reklam

Haberler
Ocak 2003

Zonaro’nun İstanbul’u

Saray ressamı Fausto Zonaro’nun 30’u İtalya’daki müze ve aile koleksiyonlarından olmak üzere 80 resmi sergileniyor.

Çok değil, bundan bir yaz önce Padovalı bir grup tarihçinin bisikletleriyle Karadeniz’in Amasra kentine geldiğini hatırlıyor musunuz?

Bu Padovalı grup, ataları Enetlerin Karadenizli olduğunu iddia ediyor. Kökleriyle buluşmak için binlerce yıl sonra tekrar Karadeniz’e geliyorlardı. İlginç bir tesadüf. Ülkesinden çok İstanbul’da tanınan, II. Abdülhamit döneminin saray ressamı, bir Türk ressamından daha çok el üstünde tutulan Fausto Zonaro da Padovalı. 
1854’te dünyaya İtalya’nın - Padova kentinde dünyaya geliyor. 1891’de İstanbul’a geliyor. 1896’da saray ressamı tayin ediliyor. 1910’a kadar İstanbul’da kalıyor ve sanatının zirvesine İstanbul’da ulaşıyor. Ne var ki 1908’de II. Meşrutiyet ilan ediliyor. Sultan II. Abdülhamit tahttan indiriliyor, Zonaro’nun saray ressamlığı görevine de son veriliyor. Zonaro, İtalya’ya geri dönüyor.

Yapı Kredi Kültür Merkezi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi’nde İtalyan Kültür Merkezi işbirliğiyle açılan sergiye Erol Makzume ile Osman Öndeş’in hazırladıkları bir kitap eşlik ediyor. Zonaro’yla ilgili ilk kapsamlı yayın olan "Osmanlı Saray Ressamı Fausto Zonaro" adlı kitapta, Zonaro’nun yaşam öyküsüyle birlikte, 400’ü aşkın resmi ve eşi Elisa Zonaro’nun o yıllarda çektiği 200 kadar fotoğraf yer alıyor. Sergidekiler ise 30’u İtalya’daki müze ve aile koleksiyonlarından olmak üzere özellikle seçilmiş 80 resimden oluşuyor. Dünyadaki tek "Zonaro eksperi" olan Erol Makzume’nin yıllar süren araştırmalarının sonucu olan kitapta büyük ölçüde Zonaro aile arşivinden yararlanılmış. 

San Remo’daki atölyesine ziyarete gelen ressamlardan bu çalışmalarını gizleyip kopya çekerler diye göstermeyen Zonaro için Erol Makzume şöyle diyor: "19. yy.’ın sonu ve 20. yy.’ın başlarında Zonaro’nun empresyonist ressamlar grubu arasında anılmamasının nedeni, sanatçının o yıllarda İstanbul’da yaşıyor olması ve oryantalist konulara ağırlık vermesidir. Zonaro, 1891 - 1910 yılları arasında, Osmanlı Türkiye’sinde çalışmak yerine, tüm çalışmalarını Fransız ve İtalyan rivieralarında gerçekleştirseydi, güçlü bir olasılıkla empresyonist literatüründe, bugün Monet, Renoir, Sisley, Pisarro, Manet, Degas gibi isimler arasında anılabilecekti".
Milliyet

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz