Köşe Yazısı

Mimarlığa, Mimarlığın İçinden Bakış ve Mimarlık Eğitiminin Geleceği Üzerine Birkaç Söz

Yazan: Hüseyin Kahvecioğlu Tarih: 30 Mayıs 2005

Mimarlık Türkiye’de henüz, gerek mesleki boyutu ile gerekse bir düÅŸünce üretme alanı olarak, olması gerektiÄŸi konuma yerleÅŸememiÅŸ durumda. Kamuoyunun gündemindeki çevre, kentleÅŸme, imar, konut ve benzeri mimarlıkla iliÅŸkili pek çok konunun, mimarlıkla hiç iliÅŸkilendirilmeksizin, ekonomi, siyaset veya baÅŸka alanların konuları olarak tartışılıyor olması bu durumun göstergesi gibi. Mimarlık ancak mimarların gündeminde. Sadece kendilerinin katıldığı toplantılarda, kendi kendilerine yaptıkları tartışmalarda mimarlık var. Mimarlık dışı kesimlerde, mimarlığın metaları üzerine tartışılırken bile mimarlık yok. Aslında bu çok yadırganıp, ÅŸaşırılacak bir durum deÄŸil. Mimarlığın toplumsal konumu da modernleÅŸme konusundaki problemlerin farklı alanlara yansımalarından biri olarak kabul edilebilir. Basit ancak açıklayıcı olduÄŸu görülen bu tespite karşı, mimarlığa mimarlığın kendi içinden bakışın belli alanlarda kamuoyundaki genel geçer kabullerden pek farklılık göstermemesi, toplumun mimarlığa yaklaşımındaki sorunu açıklayabilmek kadar kolay görünmüyor. Daha açık ve somut bir ifade kullanmak gerekirse, “çarpık kentleÅŸmeyi plancıların yetersizliÄŸi ile, niteliksiz apartman mimarisini de mimarların yetersizliÄŸi” ile açıklayan yaklaşımın, bizzat mimarlığın mesleki ve akademik alanında da belli ölçüde paylaşılır olması anlaşılır deÄŸil. Bu yazıdaki amacım, mimarlığın toplumsal anlamdaki algılanış problemine çözüm önermek deÄŸil. Daha çok, mimarlığı dar bir açıklama çerçevesinde ele alan ve bizzat mimarlık içinde azımsanmayacak derecede raÄŸbet gören yaklaşımları ve buna baÄŸlı olarak mimarlık eÄŸitiminin yakın geleceÄŸini tartışmak.

Sözünü ettiÄŸim bu yaklaşımların yetersizliÄŸi genel anlamda mimarlığı meslek pratiÄŸi ile sınırlı görüp, mimarlıkla ilgili her tür olguyu mesleki hizmet üretimi baÄŸlamında bir yerlere koymaktan kaynaklanmakta. Mimarlığın genel tarifinden, mimarlık formasyonuna, mimarlık eÄŸitimine kadar mimarlıkla ilgili her tür olgu, tasarımın uygulamaya dönüklüÄŸü ve tasarımcının da problem çözümünü gerçekleÅŸtiren bir pratisyen olduÄŸu varsayımıyla deÄŸerlendirilmekte. GeçmiÅŸte önemli ölçüde geçerlilik taşıyabilecek bir yaklaşım olsa da bugün için mimarlığı böyle bir çerçeve içinde ele almak yeterli görülmüyor. Mimarlığın üretim nesnesi olan mekan, inÅŸa edilmiÅŸ olarak veya temsil ortamında varolarak, öneminden birÅŸey kaybetmese de, mimarlığın geniÅŸleyen dünyası artık sadece onun üzerine kurgulanmamakta. Buna baÄŸlı olarak da fiziksel mekan çok geniÅŸ bir yelpazeye yayılan mimarlık aktivite alanını bütünleyen ortak payda rolünü yitirmiÅŸ durumda. Artık bu ortak paydayı fiziksel nesnede deÄŸil, mimarlığın düÅŸünsel alanında aramak gerek. Tasarımın temel ve en geniÅŸ alanı olarak varolagelen mimarlığın, fizik, ergonomi, psikoloji gibi reel bilimlerin; mantık ve matematik gibi formel bilimlerin; sosyoloji, ekonomi, estetik gibi insan bilimlerinin herbiri ile iliÅŸkilendirilebilirken, tek başına hiçbirinin içine sığmadığından hareketle, bilim olmaktan çok bu bilim alanlarından destek gören bir uygulama alanı olduÄŸu kabulü yeterli deÄŸil. Buna karşı olarak, mimarlığın uygulamalı bir bilim alanı olduÄŸu savına, sezginin pozitif bilimlerdeki yerini görmezlikten gelecek kadar sebep-sonuç iliÅŸkisi baÄŸlamında bakan bilimin ortodoks yorumuna dayalı yaklaşım da yetersiz. Belki en açıklayıcı yaklaşım, mimarlığı herhangi bir kategori içine yerleÅŸtirmeye çalışmaktan kaçınarak genel anlamda varlığı konu aldığı için tüm kategorileri içeren felsefe alanına baÅŸvuran yaklaşım. Böylece tasarım pratiÄŸi veya tasarım teorisi, yerini tasarım felsefesine bırakmakta. Bu da tasarımı, dolayısıyla mimarlığı pratiÄŸin dar kalıplarından veya pozitif bilimlerin düzenli, sistemli ve yöntemli bilgi alanına hapsolmaktan kurtarıp içinde bunları da barındırmakla beraber, düÅŸünce dünyasının sınırlarınca özgür kılmakta.

Åžimdi bu genel tespitlerden sonra daha güncel olana dönelim. Mimarlığı meslek pratiÄŸinin sınırları içinde tarifleyen bakış, örneÄŸin eÄŸitimdeki problemi özet olarak “bir kesit bile çizememek” sloganı ile dile getirir. (Ne zaman bunu duysam karşı sav olarak, mezun olan mimar bulunduÄŸu ülkenin gerçeklerini, dünyayı, düÅŸünce üretmeyi, mimarın toplumsal rolünü, tasarımın yaÅŸamla iliÅŸkisini doÄŸru kavrayıp bağımsız bir birey olarak kiÅŸisel tavır geliÅŸtirebilsin de, bırakın hayat boyu çizim yapmayı beceremesin diyesim gelir). Öyle ya amacı birÅŸeyler tasarlayıp onları çizip inÅŸa etmek olan bir meslek alanında en önemli ÅŸeylerden biri iyi çizmektir. Bürosundaki stajyer öÄŸrenci veya yeni mezun mimar “iyi çizim” yapamadığı için tüm eÄŸitim sistemini yargılayan büro sahibini anlamak bir derece mümkündür ancak bu tespitler üzerine bir eÄŸitim sistemi kurgulamaya kalkmak anlamlı olmaz. Bu yaklaşım, sanki herÅŸeyin yerine oturmuÅŸ olup, kala kala düÅŸündüÄŸünü iyi ifade edemeyen mimarlar problem yaratıyormuÅŸ gibi “diÄŸer herÅŸeyi” meÅŸrulaÅŸtırır da. EÄŸitimle ilgili en önemli problemi, meslek alanının “hizmet üretimi ile sınırlı” kesimindeki beklentilerin karşılanamıyor olması ÅŸeklinde gördüÄŸünüzde, mimarlık eÄŸitiminin evrensel boyuttaki seyriyle kopukluktan kurtulmak gibi bir problem gündeminizde pek fazla yer bulamaz. Mimarlık eÄŸitimi 3+2 mi 4+2+2 mi yoksa bir baÅŸka formüle göre mi biçimlensin tartışmalarının içerikten çok biçim üzerinde yürümesi de baÅŸka bir nedenden deÄŸil. Mimarlık eÄŸitiminin meslek pratiÄŸi ile sınırlı bakış çerçevesinde deÄŸerlendirilmesinin en yanıltıcı sonuçlarından biri de yapısal çevredeki sorunların mimarlık eÄŸitiminin yetersizliÄŸi ile açıklanması. Oysa her iki alandaki problemin de birbirlerinin sebep ve sonuçları deÄŸil, aynı problemin farklı alanlardaki yansımaları olduÄŸunu anlamak çok zor olmasa gerek. Mimarlık eÄŸitimi üzerine, mesleÄŸi ve bilimi toplumsal ve evrensel verilerle sentezleyerek kendi eÄŸitim politikalarını geliÅŸtirme potansiyeline sahip kurumların bile bu tartışmalarla zaman kaybettiÄŸi görülüyor. EÄŸitimin birkaç yıl uzamasının tüm problemleri çözeceÄŸi varsayımı pek yaygın. Acaba mezunlar dünyanın en üstün standartlarına kavuÅŸsa kentlerin çarpıklığı bir anda düzelecek mi? En dramatik çeliÅŸki ise, sürekli geçmiÅŸteki mimarlık eÄŸitiminin ne kadar sıkı bir eÄŸitim olduÄŸunu söylerken aslında Türkiye’deki çarpık kentleÅŸmenin, niteliksiz kent dokularının böylesi iyi bir mimarlık eÄŸitiminin verildiÄŸi dönemlerde doÄŸduÄŸunu göz ardı etmek. Bu durumların eÅŸzamanlı olduÄŸu yolundaki bu kronolojik bilgi bile konuların birbiri ile sebep sonuç iliÅŸkisi içinde olmadığının somut kanıtı.

Mimarın öncelikle, bizzat mimarlık dünyasının aktörlerinin zihninde doÄŸru bir yere konması gerek. Mimarlığın düÅŸünce üretme boyutunu en üste koyduÄŸumuzda, insan zihninin sınırlarında dolaÅŸabilme yeteneÄŸinin mimarlık formasyonu için önemi görülür. Böyle bir yetkinlik alanı, diÄŸer birçok düÅŸün alanının süreç ve ürünlerinin mimari düÅŸünce üretimi için bir girdiye dönüÅŸebildiÄŸi tasarım tavrı üzerine kurgulanabilir. KuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa aktarılan kalıpların ve paketlenmiÅŸ bilgilerin, çizim tekniklerinin iyi öÄŸrenilmesi üzerine deÄŸil! Farklı disiplinlerdeki üretim ve yaklaşımların, çeÅŸitliliÄŸin, felsefenin, ve kısaca herÅŸeyin mimarlık için nasıl girdi olabileceÄŸini gösteren, mimarlık eÄŸitimindeki evrensel geliÅŸmeler gündemde pek önemli bir yer iÅŸgal etmiyor. Homojen ideolojiler, dogmalaÅŸmış mimarlık kabulleri ve kalıpları yeni kuÅŸaklara aktarılmak için pekiÅŸerek bekliyor. Bu aktarımı yapanlar daha öncelikli görevlerinin, bağımsız bir birey olabilme olanaklarını toplumsal ve geleneksel sınırlamalarla kullanamayan, zihinsel yaratıcılıklarını en üst düzeyde keÅŸfedecekleri son bir kaç yıllarını sadece üç saatlik sınav performansı üzerine kurgulanan ürkütücü “üniversiteye hazırlık” dönemine kurban etmiÅŸ öÄŸrencilere sadece mimar olmak için deÄŸil, aynı zamanda kendilerini ortaya koyabilecekleri bir ortam oluÅŸturmak da olduÄŸunu görmeli.

Sonuç olarak mimarlık eÄŸitiminin yeniden yapılanma aÅŸamasında olduÄŸu ÅŸu günlerde, bu yapılanmanın biçimsel ve içerikten bağımsız veriler üzerine kurgulanmak yerine daha geniÅŸ bir bakış üzerine kurgulanması gerek. Mimarlık eÄŸitiminin amacı, mimarlık aktivite alanının bir dilimine odaklanmaktan çok, seçimi mezununa bırakıp üniversite eÄŸitiminin olmazsa olmaz boyutlarını içermek olmalı. Bu konuda yol almanın önündeki en önemli engel ise mimarlık ortamının hem mesleki, hem akademik alanlarında eleÅŸtiriye dayalı tartışmanın var olamaması. BeÄŸenilerin dile getirilmesi kolay, ancak olumsuz eleÅŸtirilerden pek hoÅŸlanılmıyor. Buna baÄŸlı olarak da genel bir iletiÅŸim problemi var. Övgüler dışında söylenenleri dinlemek, soÄŸukkanlılıkla tartışmak çok alışıldık deÄŸil.

Konuyla İlgili LinklerYazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: küçük harf "f", sayý altý, küçük harf "x", küçük harf "t", büyük harf "P", sayý yedi

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız