Küreselleşme
Kıskacında Vatan Toprakları...
Anayasa Mahkemesi'nin kararı
doğrultusunda hükümet, yeni bir yasa hazırlamış durumda olduğunu açıklamış ve en
kısa zamanda konuyu çözeceğini belirtmiştir. Açıklanan gerekçeler dikkate
alınarak çıkartılacak yasayla, yabancıların taşınmaz satın almalarının önü
açılabilecektir.
CHP'nin, Anayasa Mahkemesi'ne bir buçuk
yıl önce 4916 sayılı ''Yabancıların Taşınmaz Edinimine İlişki Yasa'' nın 19.
maddesinin iptali ile ilgili olarak açmış olduğu iptal davası, sonuçlanmış ve
gerekçeli karar Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak bu karar
halkımızın ve kamuoyunun beklentilerini ne yazık ki karşılamaktan uzaktır. Hatta
hayal kırıklığı yaratmıştır. Halkımızın ve kamuoyunun beklentisi, Anayasa
Mahkemesi'nin 21 Haziran 1984 tarihli, ''Ülke ve millet arasında bağlantı
bulunduğu, ülkenin bu millet fertlerine ait olduğu, bu hükümlerden yararlanarak
belli bölgelerde toprak alacak yabancıların o bölgelerde çoğunluk sağlayıp
etkinlik kazanabilecekleri, bu yöndeki gelişmelerle yabancılar tarafından mülk
edinilen ülke topraklarının ülkeden kopma durumuna gelebileceği, tarihte böyle
olayların yaşandığı, Arap topraklarında Yahudilerin bu yolla sağladıkları
etkinlik sonucu İsrail devletini kurmayı başardıkları...'' kararı ile yine, 9
Ekim 1986 tarihli ''Ülkede yabancıların arazi ve emlak edinmesi salt bir
mülkiyet sorunu gibi değerlendirilemez. Toprak, devletin vazgeçilmesi olanaksız
temel unsuru, egemenlik ve bağımsızlık simgesidir... Satışın yabancı uyruğundaki
gerçek kişilere yapılması halinde satılan toprakların gerektiğinde geri
alınabilmesi olanağının varlığına güvenilemez. Yabancıların her an kendi
devletinin himayesinde olduğu dikkate alındığında böyle bir yola başvurulmasının
çetin sorunlara yol açması kaçınılmazdır...'' şeklindeki kararında belirtmiş
olduğu sakıncalara sadık kalınsaydı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 8 Mayıs
1974 tarihinde almış olduğu ''Türk olmayanların meydana getirdikleri
tüzelkişiliklerin taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmıştır. Çünkü tüzelkişiler
gerçek kişilere oranla daha güçlü oldukları için, bunların taşınmaz mal
edinmelerinin kısıtlanmamış olması halinde, devletin çeşitli tehlikelerle
karşılaşacağı ve türlü sakıncalar doğabileceği açıktır'' diyen hükümleri göz
önünde bulundurulsaydı, böyle ''küresel'' dünya görüşüne eklemlenmiş bir karar
çıkmazdı.
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı incelendiğinde, karara egemen olan
temel görüşün, ''Bilim ve teknolojideki gelişmeler, artan ulaşım ve iletişim
olanakları, ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkilerde beliren yeni yapılanma
gereksinimleri, uluslararası ilişkilere yoğunluk ve yeni boyutlar
kazandırmıştır. Bunun sonucu olarak kimi durumlarda yabancılara mülk edinme
hakkının tanınması ve buna koşut olarak konunun ülke koşullarına göre belli
yasal sınırlamalara bağlı tutulması gereği ortaya çıkmıştır'' şeklinde olduğu
görülmektedir. Bu düzenlemelerin anlamı, yabancıların mülk edinme hakkının
tanınması gerektiğidir. Kısaca Türkiye, ''yeni dünya düzeni'' dayatmasını kabul
eden bir ülke olarak, yabancı gerçek ve tüzelkişilerin taşınmaz edinme
haklarının var olduğunu kabul etmek durumunda bırakılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, iptal edilen 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 35. maddesinde
yer alan, 30 hektarı aşan arazi alımlarında Bakanlar Kurulu'na bırakılan takdir
hakkı ile, aynı maddenin son fıkrasında yer alan kamu yararı ve ülke güvenliği
bakımından 35. maddenin uygulanamayacağı yerleri belirleme yetkisinin Bakanlar
Kurulu'na bırakılamayacağı hususlarına vurgu yapmıştır. Bu konulardaki görevin
''yasama organı'' na ait olduğu, bu hususta yetkinin ''yürütme'' ye
devredilemeyeceğine işaret etmiştir. Ayrıca yabancılar lehine taşınmaz üzerinde
sınırlı ayni hak tesisinin ''karşılıklılık'' esasına bağlanmamasını da sakıncalı
bulmuştur.
Mahkemenin kararına egemen olan felsefe, Türkiye'de taşınmaz edinen
yabancıların haklarının korunmasıdır. Kararda belirtildiği üzere 1982
Anayasası'nın 16. maddesi, ''Yabancıların temel hak ve özgürlükleri uluslararası
hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir'' demektedir. Tapu Kanunu'nun 35.
maddesinin son fıkrasıyla belirlenen kamu yararı ve ülke güvenliği hususunda da
Bakanlar Kurulu'nun yetkili olamayacağı, yetkinin yasama organına ait olduğu
kararda açıklanmıştır. Yani, ''TBMM, kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından
yabancıların taşınmaz alabileceği yerleri kanunla belirlemelidir'' görüşü
gerekçenin özünü oluşturmaktadır. Kısaca TBMM, ayni haklar konusunda
''karşılıklılık'' ilkesine ve 1982 Anayasası'nın 2, 7, 16. maddeleriyle
başlangıç kısmındaki 5. paragrafında yer alan hükümlere dikkat ederek; sınır ve
ilkeleri belirlenmiş bir yasa ile, yabancı gerçek ve tüzelkişilerin konut,
bağımsız bölüm, işyeri, arazi ve toprak satın almalarının önünü açabilecektir.
Sonuç olarak: Halkımızın ve kamuoyunun duyarlılığı, endişeleri göz ardı
edilerek, ABD ve AB dayatmaları karara egemen olmuştur. Anayasa Mahkemesi'nin bu
konuda önceki kararları ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararları yok
sayılmıştır. 442 sayılı ''Köy Kanunu'' , ''karşılıklılık ilkesi'' , ''yabancı
ticaret şirketleri'' nin durumu, ''ayni haklar'' a ilişkin sakıncalar ile
ülkenin ve ulusun ''bölünmez bütünlüğü'' , ''üniter devlet'' yapısı ve en
önemlisi de şehit kanlarıyla ''emperyalist'' işgalden kurtarılmış ''vatan
toprağı'' kavramı hiç öne çıkarılmamıştır. Bütçe açığını kapatmak için ülkenin
kamu kaynaklarını; fabrikalarını, orman vasfını yitirdiği iddia edilen
topraklarını, limanlarını, havaalanlarını ve topraklarını yabancıya satmak
Türkiye'yi boşaltmak demektir. Bu satışlardan elde edilen rakam da 1.3 milyar
dolar... ''... Canım toprak orda duruyor, sırtlayıp da gidiyorlar mı?..'' demek
en büyük aymazlıktır. Tarihte de sırtlayıp da gitmediler, silahlarını sırtlayıp
gelip işgal ettiler. Şimdi de yapılan, dolarla işgalden başka bir şey değildir.
Bir taraftan misyonerlik çalışmaları, bir yandan yabancı azınlık vakıflarının
eski kilise ve manastır yerleri için toprak talepleri, ekümeniklik talepleri...
Çok yönlü bir saldırı karşısında halkımızın sabrının zorlanması... Ulusal
egemenliğimiz, küresel egemenlikle yer mi değiştiriyor, üzerinde yaşadığımız
topraklarımız vatan olmaktan mı çıkıyor, bastığımız yeri yabancı toprağı mı
sayacağız, Atatü rkçülüğümüze kendi ellerimizle mi son vereceğiz?.. Nedir,
nereye gidiyoruz?.. Tarihten ders almadık mı?.. Borç ödemek için vatan haciz,
ipotek altına verilir mi, satılır mı?..
Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda hükümet, yeni bir yasa hazırlamış
durumda olduğunu açıklamış ve en kısa zamanda konuyu çözeceğini belirtmiştir.
Açıklanan gerekçeler dikkate alınarak çıkartılacak yasayla, yabancıların
taşınmaz satın almalarının önü açılabilecektir.
Anayasa Mahkemesi üyelerinden Mehmet Erten ile Serdar Özgüldür 'ün iptal
gerekçesine ekledikleri ''Değişik ve Ek Gerekçe'' lerinde belirtmiş oldukları
hususlar, mahkemenin iptal kararına dayanak yapılsaydı, o zaman halkımızın ve
kamuoyunun beklentileri kısmen karşılanmış olabilirdi...
Cumhuriyet - Orhan Özkaya |