Köşe Yazısı

Christo ve Jeanne-Claude’ın New York Kapıları

Yazan: Esra Akcan Tarih: 14 Mart 2005

“Bu mimarlık deÄŸil” türünden saptamalar, mimarlık dediÄŸimiz disiplin ve mesleÄŸin sınırlarını kalın kalemlerle çizerek koruduÄŸuna ve geleneÄŸini yaÅŸattığına inananların çok sık baÅŸvurduÄŸu bir yorum. Temelinde muhafazakar olan bu tutumun mimarlığın katılaÅŸtırmak ve dondurmak istediÄŸi sınırları içinde görmek istediÄŸi ÅŸey, geleneksel olarak kabul görmüÅŸ birkaç norma az çok yakın olarak inÅŸa edilmiÅŸ binalardır. EÄŸer bu tanımı takip edersek, mimarlık adına üretilmiÅŸ hiçbir yazı, vizyon, fikir projesi ya da sanat çalışması mimarlık tanımına girmez, çünkü “bina” deÄŸillerdir, pratik hayattan kopmuÅŸlardır. Bu sınır, bina olsalar bile “müteahhit apartmanı” diye açıkça küçümsediÄŸi nesneleri de ne yapıp yapıp “yüce” mimarinin tanımı dışına atmaya çalışır. Yani, bina olmayan mimarlık nesneleri, bina olan ama mimarlarca yapılmayan binalar, mimar olup ilgili alanlarda üretim gösterenlerin iÅŸleri ve bunun gibi aktivitelerin hiçbiri “mimarlık” tanımına girmez. Neden? Çünkü mimarlık biriciktir, yücedir, sadece seçilmiÅŸ ufak bir grubun becerebileceÄŸi bir iÅŸtir. Ancak iÅŸin acıklısı mimarlığın önemine mimarlardan baÅŸka kimse inanmaz. Bir düÅŸünürsek, mimarların kendilerini böyle marjinalleÅŸtirmelerine yol açan ÅŸey kendi maÄŸrur ve dışlayıcı sınırları olabilir mi? Belki de asıl özgürleÅŸme mimarlık adına yapılmış olduÄŸu söylenmeyen eserleri bile mimarlık tanımına uydurmaktan geçiyor.

Geçen ay benim için böyle bir tartışmayı yeniden gündeme getiren çalışma Christo ve Jeanne-Claude tarafından New York Central Park’ta gerçekleÅŸtirilen Kapılar (The Gates) projesi oldu. Sanatçılar, parkın yaya yolları ve patikaları boyunca sıra sıra dizilmiÅŸ, her biri 4.87m yüksekliÄŸinde, 1.82m ila 5.48m geniÅŸliÄŸindeki 7.532 kapıdan oluÅŸan projelerini yıllar sonra nihayet gerçekleÅŸtirmiÅŸlerdi. Ters U ÅŸeklindeki turuncu çerçeveye asılan turuncu kumaÅŸtan oluÅŸan kapılar parkın tüm patikalarını kaplayacak ÅŸekilde yerleÅŸtirilmiÅŸti. 12-27 Åžubat 2005 tarihleri arasında, yani sadece iki haftalık kısa bir hayatı olan proje için 5.290 ton demir, 96.5km tüp, 187,311km naylon iplik ve 21milyon dolar kullanıldı. Proje 640 ücretli 340 gönüllü iÅŸçinin çalışması ile bir gecede kuruldu, ve bir Cumartesi sabahı gerek New York gerek çevre ÅŸehirlerden gelen akın akın insanın katılımıyla açıldı. 16 gün sonra ise tüm malzemeler geri dönüÅŸtürülmek üzere söküldü.

Bu rakamlar karşısında gelen ilk tepkilerden biri sanatın böyle büyük, pahalı ve ÅŸaÅŸalı bir gösterime dönüÅŸmesinden büyülenme, ikincisi ise bizzat bu gösteri kültürünün yüzeyselliÄŸine duyulan nefret oldu. Ancak, Christo ve Jeanne-Claude’ın iÅŸlerini bilindik medya ve gösteri kültürü kuramları ile açıklamak zor. Sanatçılar, diÄŸer tüm büyük ölçekli projelerinde olduÄŸu gibi Kapılar projesinde de sponsor kullanmayı, ya da belediyeden para almayı reddetmiÅŸler, gerekli malzeme ve iÅŸgücü masraflarını kendileri karşılamışlardı. Sanatsal bağımsızlıklarını korumak, herhangi bir sponsor ya da belediyenin yapılacak olan son iÅŸte kendini söz sahibi zannetmesine mani olmak için, Christo ve Jeanne-Claude yıllardır iÅŸin kendisini deÄŸil, hazırlık süreci boyunca yaptıkları çizim ve maketlerini kolleksiyonculara, meraklılara satarak projelerini finanse ediyorlar. Bu sefer de, Metropoliten Sanat Müzesi'nde sergilenen düzinelerce proje çiziminden kazandıkları para ile Kapıları gerçekleÅŸtirdiler.

Bu elbette projenin bürokratik hiçbir engele takılmadığı anlamına gelmiyor. Tersine, Central Park Projesi için 1979’dan beri izin almaya çalışan Christo ve Jeanne-Claude nice vali eskitti. Sembolik deÄŸeri yüksek anıtsal binaları, adaları, ÅŸehirlerin can damarı olan köprüleri, nehirleri, vadileri sarmalayarak bir pakete dönüÅŸtürmekle tanınan sanatçılar, bu projelerin doÄŸası gereÄŸi devletin kuralcı kurumları ile sayısız kere yüzleÅŸmeyi kendi sanatsal aktivitelerinin önemli bir parçası adlettiler. Burada bir diÄŸer radikal örnek vermek gerekirse, Berlin’deki Reichstag binasını paketlemek için gerekli izinleri çıkarmak sanatçıların çeyrek yüzyılını almıştı (1971-1995). Bir Parlemento Binasını paketlemek için alınması gereken izinlerin, ikna edilmesi gereken bürokratların, yapılan sunuÅŸ ve lobilerin sayısını tahmin etmek bile zor.

Politik açıdan Christo ve Jeanne-Claude’ın özellikle erken iÅŸleri kuralları yıkıcı, düzeni sarsıcı bir karaktere sahipti. Sarmalanmış Reichstag çalışmasına ek olarak, örneÄŸin ilk iÅŸlerinden biri olan Demir Perde Duvar’da sanatçılar, 1962 yılında Paris’in iÅŸlek Visconti Caddesi'ni 240 tane gaz tenekesini barikat olarak kullanarak tıkamış, Paris’ten Berlin duvarına kınayıcı bir mesaj göndermiÅŸlerdi. DiÄŸer iÅŸlerindeki paketleme ve sarmalama kavramları da günümüzün her nesneyi metalaÅŸtırma kültürüne eleÅŸtirel bir gönderme olarak takdir görmüÅŸtü. Christo ve Jeanne-Claude’ın iÅŸleri geniÅŸ bir meslekler grubunu diÄŸer profesyonellerle gündelik iliÅŸkilerini yeniden deÄŸerlendirmeye iter. Åžehir mekanı üzerinde kontrol hakkı olan otoritelerin başını aÄŸrıtmak, sponsor bulmadan tüm bütçeyi sanat eserinin kendisini deÄŸil düÅŸünce sürecinde üretilen sunumlarını satarak yaratmak gibi, sanatçıların kendilerine dayattıkları bilinçli zorluklar, sanatta iÅŸleyen hiyerarÅŸileri ve iliÅŸkileri bir parça sorgulamakla, eÅŸelemekle, sanatçıların geleneksel olarak kabul görmüÅŸ çalışma alanlarını ve alışkanlıklarını kırmakla alakalı.

Belki de New York projesinde eleÅŸtirmenleri en çok hayal kırıklığına uÄŸratan ÅŸey, Christo ve Jeanne-Claude’ın eski iÅŸlerindeki eleÅŸtirel, kural yıkıcı tonu kaybetmiÅŸ, mevcut hiyerarÅŸilerin içine bir parça oturmuÅŸ olmalarıydı. Hal Foster’ın da atlamadan söylediÄŸi gibi, New York valisi Bush’a karşı parkta protesto gösterisi düzenlenmesine, parkın politik bir kamusal alan olarak kullanılmasına izin vermemiÅŸti, ama Christo ve Jeanne Claude’ın projesine bizzat parkı kamusal alana dönüÅŸtüreceÄŸi, kentliler arasında sosyalleÅŸmeyi saÄŸlayacağı gibi nimetlerini överek yeÅŸil ışık yakmıştı. (Valinin asıl hesabı, 2012 Olimpiyatlarını New York’a getirtmek ve Batı Manhattan’da bu bölgenin nüfüsuna tehdit oluÅŸturabilecek bir Futbol Stadyumu inÅŸa etmek için yaptığı lobiler olabilir miydi?) Basın bülteninde sanatçılar, Kapılar projesinin Olmstead’ın Cenral Park’ta yaratmak istediÄŸi “demokratik ifadeye” bir atıf olduÄŸunu belirtmiÅŸlerdi. Ama projeye en avantajlı bakış noktasına sahip insanlar, Central Park’ın çevresinde New York’un en pahalı ev ve otellerinin üst katlarında oturanlardı, sokak seviyesinde gezen ÅŸehirliler deÄŸil.

Christo ve Jeanne-Claude’ın New York projesi tüm iÅŸlerinin en saygın parçası olarak hatırlanmayacak belki, ama bu yine de Kapılar da dahil olmak üzere tüm kariyerlerinin bugün açmak istediÄŸim tartışmadaki gücünü azaltmıyor. Christo ve Jeanne-Claude’ın projeleri genellikle yerel komuoyunda “sanat nedir?” tartışmasını tekrar tekrar gündeme getirmesiyle, bilindik “doÄŸa” ve “kültür” gibi kavramların kalıplaÅŸmış tanımlarını bulanıklaÅŸtırmasıyla bilinmiÅŸtir. Bundan öte bu çalışmalar mimarlığın sınırları ve kamuoyundaki yeri ne olabilirdi tartışmasını da açıyor.

Projenin kendisi büyük bir mimari mecaz aslında. Kapı kavramı bizzat mimarlığın içinden çıkan, girip çıktığımız binalar ve odalarla günlük hayatımızın olaÄŸan bir parçası haline gelen bir eleman deÄŸil mi? Burada kapı üzerine söylenmiÅŸ nice kuramı ve benzetmeyi bir kez daha hatırlatmaya gerek yok. New York Kapılar Projesi'nde gezen herkes her 3-4 adımda bir, bir kapıdan diÄŸerine geçer. 2.13 m yükseklikten baÅŸlayan, yani elinizi kaldırdığınızda deÄŸebilecek yakınlıkta yerleÅŸtirilmiÅŸ kumaÅŸ, dış mekanda gerçekten de olaÄŸan bir kapı ölçeÄŸini yakalayacak ÅŸekilde seçilmiÅŸ. 3 ila 4.4 m ara ile dizilmiÅŸ kapılar, birbirlerine kapalı mekan hissi uyandıracak kadar deÄŸil, süreklilik saÄŸlayacak kadar yakınlar. Aralarındaki deÄŸiÅŸen uzaklık ile farklı derecelerde bireysellik ve sosyallik ifade eden patikalar üretiyorlar. Bazen birbirine yakın dizilmiÅŸ dar kapılar daha özel, samimi, aralarından bir ya da iki kiÅŸinin ancak geçebileceÄŸi patikalar tanımlıyor; bazen ise geniÅŸ ve uzak aralıklarla dizilmiÅŸ kapılardan oluÅŸan anıtsal ve kalabalık yollar.

Kapılar, Frederick Law Olmsted’ın Central Park tasarımında yarattığı yaya yolu ve patikalara sadık kalıp onları daha görünür hale getiriyor. Bir parkta patikaların belki de en belirleyici özelliÄŸi yere çizilmiÅŸ ince çizgiler, yol gösteren ama kolay görünemeyen sessiz göstergeler olmaları. Central Park’ta gezinmenin bir yandan heyecanlı diÄŸer yandan zaman zaman ürkütücü olabilecek tecrübesi, patikaların iÅŸte bu tekinsizliÄŸi, sizi hiç istemediÄŸiniz yerlere götürüvermesi, yön duygunuzu sık sık kaybettirmesi, bir sürprizle bazen ıssız bazen kalabalık yerlere çıkarıvermesi. Christo ve Jeanne Claude’ın projesi bir anlamda 16 günlüÄŸüne bu patikaları daha görünür, tahmin edilebilir, bilinebilir hale getirdi. Sıra sıra dizilmiÅŸ turuncu kapıları gözünüzle takip ederek bu mütevazi patikaların sizi nereye götüreceÄŸini, nerede yoÄŸunlaşıp nerede seyreleceÄŸini önceden görebilirsiniz artık. Sürprizler daha az, önceden bilinebilenler daha çok. Christo ve Jeanne Claude, Olmstead’in peyzaj projesini aynen takip etseler de, sadece bir tip mimari eleman ekleyerek parkta yürüme duygusunun ne kadar deÄŸiÅŸebileceÄŸini gösterdiler.

Bu süreçte sanatçılar mimari tasarımla uÄŸraÅŸanların sık sık sorduÄŸu sayısız soruyla yüzleÅŸmiÅŸ olmalı: Åžehir içinde bir yol nerede baÅŸlar, nerede biter? Bir yola anlamını katan baÅŸlangıç ve bitiÅŸ noktası mıdır, yoksa ortalarında herhangi bir yerde ona takılmış olanlar mı? Åžehirde bir yolun önemini ne belirler, yeri mi, geniÅŸliÄŸi mi, malzemesi mi, yoÄŸunluÄŸu mu? Bir yol, üzerindeki insanlarla mı hayat bulur yalnızca, yoksa yolların bizden bağımsız hikayeleri de var mıdır? Sanatçıların kapıları koydukları ya da boÅŸ bıraktıkları stratejik noktalar bu tip sorulara verdikleri cevaplarla biçimlenmiÅŸ olmalı.

Kapılar projesinin mimarlıkla örtüÅŸen bir diÄŸer noktası ise güneÅŸ ve rüzgarla kurduÄŸu iliÅŸki. Proje, aÄŸaçların dallarına zarar vermemek, turuncu rengin doÄŸada en etkileyici tezatı yaratabilmesi ve yaprakların gölgesini engellemek amacıyla, kış ayında, yani tüm park mat kahverengi dallar ve yaprakların çekilmesiyle açılan boÅŸluklarla dolduÄŸu zaman uygulandı. Bu boÅŸlukların arasından geçerek kapılara çarpan kış güneÅŸini etkileyici biçimde yansıtmak için, projenin malzemesi parlak, perfore, naylon bazlı bir kumaÅŸ olarak seçilmiÅŸti. Bu etki kış güneÅŸi kadar seyrek yaÅŸansa da, bu beklentinin kendisi insanı parkta uzun uzun yürümeye davet ediyordu. Åžubat rüzgarının ÅŸiddeti ile yırtılırcasına dalgalanan kumaÅŸ, kimilerinin aklında bayrak ya da ipe asılmış çamaşır analojisini kuruyordu belki, ama genelde doÄŸanın deÄŸiÅŸen koÅŸulları ile biçimi tamamen deÄŸiÅŸen bir sanat çalışması olarak okunuyordu.

Tüm bunların sonucunda belki de projenin asıl gücü ÅŸehirle ve ÅŸehirlilerle kurduÄŸu iliÅŸki oldu. Parkın müdavim kullanıcıları, sık sık jogging yapan sportmenleri, bebeklerini gezdiren anneleri, her gün bellediÄŸi aynı aÄŸacın altına koÅŸan köpekleri iki hafta boyunca alışkanlıklarını bir parça deÄŸiÅŸtirdiler. Ancak bunların çok ötesinde, park olaÄŸan bir ÅŸubat ayındaki beklentilerden çok daha fazla izleyiciyle doldu taÅŸtı. Bu ÅŸaÅŸalı gösteri kültürünün tüm yüzeyselliÄŸine raÄŸmen Kapılar projesi, ÅŸehir mekanına kamuoyunun dikkatini çekmekte, tartışma açmakta kayda deÄŸer bir baÅŸarı elde etti. Kamuoyunun mimarlık ve kent mekanına gösterdiÄŸi duyarsızlığı bir yandan eleÅŸtirmek, bir yandan da bu bilinci arttıracak olası ortamları “bu mimarlık deÄŸil” diyerek dışlamak mesleÄŸimizin çeliÅŸkilerinden biri. Christo ve Jeanne Claude’ın Kapıları bunu hatırlatan bir mimarlık projesiydi.

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "D", küçük harf "t", sayý yedi, küçük harf "k", büyük harf "R", sayý 9

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız