reklam

25 Mayıs 2005 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

Küreselleşme Kıskacında Vatan Toprakları...

Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda hükümet, yeni bir yasa hazırlamış durumda olduğunu açıklamış ve en kısa zamanda konuyu çözeceğini belirtmiştir. Açıklanan gerekçeler dikkate alınarak çıkartılacak yasayla, yabancıların taşınmaz satın almalarının önü açılabilecektir.

CHP'nin, Anayasa Mahkemesi'ne bir buçuk yıl önce 4916 sayılı ''Yabancıların Taşınmaz Edinimine İlişki Yasa'' nın 19. maddesinin iptali ile ilgili olarak açmış olduğu iptal davası, sonuçlanmış ve gerekçeli karar Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak bu karar halkımızın ve kamuoyunun beklentilerini ne yazık ki karşılamaktan uzaktır. Hatta hayal kırıklığı yaratmıştır. Halkımızın ve kamuoyunun beklentisi, Anayasa Mahkemesi'nin 21 Haziran 1984 tarihli, ''Ülke ve millet arasında bağlantı bulunduğu, ülkenin bu millet fertlerine ait olduğu, bu hükümlerden yararlanarak belli bölgelerde toprak alacak yabancıların o bölgelerde çoğunluk sağlayıp etkinlik kazanabilecekleri, bu yöndeki gelişmelerle yabancılar tarafından mülk edinilen ülke topraklarının ülkeden kopma durumuna gelebileceği, tarihte böyle olayların yaşandığı, Arap topraklarında Yahudilerin bu yolla sağladıkları etkinlik sonucu İsrail devletini kurmayı başardıkları...'' kararı ile yine, 9 Ekim 1986 tarihli ''Ülkede yabancıların arazi ve emlak edinmesi salt bir mülkiyet sorunu gibi değerlendirilemez. Toprak, devletin vazgeçilmesi olanaksız temel unsuru, egemenlik ve bağımsızlık simgesidir... Satışın yabancı uyruğundaki gerçek kişilere yapılması halinde satılan toprakların gerektiğinde geri alınabilmesi olanağının varlığına güvenilemez. Yabancıların her an kendi devletinin himayesinde olduğu dikkate alındığında böyle bir yola başvurulmasının çetin sorunlara yol açması kaçınılmazdır...'' şeklindeki kararında belirtmiş olduğu sakıncalara sadık kalınsaydı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 8 Mayıs 1974 tarihinde almış olduğu ''Türk olmayanların meydana getirdikleri tüzelkişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır. Çünkü tüzelkişiler gerçek kişilere oranla daha güçlü oldukları için, bunların taşınmaz mal edinmelerinin kısıtlanmamış olması halinde, devletin çeşitli tehlikelerle karşılaşacağı ve türlü sakıncalar doğabileceği açıktır'' diyen hükümleri göz önünde bulundurulsaydı, böyle ''küresel'' dünya görüşüne eklemlenmiş bir karar çıkmazdı.

Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı incelendiğinde, karara egemen olan temel görüşün, ''Bilim ve teknolojideki gelişmeler, artan ulaşım ve iletişim olanakları, ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkilerde beliren yeni yapılanma gereksinimleri, uluslararası ilişkilere yoğunluk ve yeni boyutlar kazandırmıştır. Bunun sonucu olarak kimi durumlarda yabancılara mülk edinme hakkının tanınması ve buna koşut olarak konunun ülke koşullarına göre belli yasal sınırlamalara bağlı tutulması gereği ortaya çıkmıştır'' şeklinde olduğu görülmektedir. Bu düzenlemelerin anlamı, yabancıların mülk edinme hakkının tanınması gerektiğidir. Kısaca Türkiye, ''yeni dünya düzeni'' dayatmasını kabul eden bir ülke olarak, yabancı gerçek ve tüzelkişilerin taşınmaz edinme haklarının var olduğunu kabul etmek durumunda bırakılmaktadır.

Anayasa Mahkemesi, iptal edilen 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 35. maddesinde yer alan, 30 hektarı aşan arazi alımlarında Bakanlar Kurulu'na bırakılan takdir hakkı ile, aynı maddenin son fıkrasında yer alan kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından 35. maddenin uygulanamayacağı yerleri belirleme yetkisinin Bakanlar Kurulu'na bırakılamayacağı hususlarına vurgu yapmıştır. Bu konulardaki görevin ''yasama organı'' na ait olduğu, bu hususta yetkinin ''yürütme'' ye devredilemeyeceğine işaret etmiştir. Ayrıca yabancılar lehine taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tesisinin ''karşılıklılık'' esasına bağlanmamasını da sakıncalı bulmuştur.

Mahkemenin kararına egemen olan felsefe, Türkiye'de taşınmaz edinen yabancıların haklarının korunmasıdır. Kararda belirtildiği üzere 1982 Anayasası'nın 16. maddesi, ''Yabancıların temel hak ve özgürlükleri uluslararası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir'' demektedir. Tapu Kanunu'nun 35. maddesinin son fıkrasıyla belirlenen kamu yararı ve ülke güvenliği hususunda da Bakanlar Kurulu'nun yetkili olamayacağı, yetkinin yasama organına ait olduğu kararda açıklanmıştır. Yani, ''TBMM, kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından yabancıların taşınmaz alabileceği yerleri kanunla belirlemelidir'' görüşü gerekçenin özünü oluşturmaktadır. Kısaca TBMM, ayni haklar konusunda ''karşılıklılık'' ilkesine ve 1982 Anayasası'nın 2, 7, 16. maddeleriyle başlangıç kısmındaki 5. paragrafında yer alan hükümlere dikkat ederek; sınır ve ilkeleri belirlenmiş bir yasa ile, yabancı gerçek ve tüzelkişilerin konut, bağımsız bölüm, işyeri, arazi ve toprak satın almalarının önünü açabilecektir.

Sonuç olarak: Halkımızın ve kamuoyunun duyarlılığı, endişeleri göz ardı edilerek, ABD ve AB dayatmaları karara egemen olmuştur. Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda önceki kararları ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararları yok sayılmıştır. 442 sayılı ''Köy Kanunu'' , ''karşılıklılık ilkesi'' , ''yabancı ticaret şirketleri'' nin durumu, ''ayni haklar'' a ilişkin sakıncalar ile ülkenin ve ulusun ''bölünmez bütünlüğü'' , ''üniter devlet'' yapısı ve en önemlisi de şehit kanlarıyla ''emperyalist'' işgalden kurtarılmış ''vatan toprağı'' kavramı hiç öne çıkarılmamıştır. Bütçe açığını kapatmak için ülkenin kamu kaynaklarını; fabrikalarını, orman vasfını yitirdiği iddia edilen topraklarını, limanlarını, havaalanlarını ve topraklarını yabancıya satmak Türkiye'yi boşaltmak demektir. Bu satışlardan elde edilen rakam da 1.3 milyar dolar... ''... Canım toprak orda duruyor, sırtlayıp da gidiyorlar mı?..'' demek en büyük aymazlıktır. Tarihte de sırtlayıp da gitmediler, silahlarını sırtlayıp gelip işgal ettiler. Şimdi de yapılan, dolarla işgalden başka bir şey değildir.

Bir taraftan misyonerlik çalışmaları, bir yandan yabancı azınlık vakıflarının eski kilise ve manastır yerleri için toprak talepleri, ekümeniklik talepleri... Çok yönlü bir saldırı karşısında halkımızın sabrının zorlanması... Ulusal egemenliğimiz, küresel egemenlikle yer mi değiştiriyor, üzerinde yaşadığımız topraklarımız vatan olmaktan mı çıkıyor, bastığımız yeri yabancı toprağı mı sayacağız, Atatü rkçülüğümüze kendi ellerimizle mi son vereceğiz?.. Nedir, nereye gidiyoruz?.. Tarihten ders almadık mı?.. Borç ödemek için vatan haciz, ipotek altına verilir mi, satılır mı?..

Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda hükümet, yeni bir yasa hazırlamış durumda olduğunu açıklamış ve en kısa zamanda konuyu çözeceğini belirtmiştir.

Açıklanan gerekçeler dikkate alınarak çıkartılacak yasayla, yabancıların taşınmaz satın almalarının önü açılabilecektir.

Anayasa Mahkemesi üyelerinden Mehmet Erten ile Serdar Özgüldür 'ün iptal gerekçesine ekledikleri ''Değişik ve Ek Gerekçe'' lerinde belirtmiş oldukları hususlar, mahkemenin iptal kararına dayanak yapılsaydı, o zaman halkımızın ve kamuoyunun beklentileri kısmen karşılanmış olabilirdi...
Cumhuriyet - Orhan Özkaya

 

Mayıs 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
diğer aylar için tıklayın

Platform

Arkitera Platform 2004 - 2005 toplantılarının dokuzuncusu
27 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapderre Kampüsü BS1 no'lu Salon'da gerçekleşecek.

Yönetici: İhsan Bilgin
Davetli Tartışmacılar: 
Günkut Akın, Murat Güvenç, Mehmet Kütükçüoğlu, Han Tümertekin, Cem Yücel


Kale Grubu'nun  katkılarıyla

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz