Sanat

Kumaş neyi örtebilir ki?

Tarih: 29 Aralık 2008



Nazan Azeri son çalışmaları ile 5 - 31 Ocak 2009 tarihleri arasında Karşı Sanat Çalışmaları'nda.

Gerek yerleştirme, gerek fotograf ya da video; veya pentür olsun, Nazan Azeri'nin işlerinin merkezinde giysi ve giyinmek duruyor; örtmek eylemi de denilebilir. Bütün kıvrımları, gölgesi, sıcaklığıyla bizi sarmalayan, bütün kullanılmışlığıyla; cennetten dünyaya kovulmanın(!) elmayı dişlemenin getirdiği utancın simgesi kumaş sanki... Ki o ısırılan örtünme öncesi "günahkar" elma, Azeri'nin gravürlerine konu olmuşken. 2004 tarihli Sürüklenme adını taşıyan video ve performans işlerinde Nazan Azeri, kumaşla kurulan gerilimli bir ilişkinin izini (ve hafızasını) sürmeye devam ediyordu. Güvenli barınaklarımız, evlerimizin odalarından, mahrem dehlizlerden, koridorlardan, naftalin kokusuyla sıcacık (ama aynı zamanda yabancılık kokan) gardroplardan taşan giysiler. Çekilen, sürüklenen, bir tür prangayla "istenen" gönüllü bir tutsaklığı da imleyen kumaşlar. Bizim çektiğimiz ama aslında çoğu zaman bizi sürükleyen parlak, yumuşacık kumaşlar. Elbise ve kumaş sadece büyük utanmayı gizleyen bir nesneden ötedirler.

En başta kadınlık, ev, giysi, giyinmek, sahte mutluluk, masum tekinsiz bebekler, bitmeyen ev emeği, yabancılaşmayı davet eden nesneler.... Evet Nazan Azeri, çok yakınımızdaki insanlık durumumuzun içinde dolaştırıyor bizi. Sanatçı, kavram ağırlıklı yerleştirmeden, fotoğrafa ve videoya uzanan geniş bir hat çizerken, son çalışmalarıyla boya katmanları ve tualle şaşırtıcı bir farklı hatta geçiveriyor. Onun deyimiyle dil ötesi, ancak malzemenin ve fırça izininin hissetireceği bir yöne.

  

Örtemeyen adlı sergisinde yine kumaş ve giysi var Nazan Azeri'nin. Ama daha önceki anlayışından farklı bir yöne evrilmiş halde. Siyah beyaz, dalların harelendiği, fırçanın özgür koşuğunun hissedildiği, hatta bir Zen hissiyatının ve minimalizminin olduğu bu tualler, kavramsaldan öte bir yere uzanıyor. Nazan Azeri, annesinin gelinliğinden yola çıkarak büyük boy tualler boyamış. Dallar arasında kıvrılan, bazen çırpınan; hatta bazen sadece yaprak olmuş resimler bunlar. Gözü içine çeken ve çini mürekkebinin doğaçlamasını andıran grafik etkiler veriyor; ince ince işlenmiş ağaç dalları. Kavramsalın mesafesi ve ironisi yok bu işlerde. Hatta tam tersi yoğun bir duygusallık(pathos) ve bağlanma dikkati çekiyor. Yüzyılın başına ait bir gelinlik, bütün kuşatıcılığı ile üstümüze eğiliveriyor; bir anne şefkati ile; ya da çırpınması ile...

Orman, dallar, ağaç gövdeleri Batı sanatında 18. yüzyıl romantizmiyle beraber yoğun metafor taşır duruma gelmişlerdir. Caspar David'in cılız, yapraksız ağaç gövdeleri, hüznün ve ölümün çağrışımlarını ve sonsuzluğu, geçiciliği anlatıyorlardı. Nazan'ın işlerinde, siyahi de olsa fışkıran dallar, bakanı sarmalarken, hüzün ve ölümle birlikte şefkatli bir fısıltı da yayılıyor.

Nazan son çalışmalarıyla fırça ve boyanın eşlik ettiği, kavramın kuşatamayacağı, "dil ötesi" bir yöne uzanıyor, bunu derinden hissediyoruz...

Sergi, Pazar günleri hariç, Karşı Sanat Çalışmaları'nın Gazeteci Erol Dernek Sokak'daki Galerisinde 11:00-19:00 saatleri arasında gezilebilecek.

Sanat
Takvim
<<Mart 2020>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Sanat Haberleri Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.