reklam

Haberler
Nisan 2002 

Heykelin hüzünlü öyküsü

1981 yılında yerinden koparılan bu anıt Zühtü Müritoğlu'nun eseridir. 1966 yılında dikilmiştir Geçtiğimiz günlerde ortadan kaybolan heykel hakkında, bilirkişi yaptığı inceleme sonunda kararını verir: ''Atatürk'e benzememektedir, sanat değeri yoktur.'

Yıl 1981. Büyük Atamızın doğumunun 100. yılı. Ayrıca ülke yönetiminde 'Atatürkçü' lüğü temsil ettiğini söyleyen askeri bir yönetim var. Öyleyse bu yıldönümü anlı şanlı kutlanmalıdır. Öyle yapılır. Yurdun dört bir yanında komiteler, kurullar, uzmanlar işbaşı yapar. Bütün olanaklar seferber edilir. Karınca kararınca herkes, her kuruluş, her birey büyük bir çabayla ve coşkuyla bu yıldönümünü kutlamaktadır. Eyüp ilçesi de bunun dışında kalmaz. İlçede bir kurul oluşturulur ve kaymakamın gözetiminde çalışmaya başlar.

Biçimsiz , tuhaf heykel(!)
Değişik önerilerden biri de: ''Hükümet binası önündeki Atatürk anıtının yenilenmesidir.'' ''İlçe İlköğretim Müdürü başkanlığı'ndaki kuruldan'' ''Bu heykelin ilçeye yakışmadığı, Atatürk'ü yeterince temsil etmediği, daha büyük ve daha görkemli bir anıtın yaptırılması için çalışmalar başlatılması...'' kararı çıkar. Bu yönde araştırmalar yapılır, pazarlıklar edilir. Satın alınan bir heykel ilçeye getirilir. 'Bodur, biçimsiz, tuhaf, heykel dahi sayılmayan' eski anıt, hükümet binasının arkalarında bir yere konur. Kısacası bu anıt yenisinin de gelmesiyle iyice gözden düşer. Ancak bu olaya ilçedeki bazı öğretmenler ve yöneticiler tepki gösterirler. Çünkü ''kaldırılan anıtın kitaplarda fotoğrafının bulunduğunun, önemli bir sanatçının eseri olduğunun'' dile getirilmesi de sonuç vermez.

1981 yılında yerinden koparılan bu anıt Zühtü Müritoğlu 'nun eseridir. 1966 yılında dikilmiştir. Benzeri bir anıt da Büyükada'ya bir yıl önce dikilmiştir. Ben bu iki anıta Müritoğlu'nun İkizleri diyorum. Bu anıtlar rölyeftir. Dönemsel nitelik gösterirler. Kaide kaldırılmış, kütle hareket ve ışık-gölgeyle doğrudan anlatıma dönüşmüştür. Özellikle Eyüp'teki rölyef, ilçenin mistik havasına uygun düşmekteydi. Heykelde soyutlama, niteliği gereği zordur. Yüzeysellikle bu sağlanır. Rölyef dokunma duyusunu canlı tutar. Evrenin sonsuz varlığı, yüzeyde sonlanır ve soyutlanır. İnsanda bu, algı yoluyla 'var olma bilinci' doğurur.

İşte bu nitelikteki bir anıt, kaldırılıp bir yana atılmış ve böylece de hüzünlü yolculuğu başlamıştır. Birkaç yıl öncesine kadar sürünerek de olsa ayakta kalan bu anıt 'eski hükümet binasının yenilenmesi' kararıyla bir yolculuğa daha çıkar. Yıkılan binanın enkazı altında kalır ezilir, dökülür, kırılır. Yapı firması, molozlar arasından çıkan bu tuhaf cismi ilçe yöneticilerine sorarak kararları doğrultusunda hareket etmek ister. Kurumlar arası yazışmalar sonucu bilirkişi belirlenerek görüşü sorulur. Bilirkişi yaptığı inceleme sonunda kararını verir: ''Atatürk'e benzememektedir, sanat değeri yoktur.'' Bu yazılı belgenin düzenlenmesinden sonra Müritoğlu'nun ikizlerinden biri olan Eyüp Anıtı, molozlarla birlikte bir kamyona yüklenir... Eyüp ilçesinde aramadığım park kalmadı. Her söylentiye inanarak izini sürdüm. Koca Eyüp ilçesinde sığınacak bir köşe dahi bulamayan bu özgün esere bir yerlerde raslarsanız, bu satırların yazarına haber veriniz. Mutlu olacaktır.

İkiz kardeşini yerine taşıyın
Gelelim ikizlerden diğerine: 1965 yılından 1998 yılına kadar Büyükada Emniyet Binası yanındaki parkta bulunmaktaydı. Cumhuriyetimizin 75. yılı etkinlikleri kapsamında bu anıt da kökünden sökülmüştür. Ama, kardeşinden biraz şanslı olduğunu görüyoruz: Kendisine Ada'da sığınacak bir köşe bulabilmiş, sahildeki parka taşınmış.

Ada yöneticilerine sesleniyorum: ''İkiz kardeşini sonsuz bir karanlıkta kaybeden bu esere özen gösteriniz. Eski yerine taşıyınız. O saygın ve kimlikli bir eserdir. Başkasının gölgesinde yaşamak ona ağır gelebilir.''
Cumhuriyet

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz