reklam

Yeni Öneriler, Yeni Önermeler V
Sanat > Mercek Altında

YENİ ÖNERİLER, YENİ ÖNERMELER

Yeni Öneriler, Yeni Önermeler sergisi, sanat ortamına çıkmaya hazırlanan genç sanatçıları keşfetme, destekleme ve tanıtma amacını taşıyor. Başlangıcından bu güne onlarca genç sanatçı bu olanağı kullandı.

Üniversitelerin Sanat Fakültelerini bitiren sanatçı adayları yakın geleceğin sanat ortamını oluşturmak üzere profesyonelliğe adım atarken, aşılması güç engellerle karşı karşıya olduklarını biliyorlar, ama kendilerini bize kabul ettirme gibi kaygıları yok; çünkü toplumsal çözülmeler, ekonomik-siyasal çöküntüler ve çevresel felaketlerin sarstığı bir dünyada, onlara çok iş düştüğünün bilincindeler. Onlara böyle zor koşullu dünyayı hazırlayan bizlerin,onların bu koşullarda neden ve nasıl sanat yaptıklarını öğrenmek ve anlamak gibi bir zorunluluğumuz var. Onlara karşı sorumluluklarımızı anımsamak ve bizden sonra dünyada neler olabileceğini düşünmek/düşlemek gereksinimizi de karşılamak için....

Bugüne değin bütün sanatçıların yaptığı gibi, onlar da bu yüzyılın sanatının dizgeleri ve yöntemleri içinde, bilgilerini, yeteneklerini ve deneyimlerini kullanarak, yaşanan dünyayı temsil eden, taklid eden ya da dönüştüren bir üretim ortaya koymaya hazırlanıyorlar. Yeni kuşaklar, sürekliliği olmasına karşın, sanat üretiminde kopuşlar, aşamalar, dönemeçler yaratır. Bu değişimleri olup bittikten ve "kurumlaştıktan" sonra tanımak ve anlamakla, olup biterken tanımak ve anlamak arasındaki ayrıma burada değinmek gerekir. Birincisi, tüketim ve iletişim sisteminin dışına çıkamayan, ruhunu ve bedenini dış etkilerin yönlendirmesine terk etmiş insanın sanat ile arasına koyduğu uzaklığı gösterir; ikincisi ise, kimliğini dış etkenlere teslim etmeye niyeti olmayan insanın, bu kimliği zenginleştirici bir olgu olan sanata, oluşum sürecine katılımını.

Genç sanatçıların yapıtlarını görmek ve tanımak isteyenler, geleneksel usluplar ve sınıflamalardan, önyargılar ve katı yorumlardan kaçınmalı, şaşırtıcı yenilikler ve öncülükler aramamalı, siyasal ve toplumsal olaylarla doğrudan bağlantılar kurmamalı. Buna karşın, yapıtın, bilgi, deneyim, karşılaştırma ve özümseme içerip içermediğine bakmalı, yapıtın neden yapıldığını sorgulamalı, düşünsel ve estetik nitelikler aramalı ve herşeyden önce yapıtın yaşadığımız dönem/an için önemli olup olmadığını araştırmalı. Bütün bu süreçler, sanatçıların da yapıtı üretirken yaşadığı süreçlerdir. Günümüzde sanat yapıtının, izleyicinin önüne hazır bir reçete olarak sunulmadığı bir gerçek. Genç sanatçılar, yaşadığımız dünya koşulları içinde ve bu aşamada ancak "öneriler" getirebilir; bu önerilerin gerçekleşmesi, sanatı izleyen kitlelerin bu önerileri önce günlük yaşama, sonra da toplumsal yaşama taşımasıyla olasıdır. Bu uzun bir süreçtir ve süreklilik gerektirir. Borusan Sanat Galerisi, genç sanatçıları "kurumsal" bir galeri ortamına çağırarak ve onlara önerilerini geniş kitleye gösterme ve anlatma olanağı vererek, bu sürece ve sürekliliğe bir katkıda bulunmaktadır.

Borusan Sanat Galerisi bu sergi dizisinin beşincisi bütün Türkiye'deki sanat fakültelerine duyurularak gerçekleştirildi. Her ne kadar katılım beklentinin altındaysa da, bu çalışma bir ilk olduğu için, böyle bir sonucu kötümser karşılamamak gerekir. Burada amaç, İstanbul'un Anadolu üniversiteleri ile ilişkisini kurmaktır. Gelen projeler MSÜ'den sanatçı Melih İ. Görgün, MÜ'den sanatçı Tayfun Erdoğmuş, Borusan Holding Genel Müdürü Agah Uğur, Borusan Sanat Galerisi yöneticisi Binnaz Tukin, tasarımcı ve sanatçı Ahmet Öktem ve Beral Madra'dan oluşan bir değerlendirme kurulu tarafından seçildi.

21.yy'a girerken toplumun en dikkati çeken kesimi olan genç kuşağın düşünceleri, duyguları ve eğilimlerini incelemek, kuşkusuz onların yakın gelecekte Türkiye'yi nasıl biçimlendirecekleri konusunda ipuçları verebilir. Günümüzde çok yönlü bir birikim gerektiren "SANATÇI" olmak gibi bir meslek seçmiş olanlar ise, kendilerini sanatın doğası gereği ayrıcalıklı bir konumda buluyorlar. Bu ayrıcalık onları, yaratıcılığın sınırsızlığı içinde üretmeye ve davranmaya yöneltiyor. Bu sınırsızlık içinde sorumluluk ve yetkilerini nasıl kullanacaklarını ise, daha ilk yapıtlarında ortaya çıkarmaya başlıyorlar. Topluma geleceği ilgilendiren bu gelişmeleri zamanında iletmek, Borusan Sanat Galerisi'nin yaz aylarında gerçekleştirdiği bu genç kuşak sergisinin temel amacı. Sergide Ebru Dinçel, Olcay Dursun, Fatih Sungurtekin, Şükran Pala, Mukadder Şimşek ve Gözdem Yıldırm, Borusan Sanat Galerisi'nin mekanını ve konumunu değerlendiren ya da irdeleyen yapıtlarla sanat izleyicisinin karşısına çıkıyor.

Ebru Dinçel, yaşadığı bölgenin çevresel özelliklerine sahip çıkarak doğal malzemeyi (Kurutulmuş asma kabakları ve meyan kökü) hazır nesne olarak kullanıyor ve bir "ölü doğa" yanılsaması gerçekleştiriyor. Olcay Dursun'un da doğal bir malzemeyi, kurutulmuş portakal kabuklarını kullanması, bir raslantı olmaktan çok, genç sanatçıların teknolojinin baskınlığı karşısında bir doğa savunmasına giriştiklerinin göstergesi olarak değerlendirilmeli. Dursun portakal kabuklarını desenlere bezeyerek "kadın emeği" ile "sanatçı emeği" arasındaki ilişkiye de dikkat çeken bir "örgü perde" üretiyor. Şükran Pala, Galerinin bulunduğu bölgede bir "Takip" işi üstlenerek gözlemci ve meraklı bir sanatçının günlük yaşam şeması içinde kendisine nasıl bir uğraş çıkarabileceğinin örneğini verirken, aynı zamanda "gözetleme"nin çekiciliğini de vurguluyor. Bölge haritaları üstündeki mıknatıslı fotoğraflarda izlenen kişinin hangi yollardan geçtiği görülüyor. İzleyici bu takip edilmiş adamı takip edebilir ve onun yolunu değiştirerek kendi öyküsünü kurabilir. Fatih Sungurtekin'in kartpostalları, kentin geçmişi ile bugünü arasındaki bağlantının/kopukluğun izini sürüyor. Kentin hızlı değişiminin ya da bu değişime karşı belleğin direnmesinin görüntüleri, bu kartpostallar. Her kartpostal aynı mekanın yeni/eski görüntülerinin pullarını taşıyor. Gözdem Yıldırım, galerinin giriş kapısına camdan bir koridor takıp yapısal bir müdahele yaparak, içerisi-dışarısı, gerçek-yanılsama, kent-doğa gibi karşıtlıkları izleyiciye, genelde bu tür karşıtlıkların metaforları olan yapıtların sergilendiği bir galeriye daha girerken algılatmayı amaçlıyor. Mukadder Şimşek kendi gövdesinin deneyimlerini yansıtan performanslar yapıyor. Bir insanın sığması olanaksız gibi görünen bir cam kutu içindeki performansın klostrofobik görüntüleri , bir ip heykelin üretiminin bütün aşamalarını gösteren performansın zaman ve devinim ölçütlerini bozan görüntülerini fotoğraf ve video ile belgeliyor.
Beral Madra

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz