Bisikletle yolculuk
Yusuf
Taktak, "Zamanlararası" diyor. Dikilitaş’a uzanıyor. İnsanın ve
mekânın zamana ait olabileceğini anlatıyor.
Yine bir Şubat günü, 1996 yılında, Adnan Çoker, Mustafa Ata, Bedri
Baykam ve Yusuf Taktak bir araya gelir. Konu, Yusuf Taktak’ın sanatı, sanatçı
kişiliğidir. Adnan Çoker, söyleşiyi yönetmektedir. Peki bu isimler,
Taktak’ın sanatı üzerine neler konuşmuşlardır? Onlara göre Taktak nasıl
başlamış, nasıl kendini geliştirmiştir? Bedri Baykam’a göre
"Yusuf’un sanatı, çok net, dengeli, kendi içinde oyunları olan, kendi
stilini özümsemiş özgün bir sanattır." Bedri Baykam, Taktak’ın
sanatını sohbet sırasında şu sözlerle tarif eder: "Sanatının içinde
kendi değişik öğretilerinin ve etkileşimlerinin sonucu var. Bulit-up dediğimiz
taş üstüne taş koyma, çeşitli arınmalara gidilmiş, özümsemeler yapılmış.
20. yy. sanat tarihini ve sanatını çok iyi bilen bir yapı bu."
Mustafa Ata elinde piposu, kırmızı dik yakalı kazağı üzerinde
Taktak’ın resminden çok kişiliğiyle ilgili şu sözleri söyler: "İçedönük
bir insandır. İçindeki potansiyeli adeta bastırmıştır. Kavramsal olarak
aklını, kendi duygularına egemen olması tavrını da Yusuf’un üçgenleri
ve bisikletleriyle özdeşleştiririm." Peki ama Adnan Çoker, bu söyleşi
grubunun en kıdemlisi öğrencisi Taktak için neler düşünmektedir? Çoker,
Taktak’ın öğrencilik yılları sırasındaki eğilimlerine değinir:
"O zamanlar pop sanat vardı. Hiperrealizm azgınlığını sürdürüyordu.
Yusuf’un yakınlık duyduğu sanatçılar bunlardı, resimlerinde denedi. Tüm
bunlar yeni yetişen bir gencin çevreye karşı çok duyarlı olduğunu anlatıyordu.
Ama Yusuf, burada kalmadı. Önce çağdaş, evrensel dili yakaladı. Sonra
ulusal kaynakların varlığını saptadı."
Peki ya tüm bunları niye anlattık? Ressamlar birbirleri hakkında yorum
yapmaktan kaçınırlar. Böylesi bir kardeşlik ortamı bulmuşuz, geçmişte
kalmış olsun, fark etmez, dedik. Bu bir. İki, Taktak’ın son sergisini
gezerken tüm bu sözler kulağınıza küpe olsun diye...
Sanatçının, "Zamanlararası" başlıklı son sergisi, son beş yılı
kapsayan çalışmalarından oluşuyor. Geri vitesi olmayan bisikletle yoluna
devam eden sanatçı, bu kez insan ve mekân üzerine daha çok yoğunlaşmış.
Uygarlıkların göstergesi dikilitaşı konu ediyor. Onun dikilitaşlarında,
mekân da yer de yitiyor. Hepsine egemen olan zaman, öne çıkıyor.
Beyoğlu’nda bir süre boyadan bir bisikletle dolaşmak, geçmiş uygarlıkların
izinden gitmek isteyenlere duyurulur...
Milliyet
|