Tarihi Yarımada’da
dört parkur
Eminönü
Belediyesi ile Eminönü Sivil Toplum Girişimi’nin hazırladığı, Murat Belge ve Can
Belge’nin metinlerini yazdığı Tarihi Yarımada Yürüyüş Parkurları rehberi,
İstanbullulara tarihi yarımada tarihini öğretmeyi ve kentte yaşayanları
bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Her biri yaklaşık 2 saatlik yürüyüşleri kapsayan
dört parkur var içinde. Rehberde,
Sultanahmet odaklı dört parkur var. Dört parkurdan üçü Sultanahmet Meydanı’ndaki
Milion Taşı’nı başlangıç noktası alıyor. Bugün orijinal halinden küçük bir
parçası ayakta kalan Milion Taşı, Bizans döneminde dünyanın merkezi kabul
ediliyordu.
Milion Taşı - Hidayet Camii
En uzun mesafeyi Milion-Hidayet Camii parkurunda katediyor, iki buçuk ile üç
buçuk saat arasında yürüyorsunuz. Ayasofya’dan başlayıp, Soğukçeşme Sokağı’ndan
geçip, Sirkeci Garı’nda noktalanan bu parkur oldukça keyifli. Sonunda denizle
buluşup, çay keyfi yapabilirsiniz. Sultanahmet Meydanı’nda Milion Taşı’ndan
yürümeye başlıyor, Ayasofya’nın yanından ilerleyip, Topkapı Sarayı’na gelmeden,
sağa, Soğukçeşme Sokağı’na dönüyorsunuz. Burada restore edilmiş tarihi evlerin
arasında, Çelik Gülersoy’un İstanbul Kitaplığı’nı, Fahri Korütürk’ün doğduğu evi
görmeniz tavsiye ediliyor.
İlk sola döndüğünüzde Caferağa
Medresesi’ne geliyorsunuz. Mimar Sinan’ın inşa ettiği yapı, el sanatları
atölyesi olarak hizmet veriyor. Medresenin bahçesindeki kahvede bir şeyler
içebilir, atölyelerde yapılan işleri satın alabilirsiniz. .
Gülhane Parkı duvarına bitişik olan
Alay Köşkü’ne yöneliyoruz. Parkın duvarından, tramvayın geçtiği caddeye doğru
çıkıntı yapan bu köşkte, Evliya Çelebi’ye göre padişah, esnaf alaylarının
geçişini seyredermiş. Babıali yokuşunun alt tarafında şehrin fazla bilinmeyen
yapılarından Beşirağa Medresesi ve Camii var. Lale Devri sonrasında yapılmış,
çok zarif birkaç binadan oluşuyor. Medrese, tekke ve kütüphaneyi gezebilirsiniz.
Daha fazla yukarı çıkmayıp sahile,
1890’da Alman mimar Tachmund tarafından inşa edilen Sirkeci Garı’na gidiyoruz.
Gar lokantası, manzarası ve yemekleri ile ünlü. Yemek için Adalar İskelesi’nin
ilerisinde bulunan Sepetçiler Kasrı’nı da tercih edebilirsiniz.
Turun son durağı olan Hidayet Camii,
Kadıköy vapur iskelesinin tam karşısında. Yorulmadıysanız, Mısır Çarşısı’nda
alışveriş yapabilir, Yeni Camii’nin yakınındaki Hamdi’nin ünlü kebaplarından
yiyebilirsiniz. Divanyolu Parkuru
Bugün Divanyolu dediğimiz cadde, Roma İmaparatoru Büyük Constantin’in kurduğu
şehrin ana caddesiydi. Eminönü’nden Aksaray’a uzanan tramvay yolunun da
bulunduğu caddede, şimdi Türk Edebiyat Vakfı olan Kalfa Sibyan Mektebi, 2.
Beyazıt zamanında yapılan Firuzağa Camii ve Park Hamamı var.
Pier Loti Otel’in köşesinden sağa
sapıyoruz. Eminönü Belediye binası olan eski konservatuvara geliyoruz. Binanın
içinde 5. yüzyıldan kalma bir sarnıç var. Girip, bu sarnıcı görebilirsiniz.
Divanyolu Caddesi üzerindek Basın
Müzesi, 16. yüzyılda Mimar Sinan’ın yaptığı Çemberlitaş Hamamı, karşı sırada
Köprülü Külliyesi, Çemberlitaş Sütunu, Atik Ali Paşa Camii ve Koca Sinan Paşa
Camii ile Külliyesi parkurdaki diğer duraklar. Külliye içindeki mezar taşları
incelemeye değer. Bu parkurda, birbirine yakın zamanlarda yapılmış çok sayıda
külliye görebilirsiniz. Medrese odalarında turistlere yönelik halılar satılıyor.
Divanyolu parkurunun sonu, Beyazıt Sahaflar Çarşısı’na çıkıyor.
Sultanahmet Meydanı
Bu parkur, kentin turistik açıdan en ünlü bölgelerini kapsıyor ve fazlaca bir
sürprizi yok. Binlerce yıl öncesinde, şehrin merkezi olarak kullanılan Hipodrom
meydanından yola çıkıyorsunuz. Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Burmalı Sütun ve
Alman Çeşmesi’yle ilgili bilinmeyenleri öğreniyor, Türk İslam Eserleri Müzesi ve
İbrahim Paşa Sarayı’nı geziyorsunuz.
Kapalıçarşı-Çemberlitaş
İşte hanlar, hamamlar, tarihi kapılarla dolu güzergahımız. Alışveriş meraklıları
için de birebir. Pazar günü Kapalıçarşı’nın kapalı olduğunu unutmayın.
Parkura başlar başlamaz
uğrayabileceğiniz, iki gizli lezzet adresi vereceğiz size. Molla Fenari
Sokak’taki Aslan Lokantası’nda geleneksel Türk yemeklerini tadabilir, soldan
devam ettiğinizde karşınıza çıkan 58 numaradaki isimsiz restoranda enfes
yemekler yiyebiliriniz.
İsmi belli olmayan Rum bir mimarın
yaptığı Nur-u Osmaniye Camii, 1700’lerde inşa edilen Sofcu Han, Yağcı Han, Şeref
Han, Çuhacı Han’ı gezebilir, sonra da kendinizi Kapalıçarşı’ya bırakabilirsiniz.
İçinde 4 bin 399 dükkan, 2 bin 195 oda, bir cami, 10 mescid, bir hamam, 19
çeşme, 8 kuyu, 24 han ve bir türbe bulunan 47 bin metrekarelik Kapalıçarşı’yı
gezmek bütün gün sürebilir aslında. Cevahir Bedesteni’ndeki Bizans Kartalı
kabartmasına dikkat edin. Kapalıçarşı’nın en eski iki yapısı Sandal ve Cevahir
bedestenlerinin farkına varacaksınız bu gezide.
Ne yenir?
Kapalıçarşı’daki Aslan ve Subaşı lokantalarında, Mısır Çarşısı’ndaki Pandeli ile
Sirkeci Konyalı’da tencere yemekleri, Hamdi’de kebap yiyebilirsiniz. Sultanahmet
Meydanı’na çıkmışken meşhur köftelerinden yememek olmaz. Sirkeci’deki Hacı Bekir
şekercisi, Hocapaşa’daki Kasap Osman, Filibe Köftecisi, Ahırkapı’da Balıkçı
Sabahattin, Laleli’de Koska Helvacısı ve Vefa Bozacısı diğer adresler.
Nasıl gidilir?
Yürüyüş parkurlarına en kolay tramvayla ulaşabilirsiniz. Zeytinburnu Metro
durağından kalkan tramvay Laleli, Beyazıt, Çemberlitaş, Sultanahmet, Gülhane ve
Sirkeci’yi dolaşıyor. Bölgeye, Cankurtaran’dan geçen Halkalı-Sirkeci treni,
Sarıyer, Kadıköy ve Üsküdar’dan kalkan deniz otobüsleri, şehir hatları vapuru,
şehrin her tarafından İETT otobüsleriyle kolayca ulaşılabilir.
Hürriyet - Öznur Kaymak |