reklam

Haberler
Aralık 2001 

Dubuffet Tekstürolojisi

Pompidou Kültür Merkezi'nde Dubuffet'nin yüzüncü doğum yılı nedeniyle düzenlenen sergi sanatçının 1930'lardan 1980'lere uzanan, yarım yüzyılı aşkın bir süre içindeki sanatsal üretimini, dünyanın dört bir yanından gelen örneklerle izleyicilere sunuyor.

Düz ya da alışılmış anlamda, büyük harflerle yazılan ve öyle okunan ''sanat'' , gözlemlerimiz onu öyle kabul ettiği sürece, çok ekstrem noktalarda geziniyor olsa bile, bilincimizin sınırlarını zorlamaz. Değil mi ki, bir yüzeye aktarılmış ya da bir malzemeye oyulmuştur, bu onun, kategorize edilmiş olduğu anlamına gelir: Resmin ve heykelin boyutları içinde konumlandırılmış ifade biçimi, bu konumla, beklenen kodları içeren bir anlam kazanmış demektir.

Karşıtlık ve kırılma ise, salt bu anlamla yetinmemek gibi, beklenmedik bir girişim söz konusu olduğunda kendini gösterir. Sanatın ''modernlik'' serüveni, bu tür girişimlerin üst üste ya da arka arkaya gelen karşıtlık öykülerinin bir toplamından başka ne olabilir? Öykülerin başlı ve sonlu olmaması, insanın yaratma eylemine ilişkin duygu ve düşüncelerine sınır çekmenin mümkün olmayacağı yolundaki yaygın kanılara katılmaya zorlar bizi.

Yeterince kapsayıcı değil
Yaşamı da sanatının izlediği yol gibi şaşırtıcı gel-gitlerle dolu olan Jean Dubuffet (1901-1985), bu konuda belki de en tipik örneklerden biridir. Ham, işlenmemiş, ilkel gibi sözcük anlamlarıyla karşılanan ''brut'' sanat deyimi, bugün Dubuffet'nin her tür özentiden uzak durmayı bir sanat ilkesi haline getirmiş yapıtları için tanımlayıcı bir anlam taşıyor olsa bile, onun yüzüncü doğum yılı nedeniyle Pompidou Kültür Merkezi'nde düzenlenen retrospektif sergisi bütünüyle gezilip görüldüğünde, geride saklı kalmış olduğu su götürmeyen sanatsal nitelikleri açısından gene de kapsayıcı olmuyor. Şarap ticaretiyle uğraşan bir aileden geliyor olması, aynı zamanda işlenmemiş ''sek'' şaraplar için de kullanılan bu kavramın, Dubuffet'nin sanatı söz konusu olduğunda, cuk oturmuş olduğunu akla getiriyor. Basitlik ve çocuksuluk ( ''enfantine'' ), yirminci yüzyılın bu efsane adı tarafından yapılmış olan işleri belirleyici bir özellik olabilir, ama bu deyimin günümüzde kapsadığı alan göz önüne alındığında, Dubuffet'nin yapıtlarını, görünürdeki bu özelliğiyle tanımlamak fazlaca kolaycı bir girişim olurdu. Buradan yola çıkarak bu sergiyle ilgili yorumlara da yansımış olan ''kendine özgü'' ( ''a part'' ) yorumuyla yetinmek belki de en doğrusu olacaktır.

Dubuffet, tam ve gerçek anlamıyla bir ''idiot'' olmak için bu yolun bilinçli olarak seçilmesi gerektiğine değinmişti bir yerde. Kültürün ''büyük aspiratör'' ü tarafından kapılmamak için en kestirme yol, böyle bir bilinçle kuşatılmış olmaktır. Herhangi bir akımın, eğilimin ya da seçilmiş bir yolun izleyicisi olmak yerine, bağlayıcı bütün unsurlardan arınmış olarak yola koyulmak, böyle bir bilinci zorunlu kılıyordu ona göre. İlk gençlik yıllarında, Julian'a birkaç ay devam etmiş, orada aradığını bulamayınca, 1924'te bütün sanatsal aktivitelerini bir kenara iterek Buenos Aires'e gitmiş, dönüşünde de ailesinin mesleği olan şarapçılık yapmakla yetinmişti bir süre. Resme yeniden dönmesi, 1940'lı yılları bulacaktır. Yoğun bir çalışma dönemi başlayacaktır bundan böyle. Jean Paulhan, Michel Tapié Eluard, Ponge ve Fautrier ile dostluk kurması, 1943'te Paris'te ilk kişisel sergisini düzenlemesi bu dönemdedir. Sahra seyahatleri de bu döneme rastlar. 1950'lerin başında New York'a gider. 1973'te bu kentte düzenlediği sergisinde, kendisine sonradan ün kazandıracak olan ilk ''Coucou Bazar'' dizisini sergiler. Kahnweiler' in çevresinde odaklanan sanatçılar grubuyla yakın ilişkiler geliştirir. ''Marionette'' ve ''Mirobolus'' dizisini, portreler, kadın bedenleri, eğreti yaşamın küçük heykelleri, ''Paris Circus'' dizisi, ''Hourloupe'' resimleri, ''Mires et Non-Lieux'' izler.

Dubuffet'nin yapıtlarını toplu halde sunan büyük sergilerin ilki, 1973'te gene Paris'te, Grand Palais'de olmuştu. Daha o yıllarda, Dubuffet'nin sanatında, kendi deyimiyle ''ayrıksı bir tine müdahale'' çabasını gündeme getiren girişimler devreye girmeye başlamıştı. Pompidou'daki sergide, sanatçının, 1930'lu yıllardan 1980'li yıllara uzanan yarım yüzyılı aşkın süre içindeki sanatsal üretiminin, bir bakıma ortak bir eksen çevresinde biçimlenmiş olan yapıtlarını, dünyanın dört bir köşesindeki müzelerden ve özel koleksiyonlardan, kendi adına kurulmuş olan vakıf girişimiyle toplanan örnekler üzerinde adım adım izledikçe, bu ''ayrıksı'' lığı gözlemleme olanağı var. Ancak bütün ayrıksılığına karşın gene kendi ifadesiyle, beslendiği kaynak, herkese ait olan ''ortak'' bir kaynaktır.

Yapay örtülerden uzakta
Serginin, sanat olarak bilinen kavramla bağdaşık olmamasına karşın Paris'te geniş bir ilgiyle karşılanıyor olmasını, bu kaynağın çekici ve sıcak yapısına bağlamak da mümkün. Doğru ve namuslu olmayı temel ilke olarak benimsemişti Dubuffet; sahte görüntülerden, yapıtla izleyici arasına çekilmiş yapay örtülerden uzak duruyordu: Her şey, olduğu gibi, çırılçıplak, her tür yapaylıktan arınmış olarak karşımıza çıkmalıydı. Ona yakın bir sanatçının adını telaffuz etmek gerektiğinde, ilk çalışmalarını etkilemiş olan Masson ve Fautrier gibileri akla geliyor olsa bile, Dubuffet'nin, kendi anlayışıyla bağımlı tekil bir sanatçı olduğunu bize itiraf ettirecek değerler içerdiğini belirtmek gerekiyor.

Bütün yaşamı boyunca ürettiği yapıtlarının sayısı on bine ulaşmaktadır Dubuffet'nin. Aralık ayının sonuna kadar sürecek olan sergide, kuşkusuz bu yapıtların tümü yer almıyor, ama bu çapta bir retrospektif sergide yer alması gereken işleri, tuval üzerine boya resimleri, kâğıt üzerine guvaş resimleri, desenleri, çizimleri, kâğıt hamurundan, poliüretan malzeme ile oluşturulmuş heykelimsi etütleri, farklı versiyonlar üzerine kurulu, üzerleri Dubuffetvâri boyanmış konstrüksiyonları, kronolojik bir sıralama içinde izleyebilmek mümkün. Bu tür işler için sanatçısının kullandığı bir terimle ''materiologie'' ve ''texturologie'' tanımları, kuşkusuz en uygun düşenleri olacaktır.
Cumhuriyet

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz