Kentsel planlama, 20.yy başından beri kendine içine girebileceği kalıplar arayan ve bir değer biçmeye çalışan bir disiplin. Aktörlerinin kim olacağı, bir ideolojiye sığınıp sığınamayacağı, halihazırdaki çevreyle nasıl ilişki kuracağı kentsel planlamayı neredeyse bir asırdır konuşulan bir konu haline getirdi. Üstelik insan faktörü ile çok yakından ilişkili olması da insana atfedilen erdem ve insanın yüceltilmesi durumu karşısında kenti ve kentin nasıl planlanacağını felsefik ve ideolojik boyuta da taşıdı.
2000’li yılların kentsel planlaması ise geçtiğimiz 50 senenin izlerinden bir hayli sıyrılmış halde karşımıza çıkıyor. Mimarlar, aldıkları eğitimin ölçeğini büyüterek kentsel planlamanın içerisinde yerlerini sağlamlaştırıyorlar. Ayrıca ülke sınırlarının “iş yapma” üzerindeki etkisini kaybettiği globalleşen dünyada, sadece bildikleri topraklarda değil yabancısı oldukları kentlere uzanabiliyorlar.
Mayıs ayında Bilgi’de ARKIMEET kapsamında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bir konferans veren Hollandalı mimar ve kent planlamacısı Kees Christiaanse ile mimarlık ve kentsel planlama arasında uzayıp giden bir söyleşi gerçekleştirdik.
Söyleşiye ulaşmak için tıklayın.