reklam

30 Mayıs 2005 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Geç kalan kapatma

Cumartesi günkü (28 Mayıs 2005) Hürriyet gazetesi, 'özel haber' logosu ile manşetten duyurmuş gelişmeyi. Gazetenin, Şükrü Kızılot imzalı ve 'Süleymaniye hamam savaşı' başlıklı haberinde şöyle deniyor: 'Eminönü Belediyesi, tarihi Süleymaniye Hamamı'nı erkekler ve kadınlar bir arada yıkandıkları için 31 Mayıs'tan itibaren kapatma kararı aldı.' Haberden öğrendiğimize göre karar, 24 Mayıs 2005 tarihinde hamamın işletmecisi Erol Bulut'a tebliğ edilmiş.

Bence Eminönü Belediyesi biraz geç kalmış bu tebligatı yapmakta. Çünkü Süleymaniye Hamamı zaten epeydir kapalıydı. Çoktan kapanmıştı. 'Kapalı Hamam' olmuştu Erol Bey işletmesini aldı alalı.

Nasıl mı?
Hamamlar kamuya, bütün topluma açık mekanlardır, değil mi? Üstelik, aslına bakarsanız, mütevazı mekanlardır da; öyle olmalıdırlar, değil mi? Yani tarihten gelen işlevleri, ihtiyacı olanlara ekonomik temizlik imkanı sağlamaktır. Çünkü suları bile yüzyıllar öncesinde padişahlarca, şehreminlerce bağışlanmıştır hamamların. Bugün de epey bir metreküp suyu bedavaya alıyorlar. Birçoğu. Bakmayın siz yani, Türkiye turizm tarzının tatlı para uğruna tarihi hamamların en güzellerini turistler için pahalı eğlence mekanlarına, oryantalist gözleri okşayan kostüme, daha doğrusu 'dekostüme' film setlerine dönüştürmüş olmasına. Önü sonu ucuzcu yerler olmalıdır hamamlar. Toplumun bütün sınıf ve katmanlarına açık. Bir tarz amme hizmeti sunmalıdırlar yani.

Ama hayır, bugün artık hemşehrilerimiz açısından İstanbul'un belli başlı hamamları bir lüks alternatifi, alternatif bir lüks durumundadır.

Süleymaniye Hamamı'nın işletmecisi Erol Bulut ise hepsinden ileri gitmiş ve Türkiye toplumuna toptan ve çoktan yasaklamıştı hamamını nicedir. Mimar Sinan'ın bu muhteşem yapısını. Kültürel bir amaçla bile giremiyordu Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyanlar Süleymaniye Hamamı'na. Sivil olarak.

Bakın, ben bu durumu, Süleymaniye Hamamı'ndaki bu durumu, hemen hemen bir yıl önce, 14 Haziran 2004 tarihli Milliyet gazetesindeki 'Sokak' adlı köşemde nasıl tasvir etmiştim 'Turistlere ve polislere özel hamam' başlığıyla:

'Geçen hafta içinde hasret gidermeye, Süleymaniye Camii'ne gittim. Yine kaç aydır uzaktan selamlaşıyorduk onunla.

Sonra gelmişken bir de külliyenin geçtiği ellerdeki akıbetini, Sinan'ın semtteki diğer emanetlerinin halini hatırını sorayım dedim.

En son Süleymaniye Hamamı'na geldim. 1557 yılında Süleymaniye Camii ve külliyesi ile birlikte inşa edilen bu yapı hamam mimarisinin bir şaheseridir.

Bir bakıp, yıkanmayıp, göz banyosu yapıp çıkacağım ben de.

'Hayır' dedi işletmeci, 'Türkleri almıyoruz'.

'Nasıl?' dedim. Tam o sırada soyunma kabinlerinden birinin kapısı açıldı, iki Batılı turist, biri kadın biri erkek, el ele seyirttiler oryantalist bir coşkuyla yıkanma mekanına.

'Turistler rahatsız oluyorlar, kadın görmek için gelenler çok oluyor' dedi işletmeci.

'Ama zaten hamamlarda kadın-erkek ayrı ayrı yıkanmaz mı?' diye sordum bu kez de.

'Biz burada hamamcılık değil, turizm yapıyoruz' dedi işletmeci.

Tartışma uzadı, bu arada ben fazlaca muhafazakar bulundum tabii.

Sonra bu kez dış kapı açıldı. Yurttaşımız iki erkek geldi, buyur edildi içeri. Soyundular ve yıkanmaya geçtiler.

'E peki bunlar?' dedim.

'Onlar polis' dedi işletmeci, 'Zaten onlar da tıraşlık kısmında yıkanıp çıkarlar.'

Mimar Sinan'ın kendisinin de 1588 yılına kadar yararlandığı, Kanuni Sultan Süleyman'ın da ağırlandığı ama esas müşteri profili müderrisler ve medrese öğrencileri olan Süleymaniye Hamamı'nın nice ilmi diyaloglara tanık kubbesinin altında şimdi artık turistlerin ve polislerin ayrıcalıklı yalnızlığı sürüyor.

Çıkıyorum, Sinan'ın kubbesinden inen huzmeleri göremeden.'
Eminönü Belediyesi, bu bizim açımızdan geç kalınmış kapatma kararını 'Avustralyalı bir çiftin kadın olanının hamamda taciz edildiği' şikayetinde bulunmasının ardından başlatılan incelemeler sonucu almış.

Yani Bulut'un bir yıl önce benimle sohbetinde etrafında dolaştığı taciz riski ya da daha doğrusu olasılığının önüne bu ülkenin mütevazı ve sivil insanlarını bu ülkenin kültür miraslarından uzak tutarak geçilmiyor.
Akşam - Ahmet Tulgar

 

Mayıs 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
diğer aylar için tıklayın

Koruma, restorasyon, sanat tarihi ve arkeoloji sorunlarını, düşüncelerinizi Koruma ve Restorasyon forumuna yazabilirsiniz. 

Arkitera.com/forum

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz