"Sınırları Aşmak" Bir
yerlerde ve Burada...
Londra'da
yaşayan ve farklı kültürlerden gelen sanatçıların performans, video ve
enstalasyon gibi farklı görsel yaklaşımlarını bir araya getiren
uluslararası güncel sanat etkinliğinin küratörlüğünü aynı zamanda katılımcı
sanatçı da olan Gülsen Bal üstleniyor.
Sergi; malzeme-estetik parametreleri içerisinde sınırlı ve yerleşik
olmayan kimlik(siz)leşmeyi içeren "taktiksel oluşum"un yerinden
oynatılmış kimlik olgusunu ve kültürler arasında ortaya çıkan sınırları
vurgulayor. "Sınırları Aşmak" sergisi, farklı kültürlerin geçiş
biçimlerini ve kültürel formatların dönüşümünü, bu formatların 'diğeri'
ile olan ilişkisi sorgulayan bir eleştiri platformu yaratmayı amaçlıyor. Diğeri
ve diğeri ile kendinde kimliklendirilen ayna imajının sembolik gerçeklik
nosyonunun sınırlarında inşa edilen bu bölünmeye karşı, çok kültürlülüğü
fiziksel ve sosyal yerleşimler bağlamında çokluğa ait olmanın ontolojik
sorunları olarak ele alıyor.
Bu bağlamda "Sınırları Aşmak" sergisi, kültürlerin 'içerdiği'
özgünlüğün ve bölgeselliğin ilanı ile, sınırlı ve yerleşik kültürler
arasındaki farklılıkların olasılığını irdeliyor ve kültürel temsilin
geçiciliğini eleştirel biçimde ele alıyor. Burada kültür "kopuşumsal/bileşimsel"
bir sentez temelinde sorgulanırken, bizi bu geçicilik aracılığıyla öteki
kavramına götürüyor. Temsil edilemezin çokluğu altında yatan bu soruları
eleştirel bir projeye doğru yönlendirmek istiyor.
Sanatsal Proje
Olarak "Sınırları Aşmak" Bir yerlerde ve Burada ...
Elena Cologni, 'Tracing' adlı canlı video performansı aracılığıyla;
izleyicinin algıladığı biçimiyle, canlı gösterinin anında verilen
belgeseliyle (ki bu 'o anının' şekillenmesidir) 'kamusal ve özel ' ile 'hazır
bulunma ve temsil' arasındaki alış verişi pekiştirmekte. Sanatçı, ayrıca
Derrida'nın 'farklılık' kavramıyla ilişkili olarak, etkinliğin algılanmasının
'o' anki geçişiyle 'canlı zaman mesafesini' yaratmakla, belleğin oluşum
metodu ile performansın üretimi arasındaki koşutluğa ayna tutuyor.
Gulsen Bal'ın 'vilified as Other' adlı video enstalasyonunda beliren önerme
paradoksal olarak ötekiyle hem birlikte hem de ondan ayrı olarak onun mekanını
oluşturuyor. 'Kendi'nin sınırı ve onun bir bağlam içinde varoluşu ile
ikame etme süreci, kaygan bir mekan ve kimlik duyumu arasında görülüyor.
Farklılık burada kesin söylemek gerekirse, sadece varlıklar arasında basit
bir harici fark ve sadece birini ötekinden ayırma biçiminde algılanmakla
kalmıyor aynı zamanda varlığın kendine özgü farklılığı olarak da
okunuyor.
'Palladium' adlı enstalasyon çalışmasında Karl Ingar Røys, gerçeklikte
kaybolmuşluk nosyonunu ön plana çıkartarak zamanın sıfıra yaklaştığı
yerde interaktif yaklaşımın birbirine geçtiği 'gerçeklik' ve 'gerçeklik
duygusu' arasında ki sınırı irdelerken Silvia Erdem, 'Negation' adlı video
enstalasyon çalışmasında, algılamanın karanlık alanını bilimsel
kurallarla sufizmin mistizmini oluşturduğu uzamsal/geçici alanda bir araya
getiren teorik/pratik kaygısını 'oyun' nosyonu içersinde görsel bir dile dönüştürerek
dijital ortama taşıyor.
Farklı disiplinlerle farklı malzemeler kullanarak konuya yaklaşan sanatçılar;
bütünselliğin doğuşu sorunundaki temsil edilemeyeni temsil eden mekansızlığın
sorgulanmasında eleştirel bir projeyle tartışma geliştirmeye çalışacaklar.
Arkitera
|