reklam

Haberler
Şubat 2004

Türk resim sanatında bir öncü

Türk resim sanatının önde gelen kadın yaratıcılarından Mihri Hanım'ın (Mihri Müşfik) yapıtlarından derlenen bir retrospektif sergi Eczacıbaşı Sanal Müzesi'nde sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Sanatçının ölümünün 50'nci yılı nedeniyle düzenlenen sergi ww.sanalmuze.org adresinden izlenebilecek. Sergide sanatçının çeşitli dönemlerini yansıtan yapıtlar yeralıyor.

Mihri Hanım gibi öncü bir kadın sanatçının eserlerinden geniş bir seçkiye yer veren sergi, sanatçının yaşam öyküsü aracılığıyla da “kadın ve ressam olmak” sorununu da bir kez daha gündeme getiriyor.

Sergiye, küratör Burcu Pelvanoğlu’nun “Osmanlı’dan Cumhuriyet Türkiye’sine Kadının Konumu ve Kadının Sanatçı-Birey Olarak Öne Çıkması” başlıklı yazısı eşlik ediyor.

Pelvanoğlu, Mihri Hanım’ın Osmanlı toplumunda kadının sanatsal alandaki savaşını başlatan kişilerden biri olduğunu söylüyor. 19. yy romanlarından fırlamış bir tip olarak yorumladığı Mihri Hanım’ın, özellikle eğitimciliği döneminde “ilk”lere imza attığını belirten Pelvanoğlu, İnas Sanayi-i Nefise’nin ilk kadın yöneticisi olmaya hak kazanan Mihri Hanım’ın, kızları açık havada resim yapmaya, modelden çalışmaya ve kadın ressamları ilk kez toplu bir sergi açmaya teşvik ettiğini aktarıyor.

Pelvanoğlu, Mihri Hanım’ın hevesle sarıldığı resim sanatının kadınlar arasında “modası” bitince yaşadığı büyük bir hayal kırıklığını yeğeni Hale Asaf’a yazdığı bir mektuptan yaptığı alıntı ile aktarıyor: “...Her sanatkar, karşısındaki sanatkarı, daima, kendisinden aptal görür! O’nun on senede yaptığını, kendisinin bir senede yapacağını sanır. Bir iki yıl içinde, hayatını kurtaracağına, köşeyi döneceğine emindir! Heyhat ve yine heyhat! İşte sanatın esrarı burdadır. Sanatkarın yolu, yürüdükçe uzar gider. ...Bizim ailenin yegane hususiyeti, inadındadır. Ben herşeyde olduğu gibi sanat hayatım boyunca, inadımla yaşadım. Bugün, buna, bin kere pişmanım.”

1886’da İstanbul’da doğan Mihri Hanım, döneme özgü bir biçimde yaşadığı konakta eğitimi alır. Fransızca öğrenir, edebiyat ve musikiyle ilgilenir ve resim yapar.

Fausto Zonaro’nun özel atölyesinde aldığı resim derslerinin ardından İstanbul’a gelen bir cambaz kumpanyasının müzik şefinin peşine düşüp Roma’ya gider. Oradan geçtiği Paris’te Müşfik Selami Bey ile evlenir. 1914 yılında İnas Sanayi-i Nefise’de önce resim öğretmeni, ardından da okul müdürü olur.

Edebiyat-ı Cedide şairlerinden Tevfik Fikret ve İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri ile olan yakın ilişkileri nedeniyle 1919 yılında İtalya’ya kaçmak zorunda kalır. Ancak 1920’de geri dönerek İnas Sanayi-i Nefise’ndeki görevini sürdürür. 1922 yılında Müşfik Selami Bey’den ayrılan Mihri Hanım önce Roma’ya gider. Burada bir arkadaşının aracılığıyla Papa’nın resmini yapar, kiliselerin onarımı ve resimlendirilme çalışmalarında bulunur. Roma’dan sonra Paris’e, oradan da Amerika’ya giden Mihri Hanım, hayatının son dönemlerini bu ülkede yoksulluk içinde geçirir. 1954 yılında öldüğünde, kimsesizler mezarlığına gömüldüğü bilinmektedir.
Hürriyet

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz