Köşe Yazısı

Yerelin Moderniteden, Modernitenin Yerelden Anladığı

Yazan: Emel Göksu Tarih: 28 Ekim 2005

Modernitenin, mekanizma odaklı örgütlenme stratejileri hakkındaki kuramsal bilgilerimiz, hiç de azımsanmayacak düzeyde .. Literatür, bu konuyu enine boyuna tartışan bir çok yazıyla dolu… Ancak sonuç olarak eleÅŸtirildiÄŸi en popüler alan olarak, gelecekte ulaşılması hedeflenen ekonomik ve toplumsal proje (yada buna “ilerleme ereÄŸi” diyelim) uÄŸruna, kentlerin birbirine benzeÅŸtirildiÄŸi, tıpkılaÅŸtırıldığı noktasına sıkışıp kalıyor. Bir baÅŸka anlatımla mekansal farklılaÅŸma arzusu ve kalite arayışı, kentlerin kimlik bunalımının temel öznesi olup çıkıyor. Oysa öte yandan da kentler mekansal-fiziksel anlamda birbirine ne kadar benzese ve kalite sorunu sürekli gündemde dursa da, onları birbirinden ayıran temel bazı özelliklerin varlığı da yadsınamıyor… Bu farklılıkları, yaÅŸadığımız kentler dışındaki coÄŸrafyalara gittiÄŸimizde seziyoruz; yaÅŸadığımız kentlerde ise günlük yaÅŸam pratikleri içinde eriyip giden bir kanıksama içinde farklılıkları bizzat yeniden üreterek bilfiil katkıda bulunuyoruz. ÇoÄŸunlukla seyahat ettiÄŸimiz kentlere iliÅŸkin tanıklıklarımızı, olumlu yada olumsuz izlenimlerle öznel bir kanaat olarak taşımamıza, ifadelendirebilmemize karşın, içinde yaÅŸadığımız kentlere karşı nötr bir deÄŸerlendirme becerisini her zaman geliÅŸtiremiyoruz. Hele konu kalite meselesine geldiÄŸinde herkesin söyleyecek bir sözü var… “Batı’da böyle mi”yle baÅŸlayan ve altyapının sürekli yenilenmesinden yakınmaya kadar uzanan bir dizi sızlanma günlük yaÅŸamın bir parçası haline geldiÄŸi gibi, kentte yaÅŸayan herkesi biraz mimar biraz plancı olmaya; mimar ve plancıları da yeni mesleki kimlik bunalımlarına doÄŸru itiyor.

Üzerinde durmaya çalıştığım hususu 2 soru ile kuramsal alana çekip, daha rafine bir hale getirmekte yarar var… Modernitenin yerel-ulusal-baÄŸlamsal olana nüfuz etme stratejileri birbirinden farklılaşıyor mu? Ve bir Modernite projesi olarak kentlerin mekansal benzeÅŸme-eÅŸdeÄŸerliÄŸine karşın, özgün-baÄŸlamsal olan yönlerinden de nasıl söz edebiliyoruz? Bu soruları Modernitenin, “evrensel olma paradigması” ve “deÄŸdiÄŸi her yeri ergitme stratejisi” ile birlikte düÅŸündüÄŸümüzde, kuramsal olana pek de uymayan bu paradoksal durumun (iradeli yada iradesiz) yerel inatlaÅŸma-kendi gibi olma dirençleri ile temellendiÄŸini söylemek çok da yanlış olmayacak. KuÅŸkusuz tartışmak istediÄŸim hangi yönün daha güçlü-zayıf olduÄŸu yada hangisinin iyi-kötü olduÄŸu meselesi olmaktan çok, manüpüle edilebilir bir potansiyelin varlığına dikkat çekmek…
KuÅŸkusuz her kentin içinde bulunduÄŸu kurulu iliÅŸkiler örüntüsü, kendi baÄŸlamsal özelliklerinin oluÅŸmasında önemli bir etken... Cumhuriyet rejimi her ne kadar, bir önceki dönemin temsillerini deÄŸiÅŸtirme vaadinde bulunmuÅŸsa da, elindeki mevcut izlerle yetinmek zorunda kaldığı da bir gerçek… Nitekim kısıtlayıcıların belirlediÄŸi bu pratik, 1950’lerde benimsenen yeni ekonomik tercihe kadar, ulusal düzeyde hakim paradigmayı oluÅŸturmuÅŸ... Cumhuriyet dönemi kentleÅŸme tarihinin ilk kırılma noktasını oluÅŸturacak olan 1950’lere gelene kadar planlama politikası olarak benimsenen “SaÄŸlıklı kent” idealinin temelini oluÅŸturan sterilleÅŸtirme-arındırma mücadelesi, salt biyolojik deÄŸil, kültürel bir ifadedir, aynı zamanda... Yeni rejimin gereksindiÄŸi, “Osmanlı-Levanten vurgusunun, Cumhuriyet Dönemi merkezi otorite vurgusu ile yer deÄŸiÅŸtirmesi” gerekliliÄŸi, mevcut mekansal yapının evrimsel dönüÅŸümü ile deÄŸil, kentin en önemli parçalarının plan yoluyla yeniden üretimi yoluyla siyasal hedefine ulaÅŸabilecekti. Nitekim bu dönemde Batı Modernizmini temsil eden planlama pratiklerinden gelen yabancı danışman-plancıların katkısıyla elde edilen planlar, günümüze çoÄŸunlukla uygulanmış, üstelik kat artışları ile revize edilmiÅŸ bir ÅŸekilde ulaÅŸmıştır.

Aradan geçen yaklaşık 80 yıllık süreç sonunda plan uygulaması ve yapılanma biçimlerine bakıldığında, Modernite’nin evrensel idealleriyle çeliÅŸen bir dolu tespitle karşılaÅŸmak mümkün… ÖrneÄŸin Modernitenin en önemli bileÅŸenini teknolojiye duyulan güven oluÅŸturur: insan-doÄŸa karşıtlığını derinleÅŸtiren bir biçimde teknoloji yüceltilir; insan egemenliÄŸinin ve maddi uygarlığın önünü açılır. Buna karşılık, yerel pratikler içinde yaÅŸadığı mekanın dayanıklılığına iliÅŸkin kentlinin güven duygusu, her afet sonrasında sınamadan geçer. Benzer biçimde bilgi, teknoloji, deneyim ve para gerektiren kentsel altyapı yatırımları en düÅŸük seviyede tutularak, kısa dönem maliyetler minimize edilir; çıkan sorunlar günlük yaÅŸamın içinde çözülür. Kentlinin sabrına ve dayanıklılığına direnç kazandırdığı gibi bireyin sistemle bir YAMALI GÜVEN iliÅŸkisi kurmasının da temel nedenini oluÅŸturur bu örnekler...

Modernist düÅŸüncede, geleceÄŸin gereksinimlerinin doÄŸru tespit edilmesi ve mekanın-kentin bu doÄŸrultuda tüm gereksinimlere cevap verecek biçimde kurgulanmış-tasarlanmış olması, sürecin kontrol edilmesi (yani determine edilmesi) anlamında çok önemli… Oysa yerel ölçekte, Modernist parametrelerle tasarlanmış ve yapılaÅŸmasını tamamlamış alanlarda, kabına sığamayan bir pratikle karşılaşılır. Kendi içinde rasyonel oluÅŸturamayacak kadar dinamik (ya da statik) parsel hareketleri, bazı alanlarda dikeyde-yataydaki duraÄŸanlıklar (yada aşırı hareketlilikler) istikrarlı bir rasyonellikle açıklanamaz; buna karşılık yeni geliÅŸmelere sürekli açık, esnek ve her tür potansiyeli kucaklayacak ölçüde davetkardır. Bir bitmiÅŸlik duygusundan çok, sonsuz ve ebedi bir deÄŸiÅŸimin haberciliÄŸini yapar. Yani, yerel, Modernizmi, kendi dinamizmi ile dönüÅŸtürmektedir.

Kent, gelir düzeylerindeki eÅŸitsizlik nedeniyle hem yoksulluÄŸu, hem de kültürel yoksunluÄŸu yeniden üretirken, Modernitenin rafine-estetik deÄŸerleri yücelten rasyonelliÄŸi, yerini daha kaba bir rasyonelliÄŸe bırakır. Ä°lerleme ereÄŸini gerçekleyecek “büyüme” paradigması azmanlaÅŸmaya dönüÅŸmüÅŸ ve yerel iz, karikatürleÅŸmiÅŸ bir biçim almıştır. Modernitenin evrensel paradigmaları ile yerel pratikler arasındaki farklılaÅŸma, ülkesel ölçekte de doÄŸrulanır: Modernitenin bileÅŸenlerini oluÅŸturan iktisadi alandaki üretim Fordist deÄŸildir; bilimsel alanda hala geleneksel teknoloji kullanılmaktadır; kültürel alanda ise ulusal-yerel motifler öndedir. Bir baÅŸka anlatımla, Batı, yeni kuramsal yada düÅŸünsel tartışmalarla tamamlama aÅŸamasına geldiÄŸi Moderniteden baÅŸka bir düzleme sıçramaya çalışırken; çeper, natamam bir Moderniteyi yaÅŸar. Bu manevra, hem karşılıklı bir gerilimi, hem yeni bir sentezi iÅŸaret etmektedir. Evrensellik iddiasıyla ortaya çıkan Modernite yerelin “kurgusuz direnç”i nedeniyle, farklı coÄŸrafyalardaki yayılmacı yöntem ve stratejisini yerel üzerinden tariflemek zorunda kalmaktadır.
Temel paradigmaları itibariyle kurgusal, determinist ve yaptırımcı olması nedeniyle eleÅŸtirilen Modernite, çeper ülkelerde içeriÄŸi boÅŸalmış, bir imitasyon olarak aktüelleÅŸiyor… Yerel dinamiklere baÄŸlı olarak dönüÅŸen bu mekansal izlere bakarak Modernite budur diyemediÄŸimiz gibi, bu deÄŸildir de diyemiyoruz. Bir baÅŸka anlatımla olsa olsa “yerelin Moderniteyi kavrama biçimi budur” demekten baÅŸka yolumuz yok.. (Moderniteden bağımsız bir saptamayla), zaten gerçekliÄŸin doÄŸası da bu deÄŸil mi…?

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: sayý beþ, sayý 9, küçük harf "f", büyük harf "V", küçük harf "f", sayý iki

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız