlemelerini desteklemek bir yana, zorluk bile çıkarıyorlar...
Sorun 'parasızlık' değil
''Formula'' ile ''mimarlık'' a karşı bu ''davranış farklılıkları'' nı
geleceğin tarihçileri nasıl değerlendirirler bilemeyiz. Ancak bu kıyaslama
açıkça gösteriyor ki, Türkiye'yi yönetenlerin kültür ve uygarlık değerlerine
karşı duyarsızlıklarındaki temel neden ''parasız'' lık değil, başka bir şeyden
yoksunluk...
Bunun tanımını yapmak ise basın ahlak
yasası sınırlarını zorlayacağından, değerlendirmeyi okurlara bırakıyorum.
Dünya Mimarlık Kongresi'ne işte bu
koşullarda ve ''bu anlayışa rağmen'' ev sahipliği yapıyoruz...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |