reklam

09 Haziran 2005 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Pekin'den İstanbul'a...

Uluslararası Mimarlar Birliği 'nin (UIA) temmuz başında İstanbul'da yapılacak Dünya Mimarlık Kongresi 'ne artık gün sayıyoruz.

Kongrenin 'Kentler ve Mimarlık' temasıyla ilgilenenler, 1999 'daki Pekin kongresinde elde edilen bu ev sahipliğinin 'gerekçeleri' ni de dikkate almalılar, çünkü Mimarlar Odası'nın daha da eski yıllardan beri süren bu özleminin temel nedeni, sadece uluslararası bir toplantıyı düzenlemiş olmak, ya da 'kongre turizmi' ne katkıda bulunmak değildi.

Dünya mimarlarıyla ve UIA ile İstanbul'da birlik te olmanın asıl heyecan verecek yanı, 6 yıl önce Pekin belgelerinde özetle şöyle açıklanmıştı: ''Ortak ve ulusal sorunlarımızı paylaşmak, küresel gerçekleri tartışmak ve dünyadan meslektaşlarımızla dertleşmek...''

Yeryüzü mimarlarının 2005 buluşmalarına aday olan ülkeler arasından Türkiye'yi seçmelerindeki önemli bir neden de işte bu 'dertleşme' çağrısıyla birlikte daha da anlam kazanan eşsiz 'İstanbul kimliği' ydi.

Çünkü aynı çağrılarda deniyordu ki:

''Kentlerimizin geleceğini kendi küresel çıkarları için belirleyen Yeni Dünya Düzeni'nin egemen güçleri mimarlığı dışlamaktadır.

Çünkü mimarlık, toplumların esenliğini ve yaşamın sürekliliği için kültürel değerleri yok eden siyasetlerle çatışma halindedir.

Bu gerçeğin en yoğun olarak yaşandığı Türkiye ve İstanbul'da 2005 yılı ev sahipliğine işte bu sürecin sorgulanması ve dünya dayanışması içinde önlemler düşünülmesi için adaydır.

Sizleri 2600 yaşındaki İstanbul'a ortak sorunlarımızı tartışmak ve binlerce yıllık Anadolu uygarlıklarının tanıklığında ortak geleceğimize birlikte karar vermek için çağırıyoruz...''

'Mimarlık'la da buluşmak
İşte bu 'gerçekçi içtenlik' sayesinde, aynı seçimlerin diğer adayları olan Floransa (İtalya) ile Nagoya (Japonya) kentleri umduklarını bulamadılar. Türkiye'nin 2005 kongresine ev sahipliği yapmasının ise sadece dünya mimarlarıyla değil, aynı zamanda tarihsel kökenindeki 'mimarlık kültürü' yle de yeniden buluşmasına heyecan verici bir ortam sağlaması için, son bir yıl içinde ülkenin dört bir yanında 'hazırlık kongreleri' yapıldı.

Ülke ekonomisinin, üretim yerine arsa ve arazi spekülasyonunun rant gelirlerine bağımlı hale getirilmesiyle birlikte tırmanan kent ve çevre tahribatı karşısında alınması gereken önlemler, hemen tüm bölgelerde düzenlenen 'İstanbul-Dünya Mimarlık Kongresine Doğru Türkiye Kongreleri' nde yerel ve kamu yöneticilerinin de katılımıyla tartışıldı.

Kent topraklarının yasadışı işgaline göz yummayacak; mimarlığı ve şehirciliği bir kenara iten plansız ve kaçak yapılaşmaları sürekli affetmeyecek; imarla ilgili kararların bilimsel ve toplum yararına değil, sadece inşaat gelirlerini arttırmaya hizmet ettiği yasal ve yönetsel ortamı sürdürmeyecek bir 'ulusal mimarlık' ve 'kent politikası' özleminin, dünya mimarlarıyla da paylaşılması için sonuçlar çıkarıldı, bildirgeler hazırlandı...

Sorunumuz 'küresel'
Çünkü bütün bu olumsuz siyasetler, aslında uluslararası bağlara da sahip... Türkiye'yi de dünyadaki 'finans mimarisi' nin birbirlerine benzer kimliksiz örnekleriyle donatan küresel ekonomi, aynı zamanda mimarlığı dışlayan yapı pazarıyla da işbirliği içinde.

Mimarlık ilkelerini ve şehircilik kurallarını gözetmeyen bir kentleşme, küresel yatırım piyasasının da çok işine geliyor olmalı ki örneğin 'demokrasi ve insan hakları' konusunda Türkiye'yi sürekli uyaran Avrupa Birliği ve diğer Batılı güçler, aynı uyarıyı 'yasadışı yapılaşma' ve 'plansız kentleşme' için yapmıyorlar.

Oysa kentlerin kimliksizleşmesi; kültürel ve çevre değerlerini yitirmeleri; kentsel kaosun yaşamın tüm yönlerini tahrip etmesi; o çok önem verdikleri demokrasi ve insan hakları bilincinin de temelinde olan 'kent kültürü' nü yozlaştırmıyor mu?

İşte, böyle bir süreçte, tarihi kentlerimizin siluetlerine uygunsuz olarak yerleşen 'küresel mimari' nin sonradan görme kültür yoksunu gökdelenleriyle, aynı kentlerimizi kuşatan yasadışı ve plansız rant yapılaşması, mimarlığımızın özü olan 'çevreye ve yaşama saygı' yı da yok ediyor.

Yani, mimarlığımızı koruyabilmemiz ve yeniden etkin kılabilmemiz için artık ulusal ölçekte tek başımıza mücadele etmemiz yetmiyor. Aynı du rumu kendi ülkelerinde de yaşayan dünya mimarlarıyla dayanışma içinde olmak gerekiyor. Üstelik bunu, her biri dünya mirası olan tarihi kentlerimiz ve yine dünya sanatının zengin bir parçasını oluşturan Anadolu mimarlığının geleceği için de yapmamız gerekiyor.

Evet... İstanbul; ''dünya mimarlığının dünya kentlerine yönelik tarihsel sorumluluğunun vurgulanacağı ve bunun önündeki küresel engellerin sorgulanarak geleceğin kentlerini yeniden mimarlıkla buluşturmak için gerekli evrensel politikaların belirleneceği bir tarihsel foruma ev sahipliği yapmak'' üzere aday gösterildi ve seçildi.

Şimdi bu seçime oy veren dünya mimarları, temmuzun ilk haftasında bizimle olacaklar, ama ya şunu sorarlarsa: ''Bizler binlerce kilometreden sizin da vetiniz üzerine sizinle dertleşip çıkar yolumuzu birlikte bulmak için geldik. Peki, sizler nerelerdesiniz?''

Mimarlarımızın, yerel yöneticilerimizin ve kent plancılarımızın, bu soruyu akla bile getirmeyecek geniş bir katılımla UIA Kongresi'nde bulunmaları gerekiyor... Üstelik bu buluşma UIA tarihinde ilk kez, kongrenin resmi dilleri arasında olmayan ''ev sahibi ülke dili'' yle de izlenebilecek ve tartışmalar Türkçe yapılabilecek.
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Haziran 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
  01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31    
diğer aylar için tıklayın

Kitap

Genç Çizgiler 2004
Editör: İdil Erkol
Grafik Tasarım: Aslı Ayhan

Arkitera Mimarlık Merkezi Yayınları

Ücret: 20 milyon TL
(20 YTL).
Dağıtım ve kargo masrafları dahil.

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz