Ordu'nun Evleri...
Karadenizli âşıkların sevdiklerine
nasıl bağlandıklarını ünlü Ordu türküsü ne de güzel anlatır:
''Ordu'nun dereleri, aksa yukarı aksa;
Vermem seni ellere, Ordu üstüme kalksa...''
Suyun yukarı akmasını bile hayal
edebilecek kadar ''divane'' olan bu ''âşık'' lar, acaba hangi evlerde
yaşamışlardı; sevmeyi hangi evlerde öğrenmişlerdi?
Sorunun yanıtı yine bir Ordu türküsü;
''Hekimoğlu'' ndan...
''Konaklar yaptırdım mermer direkli;
Hekimoğlu dediğin de (narinim) aslan yürekli.
Konaklar yaptırdım döşedemedim;
Ünye de Fatsa bir oldu da (narinim) baş edemedim...''
Sevdaların güvencesi
İşte böylesine ''narin'' sevgilerin, böylesine ''türküleştiği'' eski Ordu
evlerinden ''elde kalabilenler'' için başlatılan koruma çabaları da eminim ki
''sevda'' lardan kaynaklanıyor...
Ordulular, ''apartmanlaşan'' kentlerine
baktıkça, dillere destan aşklarının bile ''betonlaştığı'' nı fark ederek
harekete geçmiş olmalılar.
Eğer böyle olmasaydı, Belediye Başkanı
Seyit Torun , geçenlerde ''Tarihi Evler Kurultayı'' nda şu sözleri nasıl
söyleyebilirdi?
''- İnsanların hayata bakışı, kentin
varoluşunu da belirler. Bu evlerimizde Ordu insanının ince zevkini görürüz...''
Ve yine eğer böyle olmasaydı, dünyanın
en meşgul insanlarından Oktay Ekşi kalkıp Ordu'ya giderek şunları söylemeye
nasıl zaman ayırabilirdi?
''- Kurultay denince aklınıza artık CHP
gelmesin. Bu kurultay da Ordu'yu çirkinleştirmekten koruma kurultayı...''
Ya aynı oturumlara katılan
''Karadenizli'' mimarlık ve şehircilik hocaları?
Prof. Dr. Cengiz Eruzun , eminim ki
İstanbul'a döndüğünden beri sazını daha bir duygulu çalıyordur; memleketi
''Fındıklı'' daki o eski evleri de anarak...
Prof. Dr. Hüseyin Kaptan ise aynı
zamanda ''Ordulu'' olarak kim bilir kaç ''Fadime'' fıkrasını daha akşam
masalarına armağan ediyordur...
Doğrusu, geçen yıllarda ben de Ordu'ya
gidip o eski evlerin sıralandığı yokuşta, şimdi sonsuz dinlencesinde olan aziz
dostumuz Müslüm Kaptan 'ı dinleyinceye kadar bu ''kent ve duygu kucaklaşması''
nı fark edemezdim. Müslüm demişti ki; ''Hani o ıslık çalınıp göz kırpılan Ordu
türküsü var ya; bu sokakta vaktiyle kızlı erkekli gezinen gençleri
anlatıyor...''
İşte o günleri Ordu'ya yeniden
kazandırmak için düzenlenen kurultayın diğer konuşmacısı, Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin de demiş ki;
''Boztepe'ye çıkıp baktığımda gördüm ki kentin ruhu yaşıyor; yani, duygular yok
olmamış ama sinmişler; şimdi bu evlerle yeniden doğacaklar...''
Ordu evleri, işte böylesine etkileyici
ve de heyecan verici...
Nitekim Mimarlar Odası Başkanı Oktay
Topçuoğlu da 14-15 Mayıs 2005 günlerinde gerçekleşen kurultaydan bakın nasıl söz
ediyor; ''Tarihi dokuyu sadece kültürel miras olarak değil, 'yaşamın anlamı'
için de korumak gerekiyor...''
Bu duyarlılığa adeta önderlik
edercesine katılan Vali Kemal Yazıcıoğlu ise temeli 1936'da atılmasına rağmen
tamamlanamayan ''Halkevi'' projesini 67 yıl sonra ''Atatürk Kültür Merkezi''
adıyla yaşama geçirmenin haklı gururunu taşıyor...
Karadeniz'in Park Oteli
Hemen herkesi sarmalayan bu heyecanın özgün bir projesi de ''Ordu-2040'' ...
Yıllardır kendisini bu ilin kültürüne
ve doğasına adayan Enis Ayar 'ın adeta ''militan'' ca savunduğu proje, tüm
tarihi yapıları 2040 yılına kadar yeniden ''kent peyzajına egemen kılma'' yı
amaçlıyor. Bunun için kimi eski dokuya saygısız yeni yapıların yıkılması
öngörülüyor...
Örneğin, bu yönde belediyeye toplu
imzayla verilen dilekçede, kentin Taşbaşı semtindeki deniz siluetini parçalayan
ve 25 yıldır inşaatı bitirilemeyen, ''Karadeniz'in Park Oteli(!)'' denilebilecek
dev binanın ''kaldırılması'' isteniyor.
Eğer bu da gerçekleşirse, Ordu'nun
derelerinin artık yukarı akması gerekmeyecek; çünkü herkes sevdiğiyle ömür boyu
türküler söyleyecek...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci |