Köşe Yazısı

Modernlik de_ne ?

Yazan: Hakan Tüzün Şengün Tarih: 2 Mart 2006

Aklımdaki sorularla ilgili zihin açıcı bazı cevapları genellikle o durumun çok dışından gelme içeriklere borçlu olduÄŸumu rahatlıkla söyleyebilirim. Kimi zaman Dubuffet sergisinde bir çocuÄŸun annesine sorduÄŸu < güzel mi bu ? > sorusu kimi zaman da sabaha karşı bir Freud belgeseli sayesinde günün en önemli dersini aldığım oldu.

Bu yazı üzerine düÅŸünürken benzeri bir durum, Mısırlı Ahmet’in Percussions albümü vesilesi ile Roll dergisine verdiÄŸi röportajda okuduÄŸum aÅŸağıdaki ÅŸu satırlar ile gerçekleÅŸti:

[...] Belli sınırlar içinde çalınan bir sazın imkanlarını deniyorsunuz. Yeni bir ÅŸey yaratmak için, mevcut kalıpları da bozmanız gerek...
Bozmak deÄŸil aslında.Tarihten aldıkları birikimle ayakta duran insanların içinden çıkıp, karşılarına geçip onları görmek meselesi. Kendin gibi olursan onları görebilirsin. Ben ona çalıştım. Her insan kendine göre algılar. Her insanın iÅŸine bakışı kendine göre deÄŸiÅŸir. Tecrübe edilmemiÅŸ ÅŸeylerle dolu bir hayat yaÅŸamak gerekir, kaderi deÄŸiÅŸtirmek için. Ezberledikçe kendini tüketmeye baÅŸladığını hissettiÄŸin anlar olur.
[...] [ Roll, Ocak 2006 , s.42 ]

Bu zor sorunun ve cevabının yeni olanı biricik olan ile, geleneÄŸi birey ile karşı karşıya koyarak birkaç cümle içinde ifade ettikleri bana çok önemli görünüyor. Ancak, en çarpıcı kısmı benim kafamı kurcalayan “modernlik ne iÅŸe yarar ?” sorusunun cevabına iliÅŸkin verdiÄŸi harika ipucu : Tecrübe edilmemiÅŸ ÅŸeylerle dolu bir hayat yaÅŸamak gerekir, kaderi deÄŸiÅŸtirmek için !

Ä°nsan varlığından baÅŸka herhangi bir yeryüzü canlısının hiçbir zaman derdi deÄŸil aslında tecrübe ettiklerini yeri geldiÄŸinde ideali olan herhangi baÅŸka bir durum için terk etmek ve yeni olana doÄŸru yol almak. GeleneÄŸin içinden süzülerek gelen konvansiyonel bilgiyi bırakıp bütünüyle bir baÅŸka gerçeklik merakının sularına atılmak. Neden ?
< Kaderi deÄŸiÅŸtirmek için >

Bu anlamda, insan varlığının ontolojik bir çaresizlik içinde özgürlüÄŸüne yönelmiÅŸ olduÄŸu görünüyor. Aynı Yves Klein gibi kendini boÅŸluÄŸa doÄŸru bırakmak ve ayaklarının yerden kesildiÄŸi o an için yaÅŸamak , o an için’de yaÅŸamak istiyor ve Nietzsche uçurumları sevenlere kanat tavsiye ediyor. [1]

 
Leap into The Void , Yves Klein ,1960
Silver gelatin print 350 x 270mm
 
Gündelik bilinçli hayatımızın yırtılması
ideogram : Hakan Tuzun Sengun

Belirli sınırlar içerisinde çalınan bir sazın imkanlarını geliÅŸtirmek ve onun güçlü geleneÄŸi karşısında duracak ‘kendi gibi olan’ güçlü bir “yeni” üretmek, modern olanın genetiÄŸi bu. OlabildiÄŸince kendi olmak için tekinsiz bir “içe bakış” sürecinin doÄŸal sonucu olarak ortaya çıkan bir “konvansiyon kırılması” ile bizi modern olana götürüyor.

Gündelik bilinçli hayatımızın oyunu bol çocukluk zamanlarımızda bu aydınlık ama tekinsiz yırtılmaların daha bol olduÄŸunu hatta bilinçdışı içeriÄŸimize olan ilgimiz azaldıkça olgunlaÅŸan, aktüel hayatımızın garabetini görmekte güçlük çektiÄŸimizi söyleyebiliriz. Böylelikle, kumsalı örten kaldırım taÅŸlarına [2] katlanmaya hatta bizzat onlardan biri olmaya baÅŸlarız.

 
Peter Eisenman ve Kadir TopbaÅŸ
UIA kongresinde

 
Üstte Eisenman - Holocaust Memorial , Berlin
Altta ‘yeni’ BeyoÄŸlu Ä°stiklal Caddesi

Mimarlık alanında da modernlik istencinin böyle oyunsever anlara yönelmiÅŸliklerden kaynaklandığını düÅŸünürsek, hayatımızın deÄŸerini, toplumsal bir varlık olarak nerede durduÄŸumuzu, insan neden sanat üretiyor (?) mimarlık ne (?) gibi soruların hali_hazır cevaplarını yeni’den vermeye/üretmeye baÅŸlayabiliriz.

Franchising (!) Modernlik ?
Bu olaÄŸan ve kendiliÄŸinden geliÅŸen, kendi bilinçdışı içeriÄŸimizle güçlü biçimde beslenemediÄŸimiz durumlarda ise “öÄŸrenilmiÅŸ yeniliÄŸi” ithal ederek bir pseudo-modernlik kurma tehlikesi her zaman mevcut. Marshall Berman’ın bahsettiÄŸi biçimde dünyanın dört bir yanında paylaşılan hayati bir deneyim tarzı olarak modernlik, aynı zamanda katı olan herÅŸeyin buharlaşıp gittiÄŸi bir evrenin parçası olmayı da gerekli kılıyor. [3] fakat bahçe duvarları olan gökdelenler dikmeye kalkışarak bu yıkıcı-yapımın ve modernliÄŸin gerçek araçlarına vakıf olamayan toplumlar ise “franchising modenlik” modelleri ile gerçek ihtiyaçlarından kaynaklanmayan bir modern sahne kurmaya niyet ettikleri an’da tökezleyip çamura batıyorlar ve bize de mimarlık paradigması kayarken kara deliklere doÄŸru bakıp bir dilek tutmak kalıyor : Team 10 ! [4]
 Team 10 Spoleto'da, Ä°talya, 1976

Notlar
1. F. Nietzsche’nin aforizması : Uçurumları sevenlerin kanatları olmalı !
2. “Kaldırım taÅŸlarının altında sahil var!” (sous les paves la plage) 60’larda situationist (durumcu)lerin meÅŸhur mottosu idi.
3. Marshall Berman'ın tam adı "All That Solid Melts İnto Air : The Experince of Modernity" olan kitabı
4. bkz. http://www.team10online.org

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: küçük harf "t", küçük harf "d", küçük harf "p", küçük harf "p", küçük harf "n", küçük harf "j"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız